Ben bir translate Spanish
149,486 parallel translation
Çünkü ben bir erkeğim
Porque soy un hombre
Ve sonra... Ben birlikte giderken bir masaj alıyorum.
Y entonces... recibo un masaje mientras manejo
- Ben birinin azaltılmış sürümüyüm seyreltilmiş mükemmel olmayan bir kopya.
Soy una versión inferior de otra persona, - un facsímil diluido e imperfecto.
Ben bir androidim.
Bueno, soy una androide.
Ben de senin gibiyim, ben bir androidim.
Soy igual que tú. Soy una androide.
Bende sizden iki kişi, sizde ben bir kişi var.
Tengo dos de los tuyos y tú tienes uno nuestro.
Ben bir...
Tengo...
Ben bir şey, hissettiğim zaman.
Cuando lo estuve, sentí algo.
Ben bir şeyler yapıyorum. Hayır, ne demek istiyorsun, Nick?
No, ¿ a qué te refieres, Nick?
- Ben sahibim Burada bir resim.
¡ Oh, Dios!
Gitmem gereken bir yer yoktu. Ben buradaydım.
No había otro lugar donde yo pudiera ir, era donde estaba
Ben Doncaster'de büyümüş bir çocukken, Düşünüyorum da,
Cuando era un niño creciendo en Doncaster pensaba :
Sadece çizebilir miyim Bir resme dikkat Ben sahibim? İşte burada.
¿ Puedo atraer su atención a una foto que tengo?
Ve ben bu haritada bir rota üzerinde çalıştım, tamam mı?
Y he marcado una ruta en este mapa, ¿ bien?
Bildiğim bir şey varsa, ben yalnızım.
Pero de lo que sí estoy segura es de que estoy sola.
Bilmiyorum, ben sadece bir çocuksun?
No lo sé. Solo soy... ¿ Una cría?
- Güncelleme bir maske bu ben değilim.
- La mejora es una máscara. No soy yo.
Ben kötü bir adam değilim.
Yo no soy el malo.
Ben aşağı inip hatları kontrol edeceğim bu arada, bu verileri elimizdeki tüm analitik modellerle karşılaştır ne olduğuna veya nereye gittiklerine dair bir şey çıkarsa bilmek istiyorum.
Muy bien, bajaré a comprobar la matriz. Mientras tanto, pasa los datos por todos los modelos analíticos que tengas. Si pueden decirnos algo sobre lo que ha ocurrido o sobre a dónde fueron, quiero saberlo.
Ama sende özel bir şey var sende bir kıvılcım var ve ben bunun boşa gittiğini görmekten nefret ediyorum.
Pero tú tienes algo especial. Tienes una chispa. Y yo...
Ailem uzaktayken ben ve kardeşimin izlediği bir korku filmi.
Es una película de terror que vimos mi hermano y yo cuando mis padres estaban fuera.
Ben Haydut'a geri döneceğim, gemiyle bağ kuracağım, ve bir yüz tanıma programı kuracağım. G.A veri tabanını kullanacağım.
Volveré a la Merodeadora, me enlazaré con la nave y ejecutaré un programa de reconocimiento facial en la base de datos de la A.G.
Pekala, Üç Numara ve ben gidip bir kontrol edeceğiz.
Muy bien. Tres y yo iremos a comprobarla.
Sence ben hükümetin yüzyıllar önce... olmayan bir teknolojiye... ulaşmasını ister miyim?
¿ Creéis que quiero que el gobierno tenga en sus manos tecnología que se supone que ni siquiera existirá durante cientos de años?
Tabor'a ne oldu kim bilir onu bir daha göremeyebiliriz ama müşterilerini ben yönetiyorum.
¿ Quién sabe qué fue de Tabor? Quizá nunca volvamos a verle, pero mientras tanto yo llevo a sus clientes.
Yakındaki bir tapınağa yolculuğa çıkmıştım ben gittikten sonra haydutlar tapınağa zorla girip çok değerli el yazmalarını çalmışlar.
Yo estaba de peregrinaje en un santuario cercano. Y mientras estaba fuera, unos bandidos entraron por la fuerza en el templo y robaron unos manuscritos muy valiosos.
Herşeyi ben yapamam bir plan yap ve uygula.
Nadie puede esperar que lo haga yo todo. ¿ Proponer un plan y ejecutarlo?
Sanırım bir ben kaldım.
Supongo que soy el último que queda.
Tabor'a ne oldu kim bilir onu bir daha göremeyebiliriz ama müşterilerini ben yönetiyorum bütün bağlantıları bende.
¿ Sí? ¿ Quién sabe lo que le pasó a Tabor?
Biliyorum, ancak alternatif bir ben'in farklı bir şey olabileceğini düşünüyordum.
Lo sé, pero estaba pensando que mi yo alternativo sería algo diferente.
Ne zaman zorlukları atlattığımızı düşünsem, kötü bir şey oluyor ve ben bundan bıktım.
Cada vez que creo que las cosas mejoran, sucede algo malo. Y esto cansada de ello.
Ben ölü bir adamım.
Soy hombre muerto.
Bu garip dakikalar saatlere dönüşebiliyor ve ben bunu farketmiyorum ama bunu düşünmeyi bırakınca sanki bir saat başlıyor ve ben her saniyeyi farkediyorum.
Es raro. Los minutos pueden convertirse en horas y ni siquiera me doy cuenta, pero si me paro a pensarlo, es como si pusiera en marcha el reloj, y soy consciente de cada segundo.
Hadi ama, hayatlarımızı bir tür önseziye dayanarak riske atmanın çılgınlık olduğunu bir tek ben görüyor olamam.
Vamos, chicos, no puedo ser el único que vea la locura que es esto... ¿ Arriesgar nuestras vidas basándonos en una especie de corazonada?
Ben de bundan bahsediyordum. Dur bir saniye.
Eso es lo que dije.
Bizden birinin tıbbi yardıma ihtiyacı var ve ben basit bir yardımdan bahsetmiyorum.
Un miembro de mi tripulación necesita atención médica, y no estoy hablando de que solo necesite sedantes.
Ben Kıyamet Günü türünden bir adam değilim.
No soy la clase de sujeto del Día de Juicio.
Ben de karanlığı sevmezdim,... babam bir çare bulana kadar.
Tampoco me gustaba la oscuridad, hasta que mi papá encontró una cura.
Biliyorsun, Eve ve ben,... bir kızımız var.
¿ Sabes? Eve y yo, tenemos una hija.
Ben sadece hepimizin... bir yerde güvende hissetmesini istiyorum.
Solo quiero que todos nos sintamos seguros en un sitio.
Ben de o sırada bir kaktüse Juan Gabriel şarkısı söylüyordum.
Y yo mientras tanto cantándole Juan Gabriel a un cactus.
Ben Geoff'a bir şey sorabilir miyim?
¿ Puedo preguntar algo, Geoff?
- Narin bir çiçek falan değilim ben.
No soy una flor frágil.
Edgar'la ben restoranı devraldığımızda bir tabelamız vardı.
Cuando Edgar y yo adquirimos el restaurante, había un letrero.
Sophie, ben ve Barbara ile çekilmiş... güzel bir fotoğrafımızı görmek ister misiniz?
¿ queréis ver una adorable foto de mí, Sophie, y la pequeña Barbara?
Tam ben bittiğini sandığımda, acil bir durumla beni kendine çekiyor.
Justo cuando pensaba que se había terminado, me vuelve a amarrar con una emergencia mortal.
Hayır çünkü ben iyi bir anneyim, iyi bir anne çocuğu ile evlenmez!
No, porque soy una buena madre, ¡ y una buena madre no se casa con su hija!
Söz konusu çocuklar olduğunda tam saydamlık bekliyorum evet ama bunun dışında benimle bir şey paylaşmak zorunda değilsin. O yüzden git ne istiyorsan onu yap. Ben de öyle yapacağım.
Tenemos una grabación verificada en la que su cliente se incrimina a sí mismo y a un testigo.
Ben de Scolari ile konuşayım. Bakalım ondan bir şeyler öğrenebilecek miyim.
Sí, fue bueno.
Ama Julius Sezar'ın aksine ben durumu iyi kurtardım gibi. Tam bir savaşçı olduğun kesin.
Haremos esto ahora.
Ben kimseye bir şey yaptırmadım.
Cierra el trato.
ben bir kadınım 61
ben bir doktorum 106
ben bir aptalım 43
ben biraz 32
ben bir kızım 25
ben bir askerim 29
ben bir erkeğim 58
ben bir profesyonelim 32
ben bıraktım 27
ben bir oyuncuyum 24
ben bir doktorum 106
ben bir aptalım 43
ben biraz 32
ben bir kızım 25
ben bir askerim 29
ben bir erkeğim 58
ben bir profesyonelim 32
ben bıraktım 27
ben bir oyuncuyum 24