Centaurlar translate Spanish
47 parallel translation
Ve burada, ilk önce, yayla ve ormanlardaki olağanüstü yaratıklara rastlıyoruz, tek boynuzlu at, yarı keçi orman tanrısı, uçan at pegasus ve ailesi insan başlı atlar, centaurlar yarı insan yarı at olan o garip yaratıklar.
Y aquí, en primer lugar, nos encontramos con un grupo de criaturas fabulosas... del campo y del bosque. Unicornios, Faunos... Pegaso, el caballo volador y toda su familia.
- Centaurlar.
Centauros.
- Centaurlar'la ne problemleriniz var? - İğrenç hayvanlar.
¿ Qué problemas tienes con los centauros?
Nehrin yakınında, Centaurlar'ın ve adamların bir köyü var.
Cerca del río hay una villa de centauros y hombres.
- Şimdi, Centaurlar'ın arkadaşı değilim diyerek neyi kastettin?
¿ Qué quisiste decir con eso de que no eres amiga de los centauros?
- Uzun zaman önce ordum Centaurlar'la savaştı.
Hace mucho tiempo, mi ejército peleó contra los centauros.
- Centaurlar aptallıkları ile tanınmıyorlar.
Los centauros no son famosos por su estupidez.
Bizden sadece Centaurlar'ın nefret ettiğinden biraz daha az nefret ediyor.
Nos odia sólo un poco menos que los centauros.
Bu Centaurlar'a bağlı.
Eso depende de los centauros.
- Centaurlar'la savaşmıştım, ne yapabileceklerini biliyorum.
Peleé contra los centauros ; sé de lo que son capaces.
Ve genede, Centaurlar kımıldamadan ordumla savaştılar.
Y aun así, los centauros neutralizaron a mi ejército.
- Kulağa Centaurlar da bunu istiyormuş gibi geliyor.
Suena como si los centauros estuvieran pidiéndolo.
Ve o bütün Centaurlar'ın ve erkeklerin kötü olduğunu düşünmüyordu.
Y no creía que todos los hombres y los centauros fueran malos.
Centaurlar'ın belli güçleri ve zayıflıkları var.
Los centauros tienen puntos fuertes y débiles.
- Centaurlar'la ilgili ne biliyorsun?
¿ Qué sabes tú de los centauros?
- Centaurlar'ı takdir eden bir arkadaşım vardı.
Tenía una amiga que los admiraba.
- Peki, eğer arkadaşın bu kadar fazla Centaurlar'dan hoşlanıyorsa, şimdi nerede?
Bueno, si a tu amiga le gustan tanto los centauros, ¿ dónde está ahora?
O ayrıca bana Centaurlar'ın yüksek onur duygusu olduğunu söylemişti.
Ella también decía que los centauros tenían un alto sentido del honor.
- Centaurlar ağırlıklarını ön toynaklarında taşırlar.
Los centauros cargan su peso sobre las patas delanteras.
- Centaurlar'a ölüm!
- ¡ Muerte a los centauros!
- Centaurlar saman yemezler.
Los centauros no comen heno.
Yargılamaya kalmalısın... Amazonlar'a - ve- Centaurlar'a karşı işlediğin suçlar için.
Debes ir a juicio por tus crímenes contra las amazonas y los centauros.
Hayır, Centaurlar çok cesurlar, ben buna hayranlık duyuyorum.
No, los centauros son muy valientes, los admiro.
Centaurlar onu püskürtmüş gibi gözüküyor, ama o vazgeçmeyecektir.
Parece que los centauros lo espantaron, pero él no se va a rendir.
Büyük soru, senin Centaurlar'dan nasıl bir tür karşılama göreceğin.
La gran cuestión es qué clase de bienvenida te darán los centauros.
Centaurlar'la uzun zaman önce dövüştüm.
Peleé contra los centauros hace mucho tiempo.
Centaurlar'ı kuşatmıştık.
Teníamos rodeados a los centauros.
- Centaurlar mı?
¿ Centauros?
- Centaurlar!
¡ Centauros!
Ve Borias... Zeyna'ya ihanet eden, bütün Centaurlar'ın en büyük dostu olan adam... bize herşeyi anlattı.
Y Borías, el hombre que traicionó a Xena para volverse amigo de los centauros nos contó todo.
- Ixion Centaurlar'ın babasıydı.
Ixión era el padre de los centauros.
Centaurlar'ın neden seni durdurmaya çalıştığını ve Borias'ın neden sana karşı döndüğünü anlayabiliyorum.
Puedo ver por qué los centauros trataron de detenerte y por qué Borías se volvió contra ti.
Ve onu Centaurlar'a vermek... zekice bir hareket.
¿ Y dárselo a los centauros? Fue un toque de genialidad.
Ama eğer o olmasaydı, şu anda Centaurlar hayatta olmayacaklardı.
Pero si no hubiera sido por él, los centauros hoy no estarían vivos.
- Centaurlar adamlarla ağaçlarda karşılaşamazlar.
Los centauros no son competencia para los hombres en el bosque.
- Ixion'ın kötü Centaurlar'ının bütün kötülükleri o taşın içindeydi.
Toda la maldad del centauro perverso está en esa piedra.
Demek istediğin... Centaurlar'ı öldürüp taşı almaya çalışmak mı?
¿ Te refieres a tratar de matar a los centauros para conseguir la piedra?
Hiç kimse onlar ve Centaurlar arasındaki şeyi başlatan savaş lorduna karşı durmadı... ve şimdi onlar neredeler?
Nadie desafió al guerrero que las enemistó contra los centauros. ¿ Y dónde están ahora?
Centaurları değil, Cyclopsları demek istedim.
Centauros no ; digo, cíclopes.
Yaralıları Tyldus'a ve Centaurlar'a yolla. O onlara göz kulak olacaktır.
Envía a las heridas con Tyldus y los centauros.
Centaurlar'a daha sonradan yardım eden Borias'la aynı olduğuna inanamıyorum.
No puedo creer que fuera el mismo Borías que luego ayudó a los centauros.
Velasca'nın gerçek annesi Centaurlar'la ilk savaş sırasında öldürülünce... Melosa onu kendininmiş gibi yetiştirdi.
Cuando la verdadera madre de Velasca fue muerta durante la última guerra con los centauros Melosa la crió como si fuera suya.
Centaurlar oyunlarda oynamazlar.
Los centauros no actúan en obras.
Centaurların nereden geldiğini öğreneceğiz.
Vigilando por dónde vienen los Centauros.
Merkez Centaurlar
Centauros de la central
Ama önce, fazla uzatmadan... Yeni kral... 1996 sınıf için, Merkez Lisesi'nin iki Centaurlar, is... Ben, Jet işemek istiyorum.
Pero primero, sin más preámbulos... el nuevo rey... para la clase de 1996 de los Centauros de la secundaria Central, es...
Centaurlar saman yemez.
Los centauros no comen heno.