English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bekliyor

Bekliyor translate Spanish

21,652 parallel translation
Sizinle görüşmeyi dört gözle bekliyor. Özellikle de kuş tüylü arkadaşlarımızla.
Está realmente interesado en reunirse con ustedes, especialmente con nuestros amigos alados.
Gidelim, otobüs bizi bekliyor.
Vamos, el autobús está esperándonos.
Şu anda federal bir cezaevinde temyizin sonuçlanmasını bekliyor.
ACTUALMENTE ESTÁ EN UNA PRISIÓN FEDERAL MIENTRAS AGUARDA SU APELACIÓN.
- Bizi bekliyor.
Él está esperando por nosotros.
Onlar aslında bizi beklemiyor. Bu külüstürü bekliyor. Ama bu sözde külüstürün anbeanlık doluluk oranını bilmiyorlar.
Pero no nos esperan a nosotros mismos, esperan esta cafetera y no conocen su ocupación de un momento a otro.
Masadaki herkes sipariş vermemi bekliyor.
Todos están a la mesa, esperando que haga mi pedido.
bak şu maymuna ustası ne derse yapmak zorunda hata yaptığında onu cezalandırma bekliyor bir sent, bir takla on sente secde ediyor
Observe a este mono. Él debe hacer lo que diga su amo. El castigo es lo que le espera cada vez que se equivoca.
yine burada bekliyor olacağım tamam mı?
Seguiré esperando aquí, ¿ sí?
36 millik yolda dönüşünü bekliyor olacağım
En el camino de 58,000 kilómetros estaré esperando su regreso.
10 yaşımdan sonra da, başarısız olmadan bekliyor olacağım
De no ser así luego de diez vidas estaré esperando también, sin falta.
Haydi gel, bizi bekliyor.
Está esperando.
Haşhaş bekliyor.
Papi está esperándote.
Ama evet, bizi bekliyor olacaklar.
Pero sí, estarán esperándonos.
Bu stajyerliği başarıyla tamamlarsan kolej seni bekliyor.
Si te destacas en esta pasantía, la universidad te espera.
Arkadaşım ve ben, o dışarıda bekliyor küçük bir sorun yaşadık, anlatmak isterim.
Mi compañera y yo, ella está esperando afuera nos encontramos con un problemita que me gustaría explicarle.
Scrivener bizi Polo Bar'da bekliyor ve Polo Bar Jade'in yemek yememek için en sevdiği yer.
Scrivener está esperándonos en Polo Bar, y es el sitio favorito de Jade para no comer.
Çünkü çok açim ve muhtemel sevgilim ve ailem siparis vermek için bizi bekliyor. Ve sanirim zaten milyonlarca test yaptiniz.
Porque tengo mucha hambre, y mi posible novia y mis padres están esperando para pedir, y creo que ha hecho más de un millón de pruebas.
- Taksi yaklaşık 3 saattir bekliyor.
- El taxi espera desde hace tres horas.
Babam bekliyor.
Mi padre me estará esperando.
El Lazo bekliyor.
El Lazo nos está esperando.
Bay Labuschagne, mahkeme bekliyor.
Sr. Labuschagne, el tribunal está esperando.
Bay Labuschagne, mahkeme bekliyor.
Sr. Labuschagne, la corte está esperando.
Mokoko kabilesi içindeki kaptan gibisin. Hepsi sana bir bakış atıp ölüm yerine mokokoyu seçmeni bekliyor.
Eres la reina y estos son tus pretendientes esperando un poco de atención.
Onları bu saat içerisinde bekliyor olacağım.
Los espero aquí en menos de una hora.
Onlar da, elimdekileri bekliyor.
Ellos... esperan que lleve esto.
Arkadaşım dışarıda bekliyor.
Mi amiga está fuera.
Evet bekliyor ama uğurlu gitarım Priscilla'yı unuttum.
Sí, pero olvidé mi guitarra de la suerte, Priscilla.
Limuzin bekliyor. Şampanya da kendi kendini içecek değil.
La limusina espera y la champaña no se tomará sola.
Arkadaşların bekliyor.
Tus amigos te esperan.
Diğer öğretmenler de bekliyor
También hay otros profesores esperando.
Beni bekliyor. Ama her şey için teşekkür ederim.
Sí, ella es que me espera,, pero gracias por todo.
Doğru anı bekliyor.
Está esperando el momento oportuno.
Bana mı öyle geliyor yoksa dostumuz Howard birisini mi bekliyor?
¿ Soy yo, o nuestro amigo Howard está esperando a alguien?
Kendisi beni bekliyor.
Me está esperando.
Seni bekliyor olabilirler.
Podrían estar esperando,
Hoş geldin vagonu bizi bekliyor olabilir, hazırlanmakta fayda var.
Tiempo para cargar en caso de espera del comité de bienvenida para nosotros,
Bu yüzden Seul kenti ve çevresindeki yerleşim yerleri kırmızı alarmda bekliyor.
Toda la ciudad de Seúl y los suburbios adyacentes... están en alerta máxima.
Yaratığın son gelişi sebebiyle oluşan kafa karışıklığına rağmen NATO, Birleşmiş Milletler ve koalisyon güçleri kırmızı alarmda bekliyor.
A pesar de la confusión causada... por la última aparición de la criatura... la OTAN, la ONU y las fuerzas de coalición, permanecen en alerta máxima.
Yara dokusu uzun süreli hafızayı engelleyebilir. Sanki beyninde bir kıymık varmış gibi. Vücudun onu dışarı doğru itmeni bekliyor.
El tejido cicatrizado puede impedir la memoria a largo plazo, algo así como una astilla en el cerebro, esperando que el cuerpo la empuje.
Hemen dışarıda seni bekliyor.
Está esperándote afuera.
Bekliyor gibi geliyor seni.
Siento que espera por ti.
Bugün burada bu kontrol noktasını bekliyor muydunuz, Mr. Ferrara?
¿ Esperaba que el puesto de control estuviera aquí hoy, señor?
Ajan Jensen seçeneklerini görüşmek için bekliyor.
La agente Jansen se quedará a explicarte tus opciones.
Parçayı konuştuğumuz şekilde bekliyor.
La pieza está vendida. Y se espera lo que hablamos.
- Bilmiyorum ki. Burada kimler birilerinin emir vermesini bekliyor?
¿ Quién de las presentes está esperando a alguien... que le diga qué hacer?
Bütün o Big Pharma reklamlarından acayip para yaptım. Bankada öylece bekliyor.
Gané mucho en los comerciales de Big Pharma.
Hayır, bekliyorum. Bekliyor olduğumu söylemiştim sana.
Te dije que estaba esperando.
Sizi bekliyor.
Lo espera.
Kapı açıldığında adamlarım seni bekliyor olacak.
Mis hombres estarán esperando tan pronto como se abra la puerta.
Orada bir araba sizi bekliyor olacak.
Habrá un coche esperándoles.
O YAŞIYOR VE BENİ BEKLİYOR.
SÉ QUE ESTÁ VIVO Y QUE ME ESPERA.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]