Asker translate Spanish
12,693 parallel translation
O yurtdışında bir asker.
Ella es una soldado en el extranjero.
Seni gördüğüme sevindim, asker.
Es bueno tenerte a bordo, soldado.
Birkaç tane profesyonel asker var, benim gibi.
Tenemos un puñado de soldados profesionales como yo.
İşe yarasa bile ve tapınağa girsek bile heryerde asker var.
Aunque funcione y entremos al templo, habrá soldados.
Bu teknik kullanılsaydı hayatı kurtulacak 30 asker adı sayabilirim.
Puedo nombrar a 30 soldados que esta técnica habría salvado.
Orman asker kaynıyor
- El bosque está lleno de soldados.
Tal Jiza erkekleri Halifelik Ordusu'nda asker olacak.
- Los hijos de Tal Jiza se convertirán en soldados del Ejército del Califato.
Sen asker de değilsin, değil mi Khalil?
Pero tampoco eres un soldado, Khalil, ¿ verdad?
Şimdi de daha çok asker bulmak için kullanacağız.
Bueno, ahora vamos a utilizarlas para conseguir más soldados.
Ayrıca Profesör Erskine ve onun süper asker serumunu da biliyorum.
También sé sobre el profesor Erskine y su suero de súper soldados.
Ordu istihbaratı bu kalede süper asker serumu üzerinde tekrar çalışan bir laboratuar olduğunu düşünüyor.
Inteligencia cree que hay un laboratorio de Hydra en este castillo trabajando en replicar el suero de súper soldado.
Bu karışıma süper asker serumu ilave edilirse...
Suma el suero de súper soldado a la mezcla y...
Herkes hem bir asker hem de bir generaldi.
Todos eran soldado y general.
Anlaşıldı mı asker?
¿ Está claro, soldado?
Daha fazla asker yok.
Ya no lucharé.
Ve içinde çok güçlü bir asker var.
Y ahora eres un soldado aún más poderoso en ella.
12 cesur asker.
Doce soldados valientes.
Askeri kaynaklar, bize asker kaçağı olduğunu söylüyor...
Según fuentes militares, es una desertora...
Senin Yüzbaşı Alden'in çok iyi bir asker olduğundan ve O'nun Kızılderili metresinin tadıyla yargılarsak hatta iyi bir sevgili.
Para vuestro capitán Alden es un muy buen soldado, y a juzgar por el gusto de su amante india, es incluso mejor amante.
Asker bir aileden geliyor.
Él viene de una familia de defensores de la vida de la Marina.
Serenomi için durma zamanı değil asker.
No es el momento de pararse en la ceremonia, soldado.
Kalk, asker!
¡ Arriba, soldado!
Elimizdeki her asker göndermek. Dışında bu kenti gözyaşı!
Envía a todos los soldados.
Bizim için iyi bir asker.
Es un buen soldado para nosotros.
Diğeri eski asker.
Otro un ex militar.
Korkmanız normal asker.
No pasa nada por tener miedo ahí abajo, soldado.
Merak etme, kuzenim Irak'ta asker arkadaşlarıyla böyle kafa bulurmuş.
No te preocupes, mi primo solía colocarse así con sus compañeros soldados en Irak.
- Kafanı topla asker.
Concéntrate, soldado.
Bu duvarları koru. Piyadelerden oluşan bir birlik asker hazırla.
Protege los muros.
- İhtiyacı olabileceği için asker vermedi.
¿ Solo? No le sobran brazos que pueda necesitar.
Marshal gezgin asker. Zanlıları yakalamama yardım eder. Nasıl öldüğünü anlat.
Este es Marshal, un soldado nómada que me ayuda a capturar a los acusados.
Piyadelerden oluşan bir birlik asker hazırla.
Preparara una legión completa de los soldados de a pie.
Marshal gezgin asker. Zanlıları yakalamama yardım eder.
Este es Marshal, un soldado nómada que me ayuda a capturar a los acusados.
Şuradaki adam asker bile değil.
Porque ese hombre de ahí ni siquiera es soldado.
- Yazman Odası, Ventris Kalesi - - Huxley'in ölümünü asilerin ya da asker kaçaklarının üstüne kalsa?
¿ Y si la culpa de la muerte de Huxley recae sobre los rebeldes o la deserción?
- Asker kaçağı ve baş ağrısıydı.
Un desertor y una molestia.
Asker.
Soldados.
Niçin? İyi bir asker emirleri sorgulamadan yerine getirmesi gerektiğini bilir.
Un buen soldado sabe cómo cumplir órdenes, no cuestionarlas.
- İyi bir asker komutanını korur.
Un buen soldado protege a su líder.
Asi kampına baskın yaptık, saldırı düzenlemeye kaynak olacak mallarını aldık ve görevimizi yaparken de iyi bir asker kaybettik.
Arrasamos un campamento rebelde y nos llevamos sus cosas para cobrarnos sus ataques y perdimos a un buen hombre al hacerlo.
- Sen de yardım et asker.
Asístelos, soldado.
Fransız bir haini yakalamak için bir grup usta asker görevde.
¿ verdad? Una banda de soldados expertos con la misión de atrapar a un traidor francés.
Seni yaralı bir asker gibi klüb'ün dışına taşıdı.
Te sacó del club como a un soldado herido.
Vajinam yaralı bir asker.
Mi chichi es un soldado herido.
Sıradan bir asker ile bir savaşçı arasındaki fark da budur Kaptan.
Esa es la diferencia entre un guerrero y un simple soldado, Capitán.
Buraya geldim çünkü Muspelheim'da savaşan her eski asker saygıyı hak eder.
Estoy aquí porque cualquier veterano de Muspelheim es digno de respeto.
Misyoner gibi değil, paralı asker gibi düşünün.
Piensa menos como un misionero y más como un mercenario.
Kalk, asker.
Arriba, soldado.
Kalk ayağa, asker.
De pie, soldado.
Asker olmalı.
Tuvo que ser un soldado.
- Asker miydin?
¿ Fuisteis soldado?