Bakacağım translate Spanish
7,865 parallel translation
- Nereye bakacağımı bilmiyorum.
No sé dónde mirar.
- Şu çöplüğe bir bakacağım.
- A conocer este basurero.
Sadece şöyle bir bakacağım ve daha sonra gemiye döneceğim.
No, no será necesario. Solo estoy aquí para echar un vistazo y después volver al barco.
Bu işin profesyonelce halledilmesi gerekiyor ve bunun icabına bakacağım.
Esto necesita ser manejado profesionalmente y veré que así sea.
Ateşinize bakacağım.
Sólo tomaré su temperatura.
- Ben etrafa bakacağım.
Intentaré ver si lo encuentro.
Nasıl bakacağım? Telif hakkını onunla paylaşmayı teklif ederek.
Al ofrecer compartir el crédito con ella.
Bir çaresine bakacağım. Önceden babamın kiracılarıydınız artık benimsiniz.
Eran los inquilinos de mi padre, ahora son los míos.
- Ne yapabileceğime bakacağım.
Veré lo que puedo hacer.
- Ben yaparım, ona bakacağım.
Yo lo haré. Cuidaré de él.
Neye bakacağım?
¿ Cómo lo sabré?
Kate'in icabına bakacağım.
Me encargaré de Kate.
Şimdi gerçekten falına bakacağım.
Bien, no importa. Te diré la fortuna,... de verdad, ¿ ya?
- Senin falına bakacağım, tamam mı?
Yo digo tu fortuna, ¿ ya? Sí.
- Yüzüne bakarak falına bakacağım.
Yo diré tu fortuna,... de tu cara.
- Gidip bakacağım.
Voy a ir a averiguar.
- Bu gece tüm çağrılarıma bizzat benim bakacağımı herkese söyler misin?
¿ Querrá decir a todos que cogeré mis propias llamadas esta noche? Sí, por supuesto.
Bunun icabına bakacağım.
Me ocuparé de esto.
Evet, ben yoluma bakacağım, ne yaşandıysa yaşandı.
Sí, seguiré mi camino. Veremos qué pasa.
- Minibüsün icabına bakacağım.
Me deshago de la camioneta.
Sadece bir şey kaçırdık mı diye bu isimlere tekrar bakacağım.
Ahora, voy a echar un vistazo a estos nombres por si acaso nos perdimos algo.
Söz veriyorum, bedenine çok iyi bakacağım.
Vamos, Elena. ¡ Mamá! Prometo que cuidaré bien de tu cuerpo.
Ben de burada oturup öylece bu dört duvara bakacağım.
Bien, yo voy a sentarme aquí a mirar estas cuatro paredes.
- Lance'e çok iyi bakacağım.
- Cuidaré muy bien a Lance. - Tómalo.
- Şimdi gözlerine bakacağım.
Ahora voy a revisarte los ojos...
Hükümete başvurup bu konuda bize nasıl yardım edeceklerine bakacağım ve sonra da doğruca geri döneceğim.
Iré al gobierno y veré cómo van a ayudarnos con esto, y luego regresaré directamente.
İlk önce Sağlık Kurulu'na gideceğim sonra mali sermayelerine bir bakacağım!
Primero acudiré a la Comisión de Salud e investigaré su financiación.
- Söylemiştim. Fırın ve buzdolabı konusunda ne yapabiliriz bir bakacağım.
Te lo dije.
Söylerken de gözümü dikip sana bakacağım.
Y voy a mantener contacto visual contigo todo el tiempo.
Yine de ne hakla bana ömür boyu gözüm gibi bakacağım bir armağan veriyorlarmış!
Pero aun así, no tienen derecho a darme algo que atesoraré el resto de mi vida.
Dediğini yapıp keyfime bakacağım.
Voy a seguir y darme un capricho.
Gidip her şey yerli yerinde mi diye bakacağım tamam mı?
Voy a irme y asegurarme de que todo está preparado para esta noche, ¿ vale?
Ben Google'a bakacağım.
Voy a buscar en Google.
Ayrıca Trav ve Laurie'ye bu gece bebeğe bakacağımı söylemiştim.
Y le dije a Trav y Laurie que cuidaría al bebé esta noche.
Ve hayata olduğu kadar derin bakacağım.
Y voy a mirar profundamente a mi vida tal como es.
Tasha, başka nereye bakacağımı bilmiyorum.
Tasha, no sé dónde más mirar.
Evet, ben bir bakacağım.
Sí, voy a ver.
Bir aile olup olamayacağımıza bakacağım.
Quiero ver si puedo formar una familia con él.
Dosyana bakacağım bir.
Voy a echar un vistazo a tu historial.
Kendim halledebilecek miyim diye bir bakacağım.
No. Veré si lo resuelvo por mi cuenta.
Tamam, evin kalanına bakacağım.
Bueno, voy a revisar el resto del apartamento.
Onun icabına bizzat ben bakacağım.
Me haré cargo de él yo mismo.
- Bakacağım efendim.
Lo haré, señor.
Ben gramerinize bakacağım ve siz de dokunacın güzelliğini ifade edeceksiniz.
Voy a estar buscando la gramática correcta y si usted ha transmitido adecuadamente la belleza del tentáculo.
Ama bakacağım.
Pero voy a ver.
Bakacağım.
Voy a verlo.
Gidip bakacağım.
Voy a fijarme.
Bamyama bakacağım. Hadi.
Simplemente miraré mi sopa.
Pablo'yla mı takılacağız yoksa kendi işimize mi bakacağız?
Lo que tenemos que decidir es si nos quedamos con Pablo o empezamos nuestro propio negocio.
Bakacağız mı?
¿ "Ya veremos"?
Öyle bakacağınıza, silah arıyor olmanız lazım.
Ya sabes, en vez de estar parado, deberías estar buscando armas.