Balıklar translate Spanish
4,182 parallel translation
Neden büyün nineni götürüp balıklarını göstermiyorsun.
¿ Por qué no llevas a la bisabuela a enseñarle tus pececitos de colores?
Balıklarını görmek istiyorum.
Quiero ver tus pececitos de colores.
Şimdi Andrew hayatımızın sonuna kadar boynumuzun etrafındaki artıkçı balıklar gibi olacak!
¡ Ahora Andrew va a estar como un pez espada alrededor de nuestros cuellos durante el resto de nuestra vida!
- Yeah, ama balıklar hayvan değil.
Sí, pero los peces no son animales.
Balıklar ne kadar derindeyse kuşlar da o kadar yüksekten pike yapıyor.
Cuanto más profundo esta el pescado, mayor es el clavado de las aves.
Yetişkin pelikanlar bu balıkların tam olarak ne zaman çıkacağını tam olarak bilir ve yolculuk esnasında yavrularına da öğretirler.
Los pelícanos adultos saben exactamente cuando el gruñon llegará, pasando este conocimiento a los jóvenes que viajan con ellos.
Bu balıklar dalgalarla kumsala süzülür. Dişiler kuyruklarıyla çukur kazarak yumurtalarını döker.
El gruñón navega por la costa, y las hembras excavan hacia atrás, para poner sus huevos en la arena expuesta.
Sudan çıkmış bu balıklar pelikan için kolay bir av olmalı aslında.
Estos peces fuera del agua debe ser un juego de niños para un pelícano de atraparlos.
Gagası balıkları kumdan toplamak için çok hantal kalıyor.
Sus picos son demasiado difíciles de manejar para recoger el gruñón de la arena.
Balıklar kaçmaya başlayınca pelikanlar şanslarını yeniden denemek için en iyi bildikleri yönteme başvuruyorlar : Avlarına havadan dalmak.
Pero a medida que los peces hacen su escapada, los pelícanos aprovechar su oportunidad y vuelven a lo que mejor saben hacer... hundirse buceando sobre sus presas.
Ve yunuslar çırpınan balıkları mideye indiriyor.
A medida que el pez titubea, los delfines los recogen.
Meksika'daki küçük kıyı balıkları gibi onlar da yumurtalarını yırtıcı balıklardan uzağa bırakmayı amaçlıyor.
Al igual que el gruñón en México, ellos también tienen por objeto poner sus huevos fuera del alcance de los peces depredadores.
Buradaki balıkların ne farkı var ki?
¿ El pescado es diferente aquí?
Dedem sazan balıklarını çok seviyordu bu yüzden annem bana çok kızmıştı.
Mi madre me regañó porque mi abuelo amaba esa carpa.
Fok balıkları!
¡ Focas!
Bu küçük balıkları korumak için.
Esto es para proteger al pez pequeño.
Yoksa sizi köpek balıklarına yem ederiz!
¡ O los tiraremos a los tiburones!
Hey, beni ve koca balıkları birlikte bol bol çektin mi?
Oye, procura grabar muchas imágenes buenas de mí con esos pescadotes.
Balıkların tadını çıkarın yakında aşırı cıva yüzünden balık yemek tehlikeli olacak.
Y disfruten de su pescado ahora porque el contenido de mercurio hará su consumo peligroso.
Bebekleri mürekkep balıklarına yem yapmak gibi.
Como cuando usé bebés como carnada para calamares.
Şu anda yaptıkları şey yavru balinaları avlamak ve yem olarak göçü çevreleyen balıkları kullanmak.
Lo que hacen es cazar a los ballenatos... y peces carnada que siguen la migración.
Bu alana gelecek ay büyük beyaz köpek balıklarının gelmesi bekleniyor.
Se esperan grandes tiburones blancos en el área el próximo mes.
Balıkları görüyorum, Ordy.
Veo peces, Ordy. Vamos, hombre.
Balıklar hep ölür.
Los pececitos mueren todo el tiempo.
Hey, cici balıklar! Durdurun şu yatağı!
Pececitos, ¡ detengan esa cama!
Gözleri ve ağızları açık bütün o ölü balıklara bakın. Artık denizde olmadıklarına ve bir daha da asla olmayacaklarına inanamıyorlardır.
Hay peces muertos con los ojos y la boca abierta, ellos nunca creerán estar fuera del mar ni tampoco que no volverán a él.
Bu arada balıklar cennete gider.
Por cierto, los pescados, van al cielo.
Kanoya uzanmış balıkları seyrediyordu. Dalga gelip kanoya, kano da tam ağzının ortasına çarpmıştı.
Estaba echada en la canoa, observando los peces y una ola llegó y golpeó al bote y el bote su boca.
Sal'in taze balıkları geldi.
Oh, sí, Selu llevó svezhachok.
- Şu dil balıkları yeni geldi.
- Fresco lenguado.
Geçen yıl, toplam 791 kişinin ekmek kızartma makineleri nedeniyle öldüğünü biliyor muydun? Oysa köpek balıkları nedeniyle yaşanan ölüm sayısı yalnızca dokuz.
¿ Sabias que - el año pasado, 791 personas murieron por tostadoras - mientras que sólo nueve personas fueron asesinadas por tiburones?
Uçan balıklar.
Pez volador.
Tamam. Sana yardım ediyorum çünkü tüm o kanla köpek balıklarını harekete geçirmeye başlayacaksın.
Te ayudaré solo porque empezarás a atraer tiburones con esa sangre.
Tanrım, çok acayip balıklar var.
Hay unos peces bien jodidos por el mundo.
Balıklar zehirlidir bu yüzden yiyeceğinizi hazır edin.
Los peces son tóxicos. Así que racionen la comida.
Merak etme Tommo. Balıklar etlerini kemirmez.
No te preocupes, Tommo, los peces no mordisquearan tus partecitas
Ne çirkin akvaryum balıklarınız var.
Tienen unos horribles pececitos dorados.
Her ne kadar adli tıp cesetler üzerinde yara izleri bulmuş olsa da ölüm nedenlerinin bilinmediği bildirildi. Yara izleri köpek balıkları tarafından yapılmış olabilirdi.
La causa de la muerte aún es desconocida, aunque los médicos forenses encontraron numerosas heridas en el cuerpo que puede estar relacionadas a mordeduras de tiburón.
Evet, sanırım vahşi köpek balıkları saldırgan olabiliyor.
Bueno, creo que el tiburón toro puede ser agresivo.
- Evet. - Bu Chesapeake körfezi boyunca acıdır. Ve köpek balıklarının zaman zaman... körfeze gelebileceği biliniyordu.
- Si, el agua de la bahía no es tan salada y se sabe que los tiburones toro vienen a la bahía de vez en cuando.
ve her yerde ölmüş balıkların leş yığınları var
Y solo veo malditos amontonaderos de peces muertos por donde sea.
Bir 1'e 5 tespit ettik. Buradaki bu balıklar arasındaki erkek-dişi dağılımı.
Notamos que de cada cinco hembras hay un macho entre estos peces aquí.
.. o kahrolası balıklar tüm ayaklarımı yedi
Sabes que unos malditos peces se han comido mis piernas.
- Bu aptallar sudan çıksaydı.. .. balıklar onları evlerine kadar takip etmez ya
- Cuando esos idiotas salgan del agua... los peces los seguirán hasta sus casas.
Dörtçekerimizi patlattı, varildeki balıklar gibiydik.
Voló el eje de la Humvee en el frente, éramos peces en un barril.
- Balıkların neyi sevdiğini biliyorum.
- Sé de algo que los peces aman.
Güney Carolina bataklıklarında da tuhaf bir balık avlama öyküsü gerçekleşiyor.
Los pantanos de Carolina del Sur son el escenario de otra extraña historia de la pesca.
Körfezin verimli sularında balık da yakalayabilir ya da balıkçı teknelerinden atılan atıkları da toplayabilir.
Se puede pescar en las ricas aguas de la bahía o buscar en los residuos descartados por los barcos de pesca.
Bu balıkların adı ne?
Apúrate y llévala al hospital. ¿ A qué hospital deberíamos ir?
Balıklar su sistemine girerse.. -
Si los peces van por el drenaje...
Yemleri ve aynı zamanda balık artıklarını alacağım.
Voy a llevar los cebos, con los desechos de pescado también.