Beş parasızım translate Spanish
358 parallel translation
Her neyse, şu an beş parasızım.
Quizá se arregle. De momento no me queda dinero.
Dün gece her şeyimi kaybettim. Beş parasızım.
Anoche lo perdí todo, estoy arruinado
Hayır, Buralara gelmek için arenaları terk ettim - Beş parasızım.
No, dejé el ruedo tal como entré a él : Sin una peseta.
Şu an beş parasızım.
Estoy sin un centavo.
Ne diyebilirim ki? Oldum olası beş parasızım.
Cuando acepto voy hasta el final.
Beş parasızım. İşime sarılmak zorundayım.
Estoy sin blanca, he de conservar mi empleo.
Ne yazık ki beş parasızım.
Me viene fatal, no tengo dinero.
Beş parasızım.
Si es así, los robé por mi estado y mi pueblo.
- Maalesef beş parasızım.
- Estás loca, no tengo nada.
Hayır, beş parasızım.
Realmente no. Estoy sin blanca.
- Beş parasızım.
- Estoy sin blanca.
Bak, beş parasızım ve bir içki alamam!
¡ Cuando estoy sin blanca evito beber!
Beş parasızım, param olmadan ne yapacağımı...
No tengo dinero y creo que no sé vivir sin dinero.
Milyon dolarlık biriymiş gibi davrandım ama uzun zamandır beş parasızım.
Levanté una fachada de un millón de dólares pero hace mucho que no tengo dinero.
Beş parasızım.
Completamente hundido.
Beş parasızım.
No tengo un céntimo.
Beş parasızım.
Estoy sin blanca.
Beş parasızım, bir çöplükte yaşıyorum...
No tengo dinero, yo vivo en la miseria...
Beş parasızım. Dünya turu 25 sent olsa gidemem.
Estoy tan pelado que no puedo ni pagarme un billete de autobús.
Sahip olduğum bütün mirası kızıma bırakarak... Bay Darcy'i beş parasız bırakabileceğimin farkında mısınız?
¿ Sabe qué, como albacea de la fortuna de mi hermana, puedo despojar al Sr. Darcy de cada chelín que tiene?
Ama kafana iyice yaz! Evlenirseniz sizi beş parasız bırakırım!
Pero recuerde esto, si se casara con él ¡ sería pobre!
- Evlenirseniz... sizi beş parasız bırakırım.
Le dije que podía despojarte de toda tu fortuna si quisiera.
Bir sinema dergisinde, Hollywood'a beş parasız bir şekilde adım atan ve bir milyon kaldıran bir adam hakkında yazı okudum. Hiçbir tecrübesi de yokmuş!
Leí por ahí que un tipo se fue a Hollywood sin un centavo y ganó un millón, y sin experiencia.
Beş parasız mı?
¿ Arruinado?
Ama beş parasız kaldım.
Y estoy arruinado.
Beş parasız kaldığımı öğrenmişti. Hatta uçak biletimi de o yolladı.
Harry supo que estaba en apuros y me pagó el viaje.
- Doğuda çok zengin bir insanım ama bu çekimi bozmazsanız beş parasız kalırım.
En el este me consideran un hombre bastante acaudalado, pero si se niega a abonarme este cheque, es como si estuviera sin blanca.
Pekâlâ, beş parasız kaldım.
Soy un hombre acabado.
Tokyo'ya beş parasız mı gideceğiz?
¿ Y qué vamos a hacer?
Beş parasız kaldım.
Quebrado, en una cloaca.
Shirl'ü kaybettim. Oteli kaybettim. Beş parasız kaldım.
Perdí a Shirl, perdí el hotel, estoy arruinado... y todo por tener que aguantarte.
Harçlığımı kesip, beş parasız bırakır.
Me dejaría sin un céntimo.
Philippe, beş parasız kaldım.
No, Philippe, estoy seco esta noche.
Jerry, beş parasız mısın?
- Jerry, ¿ estás arruinado?
Beş parasız mı?
¿ Sin nada?
Beş parasız kaldım.
No me queda nada.
Beş parasız kaldım.
No tengo un centavo.
Beş parasız kaldığım zaman, kendi kendime oynuyorum.
Cuando no tengo plata, me las arreglo sola.
Hiç meteliksiz kaldınız mı? Gerçekten, beş parasız?
¿ Ha estado muy arruinado alguna vez, señor?
Beş parasızım.
Estoy en la ruina.
Benim üvey kızım olsaydı, beş parasız kapının önüne koymuştum.
Si fuese mía, hijastra o no, la echaría de casa sin un centavo.
Beş parasız kaldığımızı mı söylemeye çalışıyorsun?
Tratas de decirme que estamos en bancarrota. ¿ Es verdad?
Korkarım ki beş parasızım.
¿ Y cuánto paga?
Beş parasız bir yurtsever olmaktan bıktım.
Estoy harto de ser patriota sin cobrar un duro.
Aziz dostum, beş parasız. Bir önerin var mı?
Estamos en quiebra. ¿ Sugieres algo?
Senin bildiklerini bilsem, asla beş parasız kalmazdım.
Si supiera tanto como tú, nunca estaría en quiebra.
Kocam çok zor durumda kaldı ve Güney Amerika'ya kaçtı. Beni ve kızımı beş parasız bıraktı.
Mi marido está en la ruina y escapa a Sudamérica dejándome con una familia sumida en la miseria.
Eğer altın aslan kazanır ve herkes ona oynarsa, beş parasız kalırım.
Todos sabemos que el León Dorado va a ganador. Si todos apostaran por él, tendría que vender a mi esposa para poder pagar.
Bu oteli işletemezsem beş parasız kalırım.
O manejo este hotel o no sé qué otra cosa hacer.
Beş parasız ve zavallıyım.
Soy completamente pobre y sin perspectivas.
Onun fahişelik yaptığı, beş parasız gezdiği günleri unutmadım. Ama ne düşündüğümü söylemem lazımdı.
- Tuve que decirle lo que pensaba.