Bastır translate Spanish
5,065 parallel translation
"Sonsuza dek" deyip durdum ama o benim sesimi bastırıp aynı şekilde cevap vermedi ve...
Es triste.Yo repetía "siempre", pero ella me interrumpía y no respondia...
Kalkmasın, bastır.
Sostenlo. Sostenlo, Brigid.
Gerçekliğin yetersizlikleri her zaman bastırır.
Siempre aparecen deficiencias de la realidad.
İşte oldu, üzerine bastır.
Mantenlo así
Haydi, bastır!
¡ Adelante! ¡ Vamos!
Yeni yaptırdım. Bastır, bastır. Helal be, Jared.
Acabo de hacerla.
Tayfanın isyanı bastırılalı daha bir gün oldu.
Hace menos de un día que se evitó que nuestra tripulación se amotinara.
Bastırın, korsanlar! Hurra!
¡ Piratas!
Hemşire, buraya sertçe bastır.
Enfermero, presione aquí, fuerte.
Bir kart anahtarı cep telefonuna yeterince uzun süre bastırırsan manyetik filmi bozar. Kart çalışmaz.
Si juntas la tarjeta al móvil lo suficiente, la banda magnética queda corrupta.
Ancak duyguların ağır bastırdı.
Sin embargo, el sentimiento se apoderó de ti.
Penisim, arka tarafa bastırıyorum.
Mi pene estaba en una, se encontraba en la parte trasera, desnudo y asfixiado.
- Hadi, hadi bastır Hank.
Vamos. Vamos, Hank.
Bastır Bears, ha?
Vamos osos, ¿ eh?
Polonyalılar bize kucak kucak rapor yazar, Sovyetler zalimce ayaklanmayı bastırır.
Los Polacos iran a las armas contra los soviéticos y habra una revuelta con sangre.
Üstüne bastır!
¡ Sigue presionando!
Hangi derin arzuları bastırıyoruz?
¿ Qué oscuros deseos estamos reprimiendo?
Daha önce sana söylediğim gibi, - Sağ köşeye çok sıkıca bastır.
Como ya te expliqué antes, ponla en el ángulo correcto y presiona fuerte.
Hatırla, - sıkıca doğru köşeye bastır.
Recuerda, presiónala con fuerza en un ángulo correcto.
Parmağınızı bastırın.
Empuje el pulgar hacia arriba.
İsteğini bastır.
- Reprime las ganas.
Annemle sarıldığını düşün. Burnunu annemin kıyafetine bastır.
Entra y abraza a mamá... y presiona la nariz completamente en su vestido.
Bastırılmışların geri dönüşü.
El retorno de lo reprimido.
Sizi destekliyoruz. "Bastır Amerika" değil mi?
Me refiero a que los apoyamos, todo el país los apoya.
Haykırışlarım bastırıldı.
Mis gritos eran silenciados.
Bastır!
¡ Vamos!
Bastır Mary!
¡ Vamos, Mary!
Ve kim olduklarını biliyorsun, Sierra Kulübü Southfork'ta tam burada petrol sondajı yapmanın yaşamlarını tehlikeye atması konusunda araştırma için bastırıyor.
Y el Club Sierra... Ya sabes quienes son. Bueno, ellos están presionando para realizar una investigación respecto a si perforar aquí en Southfork podría extinguir su existencia.
Bizim için, haydi şimdi bastır Marsilya!
¡ Te amamos, Marsella, te amamos!
Bastır, Thibodeau!
# Adelante Thibodeau #
Bastır!
¡ Adelante!
Hakime bağlı. Bu arada da yeni bir kefalet çağrısı için bastırıyorum.
Mientras tanto, presiono para una nueva audiencia de fianza.
Bazen şartlar kişisel tercihlerden daha fazla bastırır.
A veces, las circunstancias predominan sobre la elección personal.
Bastır Kingfishers!
¡ Vamos, Kingfishers!
- Bastır yaraya.
- Pon presión.
- Yaraya bastır!
- ¡ Ponle presión!
Bastırılan Milletlerin Saldırganlığı. Öyle mi diyorlardı?
La represión engendra beligerancia, ¿ no es eso lo que dicen?
Üzerine bastır, tamam mı?
Ejerce presión sobre ella, ¿ vale?
Haydi bastır, portakal!
¡ Vamos, Orange!
Haydi bastır, portakal!
¡ Arriba, Orange!
Bastırılmış şiddet...
Tantos mandatos. Tantísima furia....
Yarın senin posterlerini bastırıyoruz.
Mañana por la mañana preparamos los carteles con tu cara.
Bastır Olympians!
¡ Vamos, Olympians!
Hayır, Callie'ydi. Elini ocağın üzerine bastı.
Fue Callie, se quemó la mano con la cocina.
Bastır, DJ!
Animo, DJ!
Üzerine bastır.
Carajo.
Gerçekliğin yetersizlikleri her zaman bastırır.
Las ineptitudes de la realidad siempre se presentan.
Son on yılda nasıl olduysa Carl Casper Miami'deki en sıra dışı şefken kendini, onu sevin diye sizi her gördüğünde beş dolar veren fakat sizin de bu sarkık ve nemli göğüslere bastırılıp durmaktan bunalıp daraldığınız ve bu yüzden de ondan kaçtığınız muhtaç bir teyzeye dönüştürmeyi başarmış.
ante su incómodo abrazo con el que amenaza con sofocarte.
-... ne yöne gideceği tam olarak kimin ağır bastığına bağlı.
- como vaya a ir depende del todo de quien domine.
Korkarım ki doktor onun üzerine bastı ve kırıldı.
Bien, me temo que el doctor lo pisó y lo rompió. Siento decirte que esta en pedazos.
Sanırım az önce zehirli meşeye bastım.
Creo que acabo de pisar un roble venenoso.