Beyazlar translate Spanish
2,302 parallel translation
Şu beyazlar, şu pis beyazlar.
Estos sucios blancos.
Beyazların eşyası işte.
Es material blanco.
Beyazlar için parti sona erdi.
En cuanto al material blanco, se acabó la fiesta.
Eğer yetkili sen olsaydın buradakilerin hepsi beyazların boyunduruğunda olurdu çünkü senden bir cacık olmaz.
Si estuvieras a cargo Entonces el pueblo debería rendirse al blanco ¡ ya! ...... porque tus tácticas de supervivencia, no valen un carajo
Merak ediyorum. Saçı beyazlar mıydı acaba?
Me pregunto si tendría canas.
Çekim başlamadan şu beyazları kapatmamız gerekiyor.
Hay que retocar las canas antes de que salga en cámara.
Beyazlar ve siyahlar
Un caballero de negro.
Diğer bir deyişle, beyazların öncelikli haklarını sağlama almamızı istiyorsun.
En otras palabras, quiere que garanticemos que los privilegios de los blancos también sean perpetuados.
De Klerk'i ve hükümetini, beyazların bizden korkacak bir şeyleri olmadığına ikna etmeliyiz.
Debemos tratar de convencer a De Klerk y su gobierno que los blancos no tienen nada que temer de nosotros.
"Beyazlar içindeki, Arayıcı'ya ihanet edecek."
"La de Blanco traicionará al Buscador"
Beyazlar içindeki babam beni kendine çekti.
Padre, vestido de blanco, me empuja hacia adelante.
Beyazların argosundan mı?
¿ Es jerga de blancos?
Siz beyazlar buraya gelip bizim mutluluğumuza mani oluncaya kadar biz bir cennette yaşıyorduk.
Vivíamos en el paraíso mucho antes de que la gran esperanza blanca llegara a nuestras orillas para salvarnos de nuestra felicidad.
İstatistikler çok düşük ve 40'ıma giriyorum. Ayrıca şu beyazları da eklersek, yıkılmış hissediyorum.
Las estadísticas son tan bajos, y estoy básicamente de cumplir los 40 - - y tenga en cuenta el pelo gris y me siento devastado al respecto.
Beyazlar mutlu şekilde yaşıyor.
Todos son tan blancos.
Yani, Hintililerle siyahlar arasında beyazların üstünlüğünü gördük.
Entre los indios y los negros hemos tenido suficiente del dominio de los blancos.
Mayalar'ı silahla besleyen beyazlar eroin ticaretini kontrol edebiliyor.
Darles armas a los mayans de modo que los blancos controlen la heroína.
Beyazlar Dağı'nın tepesinden bir şeyler yuvarlanıyor.
Algo está goteando desde lo alto del Mt Whitey.
Hayalet gibi, baştan aşağı beyazlar içindeydin.
Tú estabas vestida toda de blanco, como un fantasma.
İnsan Kaynakları, beyazları grup hâlinde işe almanın yasalara aykırı olduğunu söylüyor. Ayrımsama oluyormuş.
Recursos humanos dice que es en contra de la ley contratar sólo a personas blancas, porque eso es discriminación.
Sonrasında da, bu siyahları takip etmesi için başka beyazları işe almak gerekecek ki başka siyah insanları işe almadan bunu yapamayız.
Así que entonces tenemos que contratar más blancos para seguir a esos negros lo cual no podemos hacer sin contratar más negros.
Sonuç olarak şirket siyah insanları takip etsin diye beyazları işe almaya ve onları da takip etsin diye tekrar beyaz insanları işe almaya devam ederse... 27 Haziran 2013 Perşembe gününe kadar.
Y entonces, si la compañía sigue contratando personas blancas para que sigan a las personas negras para que sigan a las personas blancas para que sigan a las personas negras... -... para- -
Bilinçaltı eğilimleri olanlar, beyazları olumlu sıfatlarla daha kolay ilişkilendirirler.
La gente con discriminación inconsciente asocia más fácilmente adjetivos positivos con rostros caucásicos.
Divya, beyazları ayrı yıka.
Divya, lava las blancas separadamente.
İki hafta önce, dört yetişkin erkeğin salonumda acapella hip-hop tarzı müzik provası yapmasının utanç verici olacağını kabul ederdim ama beyazlar tarafından yeni bir Jack Swing türü çıkarmak...
Hace dos semanas, hubiera estado de acuerdo en que cuatro hombres maduros ensayando un hip-hop a capella en mi sala de estar sería vergonzoso. Pero al hacer un poco de new jack swing, les digo, nunca me sentí más seguro.
Beyazları parlak renklileri ise bahar tazeliğinde olan bir kadına benziyorsun.
- De los, pareces el tipo de mujer que quiere los blancos resplandecientes y los pintados frescos como el aire de primavera.
Yaklaşık bir ay orada burada beyazların, siyahların partisi olur.
Hay como una al mes por todas partes. Fiesta blanca por aquí, una negra por allá.
Aynı beyazların bir televizyon programı yapıp siyahların onu seveceğini düşünmesi gibi.
Como cuando los blancos hacen un programa que creen que verán los negros.
O beyazlar giyen kızın suçlu biri olması olasılık dahilinde.
Es posible que esa enfermera sea la culpable.
Allah'ın cezası Bugs Bunny kravatınızla etrafta gezinirken her zaman bizi yargılamakta aceleci davranıyorsunuz! Kırmızı iç çamaşırlarınızı beyazların içine atarsınız! Pembe çorapları sever misin, orospu çocuğu?
Tiene mucha verborrea... y ahora me viene desfilando con su corbata de Bugs Bunny... y bajándose sus pantalones rojos y blancos. ¿ Le gustan los calcetines rosas?
- Beyazlarım mı çoğalmış?
- ¿ Que? ¿ Más gris? - Sí.
- Dökülmüşler ve beyazlar çoğalmış. Evet, çünkü Frey sürekli yoluyor saçımı.
Eso es porque Frey lo arranca constantemente.
Şişmanlar, sıskalar, uzunlar, beyazlar en az bizim kadar yalnızlar.
La gente gorda, la gente delgada, la gente alta la gente blanca, está tan sola como nosotros.
Siyahlar beyazları köşeye sıkıştırdı.
Las blancas están acorraladas.
Ben de beyazları kurtarmak için bir aydınlanma bekliyorum.
Espero un milagro para que las salve.
Bu da beyazların lafını dinlemen gereken o anlardan biri.
Si alguna vez hubo un momento para escuchar a un hombre blanco sería este.
Grand Island'da traktör çekme yarışması varmış blöflerle dolu canlı yarışmalar... Beyazlar, beyaz işleri yapıyorlar...
Hay una pelea de tractores en Grand Island una exhibición de ganado en Council Bluffs gente blanca haciendo cosas de gente blanca...
Bunlar senin beyazların.
Estos son tus blancos.
Beyazlarım, harika.
Mis blancos, exelente.
Kirli beyazların.
Tus blanco opaco.
Daha da kirli beyazların.
Tu blanco opaco opaco.
Yılına göre sıralar ya da renklilerle siyah-beyazları birbirinden ayırır.
Las ordena por año, por si son en blanco y negro o color.
Kimlere diyeceksiniz zenciler Admiral televizyonlarından almıyorlar çünkü onları beyazlar istiyor diye?
Hay quién dice que los negros no compran las televisiónes Admiral porque piensan que los blancos las quieren.
Beyazları temizleyerek bu savaşı kazanabilirler mi?
¿ Sacando de circulación a los blanquitos para que los Lokes puedan ganar la guerra de la heroína?
Beyazlar elini kaldırsın!
Si son blancos, levanten la mano.
Siyahlar, beyazlar falan.
Los negritos y los blanquitos, etc.
Ne zaman beyazların mahallesine gitsen her şey güzel ve temiz görünüyor.
Siempre los vecindarios de blancos son bonitos, están limpios y todo eso.
Yapılan araştırmalar neden beyazların Afrika kökenli Amerikalıların ayırt edici özelliklerini saptamakta zorluk çektiğini ve Afrika kökenli Amerikalıların da aynı zorluğu yaşadığını açıklayamıyor.
Los estudios todavía no explican adecuadamente el por qué pero es más difícil para los caucásicos identificar pequeñas diferencias en caras afroamericanas y para los afroamericanos en los caucásicos.
Sadece beyazlar içinmiş gibi.
¿ Sabes qué?
Zalim beyazlar, sorularıma cevap verin.
¡ y resultó ser la medianoche de ayer! Opresores blancos, respondan esta pregunta.
"Yani uyuşturucunu bırak ve beyazlarını giy"
Tengo algunos amigos Y algunas cervezas Habrá pelea