Binbaşı translate Spanish
10,759 parallel translation
O dönemde binbaşı olan Gotetsu'nun emrinde hizmet verdi.
Él sirvió bajo Gotetsu, un mayor en ese entonces.
Ateş etme, binbaşı.
No dispares aún, Sturmbannführer.
Şuraya getirin Binbaşı Byrne.
Póngalo ahí, Mayor Byrne.
Teşekkürler Binbaşım.
Gracias, comandante.
Çavuş, eşyalarınızı toplayın ve Binbaşı Byrne'e rapor verin.
Sargento, recoja sus cosas. Repórtese con la Comandante Byrne.
Binbaşı Byrne.
Comandante Byrne.
Binbaşı, bu kamptaki herkesin kanı senin de ellerine bulaşacak!
O la sangre de todos en este campamento estará en sus manos, también.
Binbaşı Byrne, Çavuş Miller Başkan Jaha'yı nezarete yerleştirin.
Comandante Byrne, Sargento Miller pongan al Canciller Jaha en una celda militar.
En derin saygılarımla. H. Witheridge, Binbaşı. "
Atentamente, H Witheridge, Comandante.
Binbaşı Hunt haklıymış.
El general Hunt tenía razón.
Binbaşı Edward Ned Wallace.
Capitán de Corbeta Edward "Ned" Wallace.
Binbaşı onun bir arkadaşı mıymış?
¿ Era el capitán amigo suyo?
Binbaşı Wallace hâlâ her Cumartesi sabahı Beyaz Saray'da basketbol antrenman maçları oynuyormuş.
El capitán Wallace seguía yendo a jugar basketball... todos los sábados por la mañana a la Casa Blanca.
- Binbaşı Ned Wallace, Greenwich, Connecticut'ta doğmuş.
El capitán de Corbeta Ned Wallace nació... - en Greenwich, Connecticut.
- Siz ve Binbaşı hiç danışmanlık hizmeti aldınız mı?
¿ El capitán y usted han ido a algún consejero matrimonial?
Binbaşı Wallace'ın cep telefonu kayıtlarını inceledim.
He comprobado las llamadas del móvil de capitán Wallace.
Bir Binbaşı bu sabah öldürüldü.
Esta mañana han matado a un capitán de Corbeta.
Evet, saldırılar için bir şüpheliyi elimizde tutuyoruz Binbaşı Wallece'ın bıçaklanması için geçerli mazereti olduğunu söylüyor.
Sí, bueno... Hemos detenido a un sospechoso de los robos... que dice tener una coartada... para el apuñalamiento del capitán Wallace.
Binbaşı'nın ölümüyle eşi son derece zengin bir kadın olacak.
Con el capitán muerto, su mujer será una mujer muy rica.
- Binbaşı Wallace'ı arayan kadın.
La mujer que llamó al capitán Wallace.
Binbaşı Wallace'ın yatını aramak için arama emri çıkarttık.
Conseguí la orden para registrar el yate del capitán Wallace.
Binbaşı Wallace'ın komutanıyla nasıl gitti?
¿ Cómo ha ido con el oficial al mando de Wallace?
Binbaşı Wallace'ın bilgisayarında ilginç bir şey bulabildin mi?
¿ Has encontrado algo interesante en el computador del capitán Wallace?
Courtney hiç Binbaşı Ned Wallace diye birinden bahsetmiş miydi?
¿ Courtney alguna vez mencionó al capitán de Corbeta Ned Wallace?
Bir önsezi ile, Binbaşı Wallace'ın son birkaç gündeki kullanımını araştırdım.
Por una corazonada, comprobé las del capitán Wallace en los últimos días.
Binbaşı Wallace'ı aradığınızı ve sizin için otel odanıza rezervasyon yaptırdığını biliyoruz.
Sabemos que llamó al capitán de Corbeta Wallace... y sabemos que él reservó la habitación para usted.
- Siz ve Binbaşı yakınmışsınız.
Usted y el capitán eran íntimos.
Binbaşı Wallace ne söylemişti?
¿ Qué te dijo el capitán Wallace?
- Binbaşı?
- ¿ Capitán? NCIS.
Binbaşı?
¿ Capitán?
- Binbaşı Bucket'tan haber var mı?
- ¿ Alguna noticia del capitán Bucket?
Binbaşı'nın toksiloji raporunu aldım.
Tengo el informe toxicológico del capitán.
Müdahale edecek miyiz Binbaşı?
¿ Deberíamos intervenir, mayor?
Siz de bilirsiniz binbaşı.
El equipo de Jeff está fuera del radar, su posición es clasificada.
Çocuk eşyaları üretiyoruz Binbaşı. Bebek arabaları, araç ve mama koltukları. Öyle şeyler.
Capitán, hacemos productos para niños... sillas de bebé, asientos para el coche, tronas, ese tipo de cosas.
Kusura bakmayın ama binbaşı bence Nathan Wagner rastgele bir kurbandan daha fazlasıymış.
Con todos mis respetos, Capitán, creo que Nathan Wagner fue algo más que una víctima al azar.
İyi günler binbaşı.
Que tengas una buena tarde... Capitán.
Binbaşı William Corrigan, doğru mu?
Mayor William Corrigan, ¿ verdad?
Tebrikler binbaşı.
Bravo, Capitán.
Binbaşı Colin Helms.
Teniente Colin Helms.
Binbaşı McGarrett, hedef beş km ileride.
Capitán McGarrett, el objetivo está a 5 kilómetros de distancia.
Binbaşı Steve McGarrett'la konuşmak istiyorum.
Quiero hablar con el capitán Steve McGarrett.
Taktik lider Binbaşı McGarrett.
El capitán McGarrett tiene mando operativo.
Anladın mı Binbaşı McGarrett?
Compréndalo, capitán McGarrett.
Cesur biri gibi davranıyor olabilirsin binbaşı.
Tus actos bien podrían ser los de un hombre valiente, capitán.
Binbaşı Mills, dün akşam telefonda Yüzbaşı Holland'ın dün gece görevde olmadığını söylediniz.
Mayor Mills, anoche me dijo por teléfono que el capitán Holland no estaba de servicio la noche anterior.
Binbaşı, Bobby yanlış bir şey yapmış gibi bunu söyleyip duruyorsunuz.
Mayor, no deja de decir que Bobby hizo algo mal.
Onun ne olduğunu biliyorsunuz, değil mi binbaşı?
Sabe qué es esto, ¿ verdad mayor?
Ne oldu Binbaşı?
¿ Qué pasa, comandante?
Binbaşı!
¡ Capitán!
- Mahalo binbaşı.
Mahalo, Capitán.