Balık mı translate Spanish
2,608 parallel translation
Et mi istersiniz yoksa balık mı?
- ¿ Carne o pescado?
Balık mı?
¿ A pescar?
Ölü bir balık mı?
¿ Cómo un pez muerto?
- Vay canına. Bu balık mı?
- Vaya, ¿ pescado?
Bu akşam balık mı var?
¿ Sirven pescado esta noche?
Balık mı?
¿ Pez?
Cuma günleri balığa çıkarım. Balık mı?
Fui a pescar el viernes.
Harika! Balık mı tuttun?
Bien. ¿ Conseguiste un pescado?
Partinin teması balık mı?
Tema de pez?
Kirpi adlı bir balık mı var cidden?
¿ Hay un pez que se llama en realidad pez globo?
Burada rahatça balık tutabileceğim güzel bir yer var mı?
- ¿ Hay algún lugar donde pueda pescar?
Bir balık salatası alayım.
Pediré el Ceviche.
Birşey soracağım kim gider Taco minibüsünden balık salatası ister?
Sólo quiero saber una cosa... ¿ quien demonios pide Ceviche en un camión de tacos?
bu balık avrupa birliğinde değil hadi, arkadaşım, bırakalım geçsinler... bu adamı tanıyorum.
Este pez no pertenece a la Unión Europea. Vamos, amigo, déjalo pasar. Yo lo conozco.
Kırışıklıklarım balık kokuyor.
Tengo olor a pescado en mis arrugas!
Burada üç gözlü balık var mı?
- ¿ No hay un pez de tres ojos por aquí?
Artık başarmak için yanlış veya doğru bir yol yok, balım.
No hay forma mala o buena de tener éxito, cariño.
Gerzeğin biri Azerbaycan yapımı halımın üzerine balık köftesi düşürmüş.
¡ Dame eso! Algun idiota tiro una bola de pescado. En mi alfombra de Azerbaiyán
Biz de size yakınlarda balıkçı restoranı var mı diye soracaktık.
Queríamos preguntarle si hay por aquí algún restaurante de mariscos.
Sammy kadınları etkilemek balık tutmak gibidir, tamam mı?
Sammy, atraer a las mujeres es como pescar, ¿ de acuerdo?
Üzgünüm, Parmaklarım balık gibi kokuyor.
Lo siento, me huelen los dedos a pescado.
Balık tutmak mı?
- ¿ Pescar?
Onun yanında kızartacağım başka balıklar da var.
Tengo otros peces que pescar aparte de él. ¡ Pues péscalos!
O inanılmaz şirin köpekleri tek tek elime aldım ve.. ve benimle gerçekten gurur duyardın, Owen. Çünkü eve hiç birini götürmedim. Onun yerine gidip bir balık aldım.
Y abracé esos perros tan dulces y... estarías muy... muy orgulloso de mí, Owen.
Sevdiğim bir işim var eğitebileceğim harika bir öğrenci ve geyiklerin ortasında bir kır evim bir balığım ve ağdalı bir vücudum var.
Tengo un trabajo que amo, una estudiante asombrosa para educar, Y tengo... tengo una casita con ciervos y un pez y varias zonas corporales depiladas.
Akşam yemeğinde balık yapacaktım bir de.
Iba a hacer pescado para cenar.
Asker olmadan önce balıkçı teknelerinde çalışırdım, öyle tanıştık.
Antes de empezar a servir, trabajaba con carretes de pesca. Así nos conocimos.
Acayip balık yaparım.
Sé cocinar un pescado estupendo.
Arkadaşım Buddy, Georgia'da balık avlama gezimizden çaydı.
Mi amigo Carl me dijo que no irá a pescar a Georgia.
"Kepçeleme" köylü usulü balık tutma şeklidir, arkadaşım.
La pesca a mano es del campo.
Bir saat önce balık yeseydin şimdi karnımız tok olacaktı.
Habríamos estado comiendo hace una hora si comieras pescado.
Sırf balık su tanklarının önünde konuşsun diye insanlar yüzlerce dolar mı veriyor?
¿ Entonces a este tío, qué? ¿ Le pagan 100 pavos por persona por hablar de eso delante de peceras?
Bu da sanırım bir tür deniz kaplumbağa dışkısı, paslı kâğıt raptiyesi ve aslan balığının kırılmış bir omurgası.
Creo que esto es alguna mezcla de heces de tortuga, un clip oxidado y la espina rota de un pez león.
Öyleyse... "Tahta Balık" olacağım.
Bueno... seré Wooden Fish.
Huddler'ın balıkçı bıçağı çok ince, kenarları çok keskin ve ucunda belirgin kıvrım var.
el cuchillo de pesca de Huddler es delgado, muy afilado en un borde, y tiene una ligera curva en la punta.
Yavru balık ama bizim yavru balığımız. *
Es uno pequeño, pero es nuestro.
Biliyor musun, benim favori kitabım ; ... Bir Balık, İki Balık, Kırmızı Balık, Mavi Balık.
Mi favorito es "Un pez, dos peces, pez rojo, pez azul".
Balık tutmayacağım.
No voy a pescar.
Bu hayatın nasıl olduğunu nasıl - " Bak, ne diyeceğim Sıkıldım artık ; avlanmaktan balık yakalamaktan bıktım.
" ¿ Saben qué? Esto es aburrido. Me cansé de cazar mi comida y de comer peces del río.
Bir bot ya da herhangi bir şey kirala.Biraz balık tutalım.
Alquilar un barco o algo. Un poco de pesca.
Bir balık gibi avlandıktan önce mi sonra mı?
Hmmm. ¿ Antes o después enganchado como un pez?
Adamımız balık gibi ağzından kancalanmıştı, değil mi?
A nuestros chico lo engancharon por la boca como a un pez, ¿ verdad?
Kızım savaşçı bir balık asalağı olmak istiyor.
Mi hija quiere ser un mixino peleón.
Güvenlikler de dahil tüm ekibimi topladım. Balık büyüktü.
Reuní mi equipo, incluyendo seguridad, pensando que este era el momento.
Teknede balık tutmayı çok seviyorum, adamım.
Tío, me encanta pescar desde el barco.
Balıkçılık kooperatifinin önündeki ankesörlü telefondayım.
En la cabina telefónica de enfrente de la cooperativa pesquera.
Balıkçılık meslek lisesine başlamak istediğini söylediğin zaman karşı çıktığımı hatırlıyor musun?
Cuando dijiste que empezarías a ir a la escuela de pesca... ¿ te acuerdas que estaba en contra?
Aman tanrım, akvaryumdaki balık gibi savunmasızız.
Dios mío, estamos indefensos, como un pez en un barril,
Tanıdığım bir balık uzmanı.
Un experto que conozco.
Eğer senin balık uzmanın Guo bei jin uzunluk listesi çıkarırsa onu satın alacağım!
¡ A ver si su experto puede conseguirme un pez como ese! ¡ Se lo compro!
Şu boktan balık muhabbetini bırakalım.
La cortamos con esta mierda del pez.