Canım translate Spanish
53,814 parallel translation
Yok canım.
No.
Dakikalar canım
Momentos preciosos
Yok canım!
Ven.
O gün, tepedeki savaştan sonra, yakaladığımız Eşek, saklandığınız yeri söylersem Albay'ın canımı bağışlayacağını söyledi.
El burro que cogimos prometió es que el coronel me ahorrará la vida, si les digo donde se esconden. ¡ Perdóname!
Seni seviyorum canım.
Te amo cariño.
Tamam canım uslu ol.
Está bien, cariño. Sé bueno.
Ve canım telefon bulma uygulamasını kur lütfen.
Y, nena, configura tu aplicación de seguimiento de teléfono, por favor.
Buraya çok uzun yoldan geldim canım.
Di un largo camino por aquí, querida.
Julia seni eve böyle karışık saçlarla yollamakta ısrar ediyorsa üzgünüm canım.
Ahora si Julia insiste en enviarte a casa con ese pelo enmarañado... Lo siento, cariño, vamos a tener que arreglar el problema de una vez por todas.
Canımı acıtıyorsun.
"Estas lastimándome."
Neden canımı acıtıyorsun?
¿ Por qué me haces daño?
Seni sonra seveceğim. Çünkü canım şu an kahve istiyor.
Te voy a mimar más tarde porque necesito café desesperadamente.
Ben hemşireyim canım.
Soy una enfermera, cariño.
Geliyorum canım.
Ya voy cariño.
Hayır, lütfen. Canımı yakıyorsun.
No, por favor, me estás lastimando.
Ama canım yaban mersinli olandan çekti.
Bueno, yo quería uno de arándano.
Hadi canım!
¡ No!
Daha da önemlisi... canım arkadaşım Gianni... bana, erik gibi kütür kütür bir kız kardeşi... olduğunu söylememiş.
Y sobre todo, mi querido amigo Gianni... no me dijo que tiene una hermana menor, ¡ que es realmente muy sexy!
Hadi canım.
No lo puedo creer.
Yapma canım.
Por favor.
Yaptım çünkü canım istedi!
¡ Lo hice porque quería!
Merhaba canım, benim.
Hola, amor, soy yo.
Hadi canım!
¡ Calla!
- Kim geldi canım?
- Sí. - ¿ Quién es, cariño?
Sorun yok canım, yanlış bir şey yapmadım ben.
- Está bien, cariño. No he hecho nada malo.
Hadi canım...
Bromeas.
Dougie her şeyi halletti. Değil mi canım?
Dougie se hizo cargo de todo, ¿ no, mi amor?
O canım uzun bir hikâye.
Esa es una larga historia, querida.
- Hadi canım!
- ¡ Qué fuerte!
- Vay canım bunu bilmiyordum.
No lo sabía.
Durum o kadar da kötü değil canım.
Vamos. No es tan grave.
Yok canım.
De ninguna manera.
Tabii canım, bunu görebiliyorum.
Sí, me doy cuenta.
Muhtemelen canım acıyacak.
Esto quizá duela.
- Yok canım.
- De ninguna manera.
Şimdi de hakaretlerinle canımı sıkmaya çalışıyorsun.
¿ Ahora me provoca con insultos?
Yok canım. Bunu yıllardır yapıyorum.
No, desde mucho antes.
Saçma batıl inançlarınla canımı sıkmayı kes.
Deja de aburrirme con tus tontas supersticiones.
Bütün gün canımı burnumdan getirdin, biliyor musun?
Ha sido un dolor de cabeza todo el día, ¿ lo sabía?
- Hadi canım.
- Mentira.
Raees'in canını bağışlamayacağım.
Pero, no voy a dejar libre a Raees.
Birinin canını bağışladım ama geri dönsün de bir mesaj iletsin diye.
Excepto el que perdoné para volver a transmitir el mensaje.
Küçük cüce canını mı sıktı?
¿ Ese enanito te puso triste?
Hayatım boyunca hiçbir şeyi doğru yapmadım sıçan.
No hice nada bien en toda mi vida, rata.
Yemek için can attığımız bir yaratığa âşık olmamızı sağlıyor. "
Nos está enamorando de una criatura que pensamos comernos ".
Hadi canım!
¡ Venga ya!
Ya özür dilersin ya da canını yakarım.
Discúlpate ahora o te lastimaré.
Ancak düellodan çekilirsen kızın canını bağışlarım.
Si se retira del duelo, ella seguirá viva.
Ya konuşur ya da canını yakarım.
Hablar o sangrar.
Canım!
¡ Oye!
- Neden canı acımıyor?
- ¿ Por qué no se lo puede herir?