English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Dağlar

Dağlar translate Spanish

3,596 parallel translation
Yılan Tepeciği inanılmaz gizemli Tepeciklerden biri oldu. Apalachian Dağlarına gelinen ilk gün bulundu..
El montículo serpiente fue uno de los montículos misteriosos más increíbles que encontraron los primeros que llegaron desde los Montes Apalaches.
Hindikuş dağlarındaki migoi mi?
¿ Cómo en Hindu Kush Migoi?
Dün, İndiana yerlisi 43 yaşındaki Bob Michaels, Santa Monica dağlarında bir yürüyüşe çıktı ve geri dönmedi.
Ayer, el oriundo de Indiana de 43 años Bob Michaels salió de excursión por las montañas de Santa Monica y nunca volvió.
Burada Santa Monica dağlarında, kurtarma çabalarının ikinci gününde akşam olurken, Bob Michaels'i arayanlar arasında umutlar tükenmeye başlıyor.
Y el sol se pone el segundo día en que los esfuerzos por el rescate en las montañas de Santa Monica, el humor entre los que buscan a Bob Michaels se vuelve sombrío.
Missy'nin bilgisi dışında,..... Bob aslında bir otelde saklanırken, Santa Monica Dağlarında kaybolmuş gibi yapacaktı.
Sin el conocimiento de Missy, Bob fingiría haberse perdido en las Montañas de Santa Monica mientras en realidad estaba escondido en un hotel.
* Veya dağlar kadar önemli *
# O importante como una montaña #
Ama umarım bu berbat havada, dağları ve ormanları aşabilirler.
Pero espero que puedan llegar a través de las montañas y bosques con este tiempo.
Bir vakit bu dağları ve ormanları cesurca korurdum.
Solía proteger con valor estas montañas y bosques.
Bunlar bizim dağlarımız.
Estas son nuestras montañas.
Wushe dağlarında, av bölgelerinde kalamayız artık.
Ya no podemos retener nuestros territorios de las montañas Wushe.
Biz şu dağların üzerinden geçmemiz gerek.
Así es que necesitamos liderar sobre esas montañas.
İleride, 4x4'lerimiz bizi Ölüm Vadisine getiren dağlar boyunca tehlikeli, engebeli ve kayalık 45km'lik bir geçişle karşı karşıya kaldı.
Delante, nuestros 4x4s Afrontado uno peligroso, yo ultrajo y paso de 30 millas rocoso A través de las montañas que nos bajaría En Valle de la Muerte.
Endişelenme. Folklor Üniversitesine, bu çadırda, burada, And Dağlarına karşı.
Imaginese, la universidad del folklor en esta cárpa.
Tanrının cezası And Dağları ve kıyısı.
# Maldigo la cordillera # De los andes y de la costa
Pocono Dağları'nda yaptık.
Hicimos eso en Poconos.
Kayalık Dağları mı?
¿ Las Montañas Rocosas?
Batı yönünde, Büyük Okyanus'a doğru 2000 mil... Bense kala kala burada kaldım. Ulu Kayalık Dağları tıkadı yolumu.
A 3.200 km al oeste está el Pacífico, y yo permanezco encallado aquí, bloqueado por las Montañas Rocosas.
Kayalık Dağlar...
Las Montañas Rocosas...
Kayalık Dağları, ne olmuş onlara?
Las Montañas Rocallosas, ¿ qué pasa con ellas?
Dağlar engellediği için, McCarran'daki radar helikopteri tespit edemiyor ama merkezle son telsiz konuşması 09 : 27'de yapılmış helikopter tam buradaymış.
Ahora, el radar de McCarran no puede detectar aeronaves bloqueadas por las montañas, pero en la última actualización de radio a la Central, a las 9 : 27 am, el helicóptero estaba aquí.
Şu an, buradaki dağların arkasında olmalıydılar ve altı ya da yedi dakika sonra McCarran radarına girmeliydiler.
Ahora, debería de haber emergido de detrás de las montañas, y en el radar McCarran seis o siete minutos después.
- Uçağı 23 yıl önce Rocky dağlarında düştü.
Su avión se estrelló en las Rocosas hace veintitrés años.
Bir kere, bu yarışmalardan birinde dağların kralı olarak indim.
Por una vez, traje el rey de la colina - en uno de éstos desafíos.
Dağlar benim kontrolümde, Nikita.
Soy dueño de la Montaña, Nikita.
Guiana dağlarında elde ettiğin gizli "soruları savuştur" saldırın mı bu?
¿ Acaso es el movimiento secreto que dominaste en las tierras altas de Guiana? Evasión de preguntas
Aynen öyle. Guiana dağlarında aylar süren zorlu bir çalışmanın ve ustamın ölümü üzerine duyduğum hüznün ardından nihayetinde tamamlayabildim miyav.
Así es. yo...
- Dağlar, su toplar, sular aşağı akar ve
- Las montañas acopian agua, el agua escurre y...
Burası dağların arasında ve denizden uzak olduğundan yaz ve kış arasındaki sıcaklık farkı epey çoktur.
Como esta zona se encuentra entre las montañas y el mar está tan lejos, la diferencia de temperaturas entre el verano y el invierno es enorme.
Burada dağlar da nasılsa öylesine tuhaf bir doğa gibi görünen bir tür enerji varki insan bilincine dönüşüp, orada yaşamayı bize gerçekten imkansız kılıyor
Lo que tenemos, son montañas donde por alguna razón la energía parece ser de tal naturaleza que transforma la conciencia humana y que hace en realidad imposible para nosotros vivir allí.
Dokuz dağcıdan oluşan bir grup, Rusya'nın Ural Dağları'na bir kış gezisi düzenlediler.
Un grupo de 9 montañistas se embarcaron en una excursión invernal en los Montes Urales, en Rusia.
Ural Dağları'ndaki bu dağcıların rapor ettiği UFO vakaları bir rastlantı olamaz, bir çok UFO vakasının paralel bir gerçeklikten ve yıldız kapılarında geçerek buradan geldiğine inanıyorum.
Sitio de los Muertos, "No vayas allá", etcétera, porque yo creo que muchos avistamientos OVNIs llegan aquí desde una realidad paralela, y llegan a través de portales.
İçinde yürüyebileceğimiz bir mağara var mı diye dağları görmek ve oraya gitmek istedik ama onlar hayır, eğer giderseniz, bir daha geri dönemezsiniz, diyorlardı.
Nosotros queríamos ir y echar un vistazo dentro de las montañas, para ver si había una cueva en la que entrar, pero nos decían que no, que si entrabas, ya no saldrías.
Örneğin Libya dağları'nda 8.000 yıl önce gerçek anlamda uranyum çıkarılan yerler olduğunu biliyoruz
Sabemos, por ejemplo, que en las montañas de Libia, realmente hay lugares donde se extrajo Uranio hace 8.000 años.
Hep hatırlayacağım, Cascade Dağlarında gördüğüm en güzel günlerden biriydi.
Fue uno de los días más hermosos que recuerdo haber visto en la Cordillera de las Cascadas.
Dağları taşları deldim, Twilight'ın ikinci DVD'sini aldım.
Vamos a tener una noche de chicas. Tengo helado de "rocky road"
Patates And Dağları'ndan İrlanda ve Rusya'nın topraklarına mükemmel olarak uyduğunu kanıtlıyor.
Las papas de los Andes resultan perfectas para los suelos de Irlanda y Rusia.
Sis, dağların üzerini meşum bir battaniye gibi kaplamışken bizler de devasa sapanımızı hazır etmiştik.
Entonces empezó a aparecer niebla por encima de las montañas como una manta siniestra mientras preparábamos la tirachina gigante.
Teori ve pratik arasında dağlar kadar fark var.
Hay un gran salto entre la teoría y la práctica.
Dağları kesip geçen ve kıta seviyelerini değiştiren muazzam güç, işte bu.
Ésta es la fuerza titánica que reduce las montañas y nivela la superficie de los continentes.
Kopan dağlar, Arktik koylarını görkemli heykellerle dolduruyor.
La ruptura de los icebergs llena el ártico con esculturas de hielo exquisitas.
Onlar yürüyerek gidiyorlardı ve bu dağları ilk görüşleri gerçekten de göz korkutucu bir deneyim olmuştur.
Ellos viajaban a pie, y el primer vistazo de estas montañas debió haber sido de grandes proporciones.
Buradaki koşullar şimdiki madencilik teknolojisi için çok fazla zorlu. Ancak gün gelecek, bu dağların altında gizli olan muazzam maden hazinelerini çıkarmanın yolları bulunacak.
Las condiciones aquí son demasiado extremas para la técnica minera actual, pero algún día se hallarán modos de excavar los enormes tesoros minerales que permanecen ocultos en estas montañas.
Bu uçak, Transantarktik Dağları üzerinden Kaptan Scott'ın yüz yıl önceki rotasını takip ediyor.
El avión sigue la misma ruta por las montañas Trans-Antárticas que realizó el Capitán Scott hace 100 años.
Hedefleri dağların ötesinde, deniz seviyesinden 3,000 metre yukarıdaki Antarktik Platosu'ndaydı.
Su objetivo está más allá de las montañas, 3000 metros por encima del nivel del mar, en la meseta Antártica.
Dağları kesip geçen ve kıta seviyelerini değiştiren muazzam güç, işte bu.
Esta es la fuerza titánica que derrumba montañas y nivela la superficie de continentes.
Kopan dağlar, Arktik koylarını görkemli heykellerle dolduruyor.
La ruptura de los icebergs llena las bahías del Ártico con exquisitas esculturas de hielo.
Onlar yürüyerek gidiyorlardı ve bu dağları ilk görüşleri gerçekten de göz korkutucu bir deneyim olmuştur.
Viajaban a pie y su primer vistazo de estas montañas debe haber sido verdaderamente desalentador.
O dağları tırmanmak mı?
¿ Vamos a ir por esas montañas?
- Yaşıyor olsa da olmasa da Üsteğmen Flores'i bulup evine getirmek için dağları yerinden oynatırım.
Viva o muerta, moveré montañas para encontrar a la teniente Flores y traerla a casa.
Guinevere bana Feorre Dağları'ndaki Longstead'de yaşadığınızı söyledi. Doğru mu?
Guinevere me ha informado que vives en Longstead, en las montañas Feorre, ¿ Es correcto?
30'ların popüler Alman filmleri köy işidir dağlar, müzik ve vatan hakkındadır.
Las películas alemanas famosas de los años 30 solían ser tradicionales : sobre la patria, con montañas y música.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]