Bağışlayın efendim translate Spanish
213 parallel translation
Bağışlayın efendim.
Disculpe, señor.
- Bağışlayın efendim,
- Disculpe, señor.
Bağışlayın efendim, fakat her zaman demokraside askerlerin bile düşünme hakkı vardır diye düşünmüşümdür.
Perdóneme, señor, pero siempre entendí que en una democracia... hasta un soldado tiene derecho a pensar.
Bağışlayın efendim ama uğruna savaştığım toprak, kendim için değildi.
Las tierras por las que luché no eran para mí solo.
Bağışlayın efendim.
Por que? Lo siento, senor.
Bağışlayın efendim.
Perdone, señor.
İzinsiz geldiğim için bağışlayın efendim.
- Discúlpeme por interrumpir.
Bağışlayın efendim. Bir şey söyleyebilir miyim?
Perdón, señor. ¿ Puedo hablarle?
Bağışlayın efendim ama, reklam yapmamız şart.
Perdone, señor. Pero tenemos que hacer publicidad.
Bağışlayın efendim ama bu sabah göreve döneceğinizi söylemiştiniz.
Disculpe, señor, pero dijo que se reincorporaría esta mañana.
Oh, beni bağışlayın efendim.
Perdonadme.
Bağışlayın efendim, benim tek amacım...
Disculpe, señor...
Bağışlayın Dr. Vollin, Dr. Halden telefonda efendim.
Disculpe, Dr. Vollin, el Dr. Halden está en el teléfono, señor.
- Bağışlayın efendim, doğruca size geldim.
- Perdóneme por acudir a usted.
Bağışlayın ama efendim, o Bolşevik hanımla tanıştığınızdan beri... sizde bariz değişiklikler gördüm efendim.
Si me disculpa, señor, desde que conoció a esa señorita bolchevique... he notado un gran cambio en usted, señor.
Eğer bu şekilde söylediysem, bağışlayın, efendim.
Se lo toma muy fríamente, por decirlo de algún modo.
Bağışlayın, efendim.
Con perdón Señor.
Bağışlayın, efendim.
Discúlpeme, aquí dice :
- Bağışlayın Saygıdeğer Efendim.
- Si nos disculpa, Eminencia.
Bağıslayın efendim.
Perdóneme, señor, y por favor descanse...
Efendim, sizi rahatsız ettiğim için beni bağışlayın, ama çocuğun yatağa gitme vakti geldi.
Mi señor, perdona que te moleste, pero es hora de que el niño se retire.
Bağışlayın yüce efendim.
Perdonad, perdonad, excelencia.
Şu var ki, yaptığımız şey, bağışlayın ama efendim düşmanla işbirliği olarak yorumlanabilir.
Lo que estamos haciendo, podría considerarse y perdone, colaboración con el enemigo.
Oh, yeri gelmişken, Bay Martin, bu daire boş mu? Bir dakika lütfen, bağışlayın, efendim,
Por cierto, ¿ este piso está ocupado?
Bağışlayın, efendim.
¿ Cómo dice?
Bağışlayın, efendim.
- disculpe.
Bağışlayın, efendim.
disculpe, señor.
Bağışlayın, efendim. Parmak izleri konusu, efendim.
Es sobre Ias huellas dactilares.
Bağışlayın, efendim.
Discúlpeme, señor.
Oh, bağışlayın, efendim.
Discúlpeme, señor.
Bağışlayın, efendim.Gözlüklerim!
Mis gafas, señor.
Bağışlayın, efendim, kendiniz Sicilyalı mısınız?
Perdone, señor, ¿ es usted siciliano?
Lütfen görüntümü bağışlayın, efendim.
Disculpe mi aspecto, señor.
- Lütfen efendim, beni bağışlayın.
- Por favor, señor. Perdóneme.
Bağışlayın beni, efendim.
Perdóneme, mi señor.
Efendim, cüretimi bağışlayın.
Sire, disculpe mi presunción.
Efendim, sükûnetimi daha fazla koruyamayacağım, bağışlayın beni.
- Mi señor, no aguanto más. Discúlpeme.
Beni bağışlayın, efendim, fakat eğer bütün geceyi otelde geçirdi ise... Bunu düşündünüzmü?
Disculpe, señor, pero si pasó la noche en el hotel, ¿ no cree...?
Bağışlayın, efendim. Benim hatam.
Debo de haber calculado mal.
Bağışlayın, efendim, fakat Bay Durk hiç bir şeye dokunulmamasını istediğini söylemişti.
Disculpe, señor, pero el Sr. Durk dijo que no tocáramos nada.
Oh, bağışlayın, efendim.
Lo siento mucho, señor.
Bağışlayın, efendim. Acaba anımsıyor musunuz, geçen Salı yağmur yağdı mı?
Mire, señor. ¿ No recuerda por casualidad si llovió el martes pasado?
Bağışlayın, efendim.
Disculpe señor.
Bağışlayın, efendim, size yardım edebilir miyim?
Perdone, señor, ¿ puedo ayudarlo?
Bağışlayın, efendim.
Perdone, señor.
Uygunsuz saatte aradığım için bağışlayın, efendim, fakat acil.
Perdone la hora, señor, pero es urgente.
Bağışlayın, efendim.
Perdóneme usted a mí.
Bağışlayın, efendim.
Lo siento.
Bağışlayın, efendim, ama ülkemizde hala savaşı genişletme tehlikesi savaşı genişletme tehlikesi olmadan taarruza geçmenin mümkün olduğunu düşünenler var.
Discúlpeme, mi general, pero... algunos en EE.UU. creen que es posible... retomar la ofensiva sin... Sin extender la guerra.
Efendim, lütfen bağışlayın.
Señor, por favor discúlpeme.
Bağışlayın, efendim.
- Discúlpeme, señor.