Baksanıza translate Spanish
2,168 parallel translation
Şu fotoğraflara tekrar baksanıza.
Miren otra vez estas fotos.
Baksanıza, müzisyenler karınlarını doyurmak için ne kadar uzağa geliyor.
Mira cómo los demás tuvieron que irse para conseguir respeto Pops, Prima, Wynton.
Baksanıza, kaç zamandır hep beraber bovlinge gitmiyoruz.
Hace siglos que no jugamos a los bolos, ¿ sabéis?
Kendi işinize baksanıza!
¡ Meteos en vuestros asuntos!
Şuna baksanıza.Sanırım şu tatil köyüne kendi başımıza gitsek daha iyi olacak.
Quizás debamos buscar nuestro propio camino al club country de tu tío.
Şuna bir baksanıza.
Huh. Miren eso.
Onun olmalı. Tavırlarına baksanıza.
Mira su comportamiento.
Kendi başıma uğraşıyorum burada. Siz de gidip kendi işinize baksanıza.
¿ Por qué no os marcháis y me dejáis jodidamente en paz?
Şuna baksanıza.
Quiero decir, miren esto.
- Bir psikologa görünmesini istemiştik yani, şunlara baksanıza.
Tratamos de que fuese a terapia.
Baksanıza, havaalanında kimi buldum bilin bakalım?
Oigan, chicos. ¿ Adivinen a quien me encontré en el aeropuerto?
Baksanıza.
¿ Sabes qué?
Baksanıza... Bana hangisi yakışır?
Chicas, cual me queda mejor?
Baksanıza bir.
Y cada vez que lo veo, bueno... Sólo vea.
Etikete baksanıza? ABD'de el yapımı üretilmiştir.
"Hecho en los EE.UU."
Şuna da baksanıza.
Ah, y mira esto.
Resimlere, sembollere baksanıza.
Sí, miren esto, dibujos y símbolos.
Postalara yaptığına baksanıza.
Miren lo que hacía con el correo. ¡ Dios mío!
Baksanıza, teknede yangın çıkınca ne yapılır?
¿ Qué hacen si el barco se incendia?
Şuna baksanıza.
¡ Hey! Míralo a él.
Baksanıza, Kevin bebek istemiyor,
Sabes, Kevin no quiere un bebé,
Kenarlarına baksanıza, çok keskin.
Mira estos ángulos. - Sólido
- Baksanıza şuraya.
Mira todo esto.
- Sen neye bakıyorsun? - Baksanıza.
Es un Porsche Panamera S. ¿ Véis esto, chicos?
Baksanıza.
Oye, mirad.
Ne kadar sevimli bir bebek baksanıza.
Oh. Oh mira este hermoso bebe. bebé.
baksanıza, ikimizde kızı ve kaybolmadan önce Delta'yı geri almak istiyoruz.
Miren, ambos queremos encontrar a la chica y recuperar el Delta antes de que se pierda.
Baksanıza, bir fırt da ben alabilir miyim?
¿ Pueden darme un sorbo?
Baksanıza, yarış yapalım mı?
Chicos, chicos, ¿ Queréis una carrera?
- Baksanıza?
- ¿ No lo ves?
Şuna baksanıza. Ne diyorsunuz?
Mira eso.
Baksanıza, hiç bir ortak yönünüz yok.
- Oh, vamos. Miraos, no tenéis nada en común.
Anlasanıza dostum, size bir baksanıza...
Vale, hombre, miráos a vosotros...
Kotunu nasıl sıvamış baksanıza!
¡ Mira el dobladillo de sus vaqueros!
Çocuklara baksanıza.
Mira a los chicos.
Baksanıza ne kadar taze gözüküyor!
Mire lo nuevo que parece
Burada, baksanıza bir ayı omuru var.
Echen un vistazo, una vertebra de oso recubierta de calcita
Ona baksanıza, gerçekten bakın!
¡ Mírenla, mírenla bien!
Baksanıza! Burnu, gözleri ağzı, sakalı.
La nariz, los ojos, la boca, la barba.
- Baksanıza şuna nasıl da avantajına kullanıyor.
- Mirarlo, - Carajo ordeñando.
- Baksanıza.
- Hey, hey! Hola!
Beyler, şuna bir baksanıza. Sizce diş izlerine benziyor mu?
Chicos, mirad esto.
Şuna baksanıza.
Miren ésta.
Baksanıza.
Miren.
Baksanıza, caddenin sonunda Olive Garden var.
¿ Saben? , hay un "Olive Garden" al final de la calle.
Sadece Bay Lutz çok komik bir tişört giymiş ve ne zaman görsem... Baksanıza bir.
Ruibarbo, ruibarbo, ruibarbo.
Bugün gelen şeye baksanıza.
No digas.
İsme baksanıza.
Chequeen el nombre.
Onlara bir baksanıza.
Mírales.
Şuna baksanıza.
Mira eso.
Şu yüze baksanıza.
Mírame.