Açıkça söylemek gerekirse translate Spanish
85 parallel translation
Açıkça söylemek gerekirse, Yahudi yerleşim bölgeleri iğrenç ve bakımsızdır.
En pocas palabras, las viviendas judías son mugrientas y desatendidas.
Açıkça söylemek gerekirse bakımı biraz maliyetli oluyor.
Para decirlo delicadamente su cuidado impone una carga financiera sobre mí.
Açıkça söylemek gerekirse, o yaşayan bir ölü.
Resumiendo... Está muerto.
Açıkça söylemek gerekirse, ona karşı boş değilim.
De verdad. Podría enamorarme de ella.
Açıkça söylemek gerekirse, şu sizin teğmenin, adı neydi...
Y francamente, creo que su teniente nosequé...
"Açıkça söylemek gerekirse, sahneye çıkması poposuna bağlıdır."
Depende, para ser franco, del pandero.
Açıkça söylemek gerekirse, Nicholas, Elizabeth'in canlı canlı, gömülmüş olabileceğine inanıyor.
Para ser directo, Nicholas cree que enterraron a Elizabeth prematuramente.
Açıkça söylemek gerekirse, bu sinir bozucu.
Y, francamente, es perturbador.
Açıkça söylemek gerekirse, Albay Taylor'ın komutasında olan.
Concretamente, la que comandaba el coronel Taylor.
Açıkça söylemek gerekirse, kesin bir şey söyleyecek kadar...
Sinceramente, no puedo basarme en nada...
Açıkça söylemek gerekirse, size bir avuç hırsız demiş.
En resumen, que sois una piara de cerdos.
Açıkça söylemek gerekirse, hiçbir şeyleri yoktu. Ama hiç.
Para decirlo sin rodeos, en negro y blanco, no había nada en el pueblo, menos que nada.
Ama, açıkça söylemek gerekirse,.. ... bir daha asla hamile kalamaz.
Pero, sinceramente no podrá nunca más quedar embarazada.
Açıkça söylemek gerekirse, bilmiyorum.
No sé si debería ser franco.
Aslında çok açıkça söylemek gerekirse Tommy'nin başı gerçekten belada.
Francamente, Tommy está en apuros.
- Yıldız filosu takım adamlarını sever. Yıldız Filosu komuta zinciri sever ve açıkça söylemek gerekirse ben de severim.
A Odo le gusta ignorar la autoridad, entrega informes cuando le apetece.
Açıkça söylemek gerekirse, sende onu taşıyacak göğüs yoktu.
Francamente, no creo que tengas el escote de ella. - Hola.
Açıkça söylemek gerekirse, buna nasıl dayanıyorsunuz bilemiyorum.
Francamente, no sé cómo pueden aguantarlo.
ilginç bir deneme olarak başlayan bu iş, açıkça söylemek gerekirse zamanımızı harcayan boktan bir işe döndü.
Lo que empezó como un interesante experimento ha degenerado en una gran pérdida de tiempo.
Açıkça söylemek gerekirse, sen şu anda bir çeşit tanık koruma programındasın.
Esto es como un programa de protección de testigos, por llamarlo de algún modo.
Açıkça söylemek gerekirse, sen şu anda bir çeşit tanık koruma programındasın.
Estás entrando en una especie de programa de protección al testigo, por falta de un término mejor.
Bu sizin doğrularınızında altında.Ve açıkça söylemek gerekirse, size hizmet etmiyor.
Está por debajo de su propia... integridad. Y francamente, eso no le sirve.
Açıkça söylemek gerekirse, hayır bayım.
Francamente, no señor.
Açıkça söylemek gerekirse, bu günlerde taşra Piccadilly'den daha tehlikeli hale geldi.
Sinceramente, parece que el campo es más peligroso que Piccadilly.
- Açıkça söylemek gerekirse malzeme eksikliğiyle kurum yapmak bayağı zorlu bir işti.
- Terrible, no lo lograré. Soy un idiota.
Açıkça söylemek gerekirse müfrezemi kaybettim efendim.
Mi sección ha caído.
Kazığı kalbine saplamalıydım. Ama açıkça söylemek gerekirse onun dırdır etmesini dinlemek istemedim.
Debería haberte matado pero, la verdad, no quiero que ella me lo heche en cara.
Açıkça söylemek gerekirse kimsenin kazanamadığı bir durum.
Es una situación en la que nadie gana.
Açıkça söylemek gerekirse, çok çekici, çok seksi bir kızsın.
Sinceramente, yo... Eres una chica muy atractiva. Estás buena, tienes un buen trasero.
Birkaç gün önce bana, istediğim bir rapor sunuldu. Açıkça söylemek gerekirse, ekonomik durumumuz hakkında ayrıntılı bir inceleme.
Hace poco me presentaron un informe que pedí un informe exhaustivo de nuestra situación económica.
Bak, açıkça söylemek gerekirse, biraz şaşırdık buna.
Mira, te digo la verdad... estamos un poco sorprendidos.
Aranızdaki herkes Kelly'nin milyonda bir olduğunu düşünebilir, evet bu doğru, ama aynı zamanda değil, çünkü açıkça söylemek gerekirse, çünkü dünyada Kelly gibi milyarlarcası var.
Mucha gente dice que Kelly es excepcional y eso es cierto, pero también es falso, porque, francamente hay literalmente miles de millones de personas como ella en el mundo.
Açıkça söylemek gerekirse, çok kuvvetli.
Impresionantes, de hecho.
Açıkça söylemek gerekirse dengesiz hayran olmaktan da bıktım.
Francamente, estoy harto de ser el fanático trastornado.
Açıkça söylemek gerekirse lezbiyenlik politik bir kimlik.
Creo que ser lesbiana es una identidad política... para ser honesta
Açıkça söylemek gerekirse Wilson bekleyebilir miyim, bilmiyorum.
A decir verdad, no sé si puedo esperar.
Açıkça söylemek gerekirse : Saplanıp kalmışsın!
Para ponerlo así... estás atorado.
Açıkça söylemek gerekirse,
Siendo justo,
Açıkça söylemek gerekirse, bence onlarla aynı değerleri paylaşıyorsun.
Y para ser sincero, creí... que compartíamos los mismos valores.
Açıkça söylemek gerekirse vatan hissi vermeyen bir ülkedeki komplonun ortasında kaldım.
Un país en el cuál, dicho sea de paso, no me siento como en casa.
Açıkça söylemek gerekirse, Bayan... Aslında nihai bir hedefimiz yok.
Fraülein... no tenemos aspiración alguna.
Şey açıkça söylemek gerekirse... 2008!
Bueno, para ser honesto con usted... 2008!
Açıkça söylemek gerekirse, son birkaç yıldan beridir sicilinizde bir takım soru işaretleri mevcut.
Porque, francamente, durante los últimos años tiene varios asuntos dudosos en su expediente.
Pekala, açıkça söylemek gerekirse sen en büyük başarımızsın.
Bueno, para decirlo sin rodeos, eres nuestro mayor logro.
Açıkça söylemek gerekirse,
Bueno, te diré la verdad.
Sadece kendi saçımı yaparım. Ama açıkça söylemek gerekirse, annem çevredeki herkesin saçını yapardı.
Sólo me peino a mí pero mi mamá peina a toda la comunidad.
Açıkça söylemek gerekirse izlemesi de oldukça keyifli.
Y honestamente, es algo de gran belleza.
Evet, açıkça söylemek gerekirse aslında olanları unutmayı tercih ederim.
Sí, para ser honesto, Creo que prefiero olvidar todo lo que ha pasado.
Açıkça söylemek gerekirse, şaşırdım.
Bien, honestamente, estoy sorprendido.
Üstüne açıkca söylemek gerekirse... ailen de beni burada istemiyor.
Es claro que tu familia no me quiere aquí.
Ve açıkça söylemek gerekirse, halk sigaranın zehirli olduğuna ikna oldu.
Si no podemos convencerlos de lo contrario mis últimas investigaciones podrían ser la solución.