English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Azız

Azız translate Spanish

9,993 parallel translation
Eğer Dan Walsh'ın cesedinin bulunması kurbanımızın öldürülmesine neden olduysa o zaman en azından biri onun farklı kimlik altında yaşadığını biliyor olmalı.
Si el descubrimiento del cadáver de Dan Walsh motivó el asesinato de nuestra víctima, entonces, al menos otra persona sabía que vivía bajo una identidad falsa.
"Başarısız olursam, en azından arkadaşlık etmiş olurum" dedim.
"Y si fallo, estoy en buena compañía."
Yakında onu öldürecek. Çok az zamanımız var.
Tenemos muy poco tiempo.
En azından kızın elinden işini almayabilirdin.
Digo que podrías, al menos, haberla dejado mantener su trabajo.
Madem yapmayacağız hiç değilse azıcık ucundan göster.
Lo olvidaré. Solo déjame verte los pechos. Es lo menos que puedes hacer por mí.
Amerika'da ticaret yapmak istiyorsak en azından bir araç bulmamız lazım.
Podemos obtener al menos un crucero si negociamos esto en EE.UU..
Biz Prolethean'lar sadık dostlar olduğumuz kadar azılı düşmanlarız da.
Nosotros los Proleteanos somos muy amigables pero somos terribles enemigos.
Bize para vereceklerse bu, yaptığımız işe inandıkları için olmalı ancak en azından dinleyebiliriz, değil mi?
Si la gente quiere malgastar su dinero en nosotros porque cree en el trabajo que estamos haciendo, al menos deberíamos escucharlos, ¿ no?
Umarım en azından merakınızı giderebilmişimdir.
Y, bueno, mi esperanza es, al menos, haber excitado su curiosidad.
Umarım en azından merakınızı giderebilmişimdir. Başka bir şey yoksa?
Espero haber excitado su curiosidad, al menos.
Size gelince eğer görüşmeye devam etmek istiyorsanız en azından önleminizi almanızı istiyorum.
Y, en cuanto a vosotros dos... si vais a seguir quedando, al menos quiero que toméis precauciones.
İlk albümümüzden bu dünyada yaptığımız ilk albümden yani, en az 25 yıllık.
Es del primer álbum que grabamos en este mundo. Tiene más de 25 años.
Christy, az önce bebek bakıcım aradı ve kızımın ateşi olduğunu söyledi.
Christy, mi niñera llamó y mi hija tiene mucha fiebre.
Terbiyesiz ve ahlaksız az kalır. Şeytan, ruhu bile yok.
Quiero decir mala, sin alma.
Terbiyesiz ve ahlaksız az kalır.
No digo desagradable ni grosera.
Sonuçta, Dünya Kupası'nı aldığımız 66'dan beri beklenenden azını yaptık.
Obviamente, Inglaterra había obtuvieron malos resultados desde'66, cuando ganamos la Copa del Mundo.
Az kalsın yok olmamızın yanı sıra patlayacıları nereden alacağız?
¿ A pesar de que seremos exterminados sin mencionar de dónde sacaremos explosivos?
Dışarı da sadece çaresizlik bulacaksınız, en azından duvarın için de...
En el exterior estarán indefensos pero en el Muro- -
Geri dönmeyi cidden düşünüyorsanız riskler konusunda ve Dr. Saroyan'a karşı dürüst olmalısınız. Onu bir daha görmezseniz en azından yalan söylemediğinizi bilirsiniz.
Si va en serio lo de volver, necesita ser honesto sobre los riesgos, y con la Dra. Saroyan, así si no la vuelve a ver más, al menos sabrá que no le mintió a ella.
Öyle bir yaratığı geliştirmek en az 18 ayımızı alır.
Desarrollar otra criatura llevará un mínimo de 18 meses.
Zamanımız az!
¡ Hay poco tiempo!
En azından senin bir seks hayatın var, kızım.
Al menos tú estás teniendo sexo, hermana.
Bunu ameliyathaneye ilk girdiğim günden beri biliyorum. Az ya da sıfır başarı şansıyla bir sürü plan yapıp çalışırız ve umut ederiz. Sonucunda hiçbir şey elde edemeyeceğimizi biliriz.
Sé lo que es entrar en el quirófano de un hospital con poca o ninguna probabilidad de éxito, hacer todo lo planeado y esperar e insistir, sabiendo que al final, podría ser para nada.
Az da olsa destek olmayı az da olsa huzur vermeyi az da olsa acılarının üzerini örtmeyi iyi bir şey yapmış olmayı umarız.
Un poquito de apoyo. Un poco de paz. Un cierre.
Büyüme hızı yok denecek kadar az.
¿ Algún cambio en el tumor? Ha crecido un poco menos.
Belirtileri arasında az önce saydıklarımız var.
Los síntomas pueden incluir esos que usted describe.
En azından burada güvende olacaksınız.
Y por último estarán a salvo aquí.
Kızımız az önce ahlaksız bir ayak pornosu partisine gitti.
Nuestra hija acaba de irse a alguna asquerosa fiesta de porno de pies.
- Az önce en iyi parçaları elinizden kaçırdınız bayım.
Regalaste toda la mercadería, amigo.
Ama ne siz ne de kocanız en azından çocuğunuza bakmak için o gün içki içmeme kararı almadınız.
Pero ni usted ni su marido decidieron no beber ese día así que al menos uno de los dos podría adecuadamente supervisar a su hijo.
Çok az zamanımız var.
Tenemos poco tiempo.
İçinizde az da olsa sevgi varsa o zaman benim acımı anlarsınız.
Si tuviera un poco de humanidad, o compasión.. .. entonces entendería mi dolor.
Üç yaşındaki kızım 100 parçalı yapbozu bir saatten az sürede yapıyor, Dr. Fuentes.
Dr. Fuentes, mi hija de tres años puede completar un puzzle de cien piezas en menos de una hora.
En azından bir mesaj falan göndermek için de olsa kullanamaz mıyız?
Bueno, ¿ podemos usar ese pedazo de basura para enviar un mensaje?
Kalan kısacık ömründen dolayı çok az bir miktar tazminat alacaktınız.
Habría sido un factor en la triste corta expectativa de vida de Nick y usted habría recibido una pequeña cantidad.
Eminim patronum da yarattığınız şeyi gördüğünde en az benim kadar etkilenecektir.
Bien, imagino que el jefe estará tan impresionado como yo con lo que ha creado.
Arabayı geri götürmek için çok az vaktimiz var. Götüremezsek 450.000 $ borçlanacağız.
Tenemos el tiempo justo para llevar este coche a la ciudad, o deberemos 450.000 dólares.
En azından düşmanımızın kim olduğunu bildiğimizde, işler daha kolay gibi görünüyordu.
era casi más fácil cuando sabíamos quién era el enemigo.
Bayan sibley, George kendi adına konuşana kadar... açıkca işitecek şekilde bir adam olarak... en azından sizin yaptığınızı kabul edelim bayan Sibley... seçilmiş adamlara Salem'de önderlik eden.
Señora Sibley, hasta que George pueda hablar por sí mismo, claramente y audible como hombre, déjenos al menos admitir que es usted, señora Sibley, quien lidera a los elegidos de Salem.
Homer'la mutlu olmanızın tek yolu birbirinize daha az vakit ayırmanız sonra biraz daha az vakit ayırmanız ve en sonunda da boşanmanız.
La única forma de que Homer y tú seáis felices para siempre es estar un tiempo separados, seguido por más tiempo separados, seguido por un divorcio.
Bir kızı yatağa attıktan sonra aramayı kesen bir sürü erkek tanıyorum artık, ancak göldeki evde yaşadıklarımızdan sonra, en azından bir mesaj borçlusun bana.
Mira, conozco un montón de tíos que dejan de llamar después de quitarle las bragas a una tía, pero después de lo que pasamos en la casa del lago, me debes por lo menos un mensaje.
Ama önce çocuklarımız olması gerekmez mi? En azından bir tane?
Pero... pero ¿ no sería ayudar a tener hijos primero, o, no sé, un niño?
Az önce olanlar hakkında konuşmayacak mıyız?
¿ No estamos a hablar de lo que ha pasado?
Çok fazla arabamız var ama çok az hareketli hapishanemiz var.
Tenemos muchos carruajes, pero pocas cárceles móviles.
Tüm cevapları bulamadığımızı biliyorum ama en azından bir zafer kazandık.
Sé que no tenemos ninguna respuesta, pero al menos tenemos una victoria, ¿ sabes?
Bir saat oldu ve hala masanın üzerinde yiyişmeye başlamadılar. Az önce onlara, en iyi tavrınızı takının dedim ve onlar da bunu sorun etmedi.
Ha pasado una hora y no he visto ninguna "penetración sobre la mesa". y estuvieron de acuerdo.
Bizimle az önce yaptığınız şey için dalga geçtiniz.
Te acabas de reír de nosotros por eso.
Ve az önce bana söylediğinden sonra, eğer sen benim kızım olsaydın... -... ben de aynı şeyi yapardım.
Y luego de lo que me has contado... si yo fuera tu padre haría lo mismo.
En azından birkaç güzel vardiyamız oldu.
Bueno, al menos tenemos un par de bonitos turnos libres.
Az önce arkadaşınızın ölüm fermanını imzaladınız.
Te das cuenta que acabas de firmar la sentencia de muerte de tu amigo, ¿ no?
Belki en azından etrafa bakmalıyız. Tamam, peki.
Quizás deberíamos echar un vistazo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]