Cortés translate Spanish
3,525 parallel translation
Sheldon, nazik ol.
- una rubia teñida... - Sheldon, sé cortés.
Doğrusunu söylemek gerekirse ben de sevmedim ama onlarla şu anlık çalışmak zorundayız, bu yüzden nazik olmaya çalış biraz.
Bueno, escucha, para ser honesto, a mí tampoco me gustan, pero por ahora, tenemos que trabajar con ellos, así que procura ser más cortés.
Şimdi kibar davranıyorsun, çünkü Cumartesi günü ihtiyacın olanı aldın.
¿ Ahora eres cortés, porque no es sábado en la noche, y no tienes que ir a ninguna parte?
Sen çok kibarsın.
Y tú, eres tan cortés.
Nazik oluyorum!
¡ Estoy siendo cortés!
Zührevi hastalık dünyasına göre zayıf kalıyor sanırım.
O sea, en el mundo de las E.T.S. creo que eso es algo cortés.
Şimdi hareket zamanı kibarlık yapmanın zamanı değil.
Ahora es el momento, no después de un cortés retraso.
Buraya ilk taşındığım zaman, yeni bir berber bulma konusunda sıkıntılıydım o yüzden de annem tüm saç kesim kayıtlarımı Bay D'Onofrio'ya göndertmişti.
- Cuando me mudé aquí, sentía nervios al buscar un nuevo barbero, así que mi madre envió los registros de los cortes al Sr. D'Onofrio.
Saç kesim kaydı diye bir şey yoktur.
No existen los registros de los cortes de cabello.
Saç kesim kayıtlarıma erişiminiz var mı?
¿ Tiene acceso a los registros de los cortes de cabello?
İkinci kurbandaki kesikler aynı suç aletiyle yapılmış. Vücudunda da aynı zehrin kullanıldığını tespit ettim.
Los cortes de la segunda víctima se hicieron con la misma arma y hemos identificado la misma toxina en el miembro.
Cortez'in, Aztekler üzerinde kullandığı tarzda bir güç.
De la clase del que Cortes tuvo sobre los Aztecas.
Öksürük, kesikler, ateşler hazımsızlık, her şey.
Tos, cortes, fiebre, indigestión... todo.
- Evet, ben mahalledeki kablolu TV kesintisi için gelmiştim.
Vengo a revisar los cortes de servicio de cable en el vecindario.
Abinle olan görüşmeyi kapatma telefonu açık tut.
No cortes la llamada, deja el teléfono encendido.
Yüzünde çoklu yaralar her iki pelviste kırıklar ve göğüs kafesi kırıkları var.
Varios cortes en la cara, fractura de los dos lados de la pelvis, fractura de tórax.
sen şimdiye gördügüm en cesur ve güçIü!
¡ Hasta ahora sólo habéis visto cortes de energía y recolección de arroz!
Herhangi birinin yüzünde bunun gibi derin kesikler var mıymış?
¿ Alguna de ellas tienen cortes profundos en su cara como ésta?
Bu yasa kesinlikle mahkemelerde anayasal temellerde tartışılacaktır.
Esta ley va a ser presentada en las cortes por su inconstitucionalidad.
Tehlikenin Kaçırdığı : Avery Jessup'ın Hikayesi, Pride mesane kontrol pedleri ayrıcalığıyla, sınırlı reklam arasıyla karşınızda
" Secuestrada en peligro, dos puntos, la historia de Avery Jessup, coma, presentada con pocos cortes publicitarios por las compresas de control de orina, Henchidas de Orgullo.
Pride pedleri ayrıcalığıyla, sınırlı reklam arasıyla karşınızda Pride :
Presentada con escasos cortes publicitarios por las compresas "Henchida de Orgullo".
Parçalanmamış.
Sin cortes.
Saçlarınızı o fotoğraflardakiler gibi yapmıyorlar!
¡ No les hacen los cortes a las personas en esas fotos!
- Görünüşe göre, gücü kesmişler.
- Parece que tenían cortes de luz.
Ayaklarında yerel kaktüs tarlalarının yol açtığı kesikler var ve onlar yollardan uzak.
Bueno, tiene cortes recientes en la planta de los pies de los campos de cactus de la zona, y están lejos de cualquier carretera.
Mahkeme o kurbanlara borçlu olmadığını söylüyor.
Las cortes dicen que no le debes nada a las víctimas.
Yarası enfeksiyon kaptı.
Los cortes se infectan.
Yarıklara baktır.
Se encargará de esos cortes.
Tek yapmanı istediğim doktorluğunu yapıp oku kesip çıkarman.
Todo lo que necesito que hagas es que seas una doctora, que cortes la flecha.
En doğru seçimlerin ve en iyi sosis etinin sağlayıcısıyım.
El conjunto de elección de cortes y la mejor carne picada.
Tamam ama orta parmağımı kesmeyin.
Vale, pero no me cortes el dedo corazón.
- Hem de en güzelinden.
- Con todos los cortes.
Sadece basit birkaç yara-bere.
Solo unos cortes normales, moratones, cosas como esas.
Bıçaklanma yaraları, ezikler, yarıklar üç farklı silahla yapılmış olabilir.
Puñaladas, contusiones, cortes profundos... podrían ser tres armas diferentes. No necesariamente.
Delme yaraları, yırtılma sonucu olmuş olabilir ama bu ağır kesikleri açıklamıyor.
Las puñaladas podrían ser por el gancho, pero no explica estos grandes cortes.
Ağır kesikler, bir satırla uygun oluyor.
Los cortes son consistentes con un cuchillo.
Yüzünde ezikler, kafatasında çizikler var.
Moratones en la cara, cortes en el cuero cabelludo.
- Kesikler, yaralar ve kırık bir bilek.
Cortes, contusiones y una muñeca rota.
Saç kesiminden bahsetmişken, eğer Chaucer'la beraber görüneceksen kendine biraz çeki düzen vermelisin.
Hablando de cortes de pelo, tú vas a necesitar un pequeño arreglo si vas a ser visto con Chaucer.
Peki, altı varil, aynı etiketli, aynı çerçeveli.
De acuerdo, seis barriles, la misma etiqueta, los mismos cortes.
Başka kesikler var mı diye bakmamı ister misin?
¿ Quiere que vea si hay otros cortes similares?
Boyun bölgesindeki sıyrığın olduğu bölgeye odaklanır mısın?
¿ Puedes ampliar las áreas donde se encontraron los cortes?
Mahkemelerde yanlışlıklar sayesinde iş görüyor.
Bueno, las cortes funcionan con tecnicismos. Vamos, Flynn.
Mahkeme öyle demiyor hanımefendi.
No según las cortes, señora. Mamá.
Mahkeme kararını değiştirecek demiştin.
Dijiste que las cortes lo arreglarían.
Kesik izleri de olabilirler.
Son marcas de cortes.
Ben'in Basslerle iyi arkadaşlığı vardır, o yüzden bazı yerleri kesmemiz gerekir, ve tenis kampıyla ilgili olanlardan bahsetmiyorum.
Los Ben son realmente buenos amigos de los Bass. por lo que tendría que hacer algunos cortes, y no estoy hablando sobre el tiempo que pasó en el campamento de tenis.
Boğazındaki bu kesikleri ve yarıkları görüyor musunuz?
¿ Ve estos cortes e incisiones en la garganta?
- Kırpılacağım!
- ¡ Cortes y ajustes!
Servis hayli kibarca.
El servicio es cortés.
Çocuğumun saçını kesemezsin.
No le cortes el pelo a mi hija.