Binbaşım translate Spanish
1,565 parallel translation
Binbaşım, lütfen en azından akşam yemeğine kalmaz mıydınız?
Comandante, por favor. ¿ No quiere quedarse a comer?
RD'den daha fazla şey var Baxter kışlasında Binbaşım.
En Fort Baxter tenemos más cosas que D + I, comandante.
- Ne kadar süre bizimle olacaksınız, Binbaşım.
- ¿ Cuánto se quedará, comandante?
Yenilikçi bir ordu, Binbaşım.
Es un nuevo ejército, comandante.
Bizi affedin, Binbaşım.
Discúlpenos, comandante.
Normal uzayda onlardan kaçamayız, binbaşım.
Aquí no escaparemos.
Binbaşım, lütfen. Topçularımın elleri kaşınıyor.
Mayor, deje actuar al grupo de ataque.
Clarkstown yok edildi, binbaşım.
El Clarkstown fue destruido.
Binbaşım, güç çekirdeğinde % 20'lik bir düşüş var.
Tenemos una baja de energía del 20 % % en el reactor.
Binbaşım, durum çok kötü. Bütün istasyonu kaybedebiliriz.
Si esto es tan grave como parece, podríamos perder la estación.
- Binbaşım, geri geldi.
- ¡ Mayor, volvió!
Tam tersine iyi Binbaşımız zamansız ölümümü çok hoş karşılar ve üstelik olaya karışmak için hiçbir şey yapmazdı.
Al contrario, se alegraría de mi muerte y no se entrometería.
Her şey yolunda mı, Binbaşı?
- ¿ Algún problema, teniente?
Sanırım bu işle gayet iyi başa çıkıyorsun, Binbaşı.
Teniente, ha manejado la situación de maravilla.
Binbaşı Fratis ve moleküler biyolojide kalmıştık sanırım.
Estábamos con el Teniente Fratis en biología molecular.
- Binbaşı Mitchell, tabancanız var mı?
- Mayor Mitchell. ¿ Tiene una pistola?
Mesele, arkadaşım olan Binbaşı Baltimore'a güvenmemem değil.
No es que no confíe en mi compadre, Mayor Baltimore.
Sanırım o zamanlar binbaşıydı.
Creo que era Mayor en ese momento.
Anladığım kadarıyla, Binbaşı'm, bu silah sistemi deney aşamasında.
Tengo entendido que este sistema de defensa está en fase experimental.
Fakat Binbaşı'm 1 dk.'lığına düşünün. Adamlarımı ve onların kariyerlerini
Pero piense por un momento en los hombres, en sus carreras.
Fakat şu anda farkına vardım ki Binbaşı Thorn Baxter kışlasına ayak bastı. Çünkü Başçavuş Bilko'ya karşı kişisel bir davası vardı.
Pero ahora sé que, desde que el comandante Thorn llegó a Fort Baxter, ha emprendido una vendetta personal contra el sargento Bilko.
Binbaşı Leguen'in yardımı olmasa yanılırdım.
Sin la ayuda del comandante Leguen se me habrían escapado.
Önümüzdeki birkaç gün içerisinde, Binbaşı Jatarn ile tanışacak vaktin olacak mı merka ediyordum.
Me preguntaba si tendría tiempo para conocer al mayor Jatarn.
Binbaşı, söylemeliyim ki şok oldum. Beni etkilemek için kızımı kullanıyorsunuz
Veo que estamos todos aquí.
Sadece bir zam aldım. Binbaşı!
¿ Por qué no pruebas tu suerte en la mesa de dabo?
Bebek için başka bir rahim bulmalıydım ve uygun olan iki kişi vardı. Binbaşı Kira... ve ben.
Debía encontrar otra matriz y las únicas personas disponibles éramos la mayor Kira y yo.
Yani ne diyorsun bebeğimi Binbaşı Kira'mı doğuracak?
¿ Está diciéndome que la mayor Kira va a dar a luz a mi hijo?
Şunu alayım, Binbaşı... Nerys.
- Démelo, mayor...
Umarım yanılıyorsundur, Binbaşı ama şu anda, durum ne olursa olsun yapacak fazla bir şeyimiz yok.
¿ Puedo pasar? El Dr. Bashir no está aqui.
Yani geçen gece işten çıktım kamarama yürüyorum içeride Keiko ve Binbaşı Kira konuşuyorlardı.
Yo diria que mucha atención.
Binbaşı Kira'yla konuşacağım.
Voy a hablar con la mayor Kira.
Sen kendi ipucunu araştır Binbaşı. Ben kendiminkini araştıracağım.
Siga sus pistas, comandante, que yo seguiré las mías.
Binbaşı, asansörde olanlarla ilgili bir kaç soruyu cevaplamak için zamanın var mı?
Mayor, ¿ tiene un momento para contestar a unas preguntas?
Sanırım Binbaşı Kira'yla Shakaar...
Por lo que veo, la mayor Kira y Shakaar están...
Hayal kırıklığına mı uğradın Binbaşı?
- Parece defraudada, mayor.
Emir subayım binbaşı Benteen.
Te presento a mi ayudante, la comandante Benteen.
Umarım haklısındır Binbaşı. Umarım.
Espero que tenga razón, mayor.
Binbaşı, bu öngörüler önemli olabilir, ama sanırım hepimiz hiçbirinin Kaptan Sisko'nun hayatından değerli olmadığında hemfikiriz.
Estas visiones quizá sean importantes, pero todos estamos de acuerdo en que no son tan importantes como la vida del capitán Sisko.
Bu arada Binbaşı, senle Shakaar hakkında duyduklarım neyin nesi?
Por cierto, ¿ qué rumores he oído sobre usted y Shakaar?
Az önce senin insanlarınla birlikte benim insanlarımı da öldürdüklerini hatırlatmama gerek var mı Binbaşı?
¿ Debo recordarle que han matado a su gente y a la mía?
Binbaşı hazır olur olmaz yeni silahımızı test edeceğiz.
Probaremos la nueva arma cuando la mayor esté lista.
Sana iyi bir takım oluşturduğumuzu söylemiştim Binbaşı.
- Le dije que éramos un gran equipo.
Bak Binbaşı, beni sevmeni ya da arkadaşım olmanı istemiyorum.
Mayor, no le pido que se sienta atraída por mí ni que sea amiga mía.
- Hayal kırıklığına uğradım, Binbaşı.
- Estoy decepcionado, mayor.
Binbaşı, öyle görünüyor ki, ister hoşuna gitsin ister gitmesin hayatlarımız sıkı bir biçimde birbirine bağlandı.
Bueno, mayor, parece que, le guste o no, ahora nuestras vidas están irrevocablemente ligadas.
Binbaşı Kira Nerys, Defiant'tan kimliği bilinmeyen Klingon Gemisi'ne. Yardıma ihtiyacınız var mı?
Quizá estén enfrascados en algo que no pueden interrumpir.
Defiant'a geri döndüğümüzde, Binbaşı Kira, bizi zamanımıza geri döndürecek kürenin nasıl kullanılacağını bulmuş durumdaydı.
Cuando llegamos a la Defiant, la mayor Kira habia hallado la manera de hacernos regresar a nuestro tiempo.
Umarım çok acildir, Binbaşı.
- Espero que sea urgente.
Nerdeyse başardım, Binbaşı.
- Casi he terminado.
Daha sonra açıklarım, Binbaşı.
- Lo explicaré más tarde.
Binbaşı, bana yardım edin.
- Écheme una mano.