Cuma günü translate Spanish
2,827 parallel translation
Cuma günü bizim ekstramız var. - Bak bu çok kötü.
Tio, qué mal.
Cuma günü kostümlü prova gibi bir şey.
Bien, el viernes hay una especie de ensayo general. - Uh-huh. - Cogería a Troy.
Cuma günü planlama toplantısında sıcakkanlı bir adam yanıma gelip başarılı geçen ihale için beni tebrik etti.
En la reunión de planificación del viernes, un querido colega vino a mí y me felicitó en mi exitoso puja.
Cuma günü.
Viernes.
... cuma günü tekrar edelim mi?
¿ Lo hacemos otra vez el viernes?
Cuma günü gerçek bir randevuya çıkacağız.
No... Vamos a tener una cita de verdad el Viernes.
Evet, burada çalışıyor. Ama sonraki vardiyası Cuma günü.
Sí, trabaja aquí, pero su próximo turno es el viernes.
- Cuma günü seni bekledim.
- Te esperé el viernes.
Hem de Cuma günü?
¿ En viernes?
Takip başvurusu, Cuma günü gelmişti ama memur bildirmeyi unutmuş.
El recurso de la fiscalía llegó un viernes y al funcionario se le olvidó cursarlo.
Evlenebiliriz. Ayın 13'ünde Cuma günü saat 13 : 00'te... Hatta istersek merdivenin altından kara kedi bile geçebilir.
Podemos casarnos en el distrito 13 un viernes 13 debajo de una escalera con un gato negro.
Cuma günü davanın düşmesini talep edeceğim. Ellerinde bir şey yok.
Tengo una moción de desestimación el viernes.
Cuma günü son çekini alıp, toplanırsın.
Puedes recoger tu último cheque el viernes.
Hayır, cuma günü nakliyeciler gelecek.
No, los ponentes vienen el viernes.
Cuma günü buraya senden önce geldiğimde sayfanda, Jackie ve senin fotoğrafınızı gördüm.
El viernes cuando llegué antes que tú vi una foto en tu página web de Jackie contigo.
- Son maaşını cuma günü almış.
Cogió su último cheque el viernes.
- Cuma günü.
El Viernes.
Şimdi de bu olaydan iki gün önce cuma günü öldüğünü mü söylüyorsunuz?
¿ Y ahora me está diciendo que murió dos días antes, el viernes?
Cuma günü ölmüş olamaz.
No pudo haber muerto el viernes.
Bana gizli görevle ilgili bir şey olduğunu söylediler. Sonra, Donner cuma günü kalp krizi geçirdi ve öldü. Tunney'de pazar günü maskeyi bırakmaya gelmedi.
Me dijeron que había una operación encubierta, y entonces, Donner tuvo un ataque al corazón el viernes y murió, y si él no se presentó en una caída el domingo, entonces, un año y medio de la investigación encubierta
Cuma günü uyuşturucu bağımlılarının.
Los adictos al PCP son las noches del viernes.
Cuma günü de Chad Murkson.
Y los viernes, Chad Markson.
Bayan Hamish'in cenazesi cuma günü.
El funeral de la Sra. Hamish es el viernes.
Şimdi. Cuma günü test yapılacak. Geleneksel Meksika Pançosu üzerinde Mucho dikme becerinizi göstermeniz istenecek.
Habrá una prueba el viernes y deberán exhibir sus muchas habilidades para la costura con un tradicional poncho mexicano.
Cuma günü toplantıda olacağım baba.
Voy a estar en el encuentro el viernes, papá.
Bu hikaye bir pazar günü başlayıp cuma günü bitiyor.
Esta historia comienza un domingo y acaba un viernes.
Lsrar etme. Cuma günü gelemem.
No insistas, no puedo ir el viernes.
Görüşme cuma günü olacaktı.
La cita era el viernes.
Cuma günü de jinekolog randevum var.
Y el viernes, tengo cita con el ginecólogo.
Cuma günü kızının düğün işini görüşme için Hindistan'a geleceğini söyledi.
Me dijo que le recuerde que van a venir A la India el viernes a hablar de la boda de su hija.
Cuma günü son maaş çekinizi alacaksınız.
Vais a recibir la última paga el viernes.
Bobby ile birlikte cuma günü geliriz.
Bobby y yo llegaremos el viernes.
Cuma günü Geffen'e gidiyoruz.
Viernes vamos a Geffen.
Hiçbirşey. Alice cuma günü burada olacak demek.
No importa que Alice llegue aquí el viernes.
Ben de düşündüm de Cuma günü Alice gelmeden Paul'le aramızdaki bazı sorunları halletsek iyi olur.
Pensé que sería una buena idea, si Paul y yo habláramos de ciertos temas antes de su llegada.
Perşembe'ye kadar Dundee'de olacağım. Cuma günü de Bodley ve Ashwell ile görüşeceğim.
Estoy en Dundee hasta el jueves, y luego voy a Bodley y Ashwell el viernes.
Geçen Cuma günü yüklü miktarda eroin taşırken yakalanmışlar.
Parece que fueron arrestados el viernes pasado cuando intentaban transportar grandes cantidades de heroína.
Neyse, Cuma günü görüşürüz. Konuştuğumuz gibi. Değişiklik olursa bana bildir, olur mu?
Así que nos veremos en dos días el viernes como planeamos, a menos que oiga lo contrario, ¿ de acuerdo?
Oyun randevusu cuma günü.
La cita de juego es el viernes
Oyun randevusu cuma günü.
La cita de juegos es el viernes.
Cuma günü mü gidiyorsun?
Te vas de aquí, ¿ cuándo? ¿ El viernes?
Cuma günü biz gitmeden hemen önce.
El viernes. Justo antes de irnos.
- Ben cuma günü maaş alacağım.
Me pagan el viernes.
Candice cuma günü kuaförüne bir çağrı bırakmış.
Candice recibió una llamada el viernes, en lo de la peluquera. El 5 de Febrero. No figura.
Cuma günü.
El viernes.
Baban cenaze töreninin cuma günü yapılmasını istiyor. Bu yüzden cenazeyi bir an önce yollamalıyız.
Tú padre quiere que el funeral se realize el domingo.
Genelde cuma günü başlar çünkü kafede tanışmışlardır.
Usualmente empieza un viernes. Se conocieron en la cafetería.
Ki bunun anlamı, Şükran Günü'nü sizinkilerle kutlayabilir ve sonra da konuştuğumuz gibi Cuma günü Noel Ağacı alabiliriz.
Lo cual significa que podemos ir a pasar Acción de Gracias con tus padres. Y podemos ir a comprar el árbol de Navidad el viernes, como lo planeamos.
Bugün Cuma senyör ( üst düzey ) günü bekleyip durduğumuz gün.
Es Viernes, día de la carrera final.
- Cuma günü olur mu?
- ¿ Sí?
Cuma tanışıp, salı günü evlendik.
Nos conocimos el viernes y nos casamos el martes.