Dağlara translate Spanish
818 parallel translation
Ve büyük beyaz dağlara benden selam söyleyin.
Y saluden a esa gran montaña blanca de mi parte.
Siz dağlara bakacaksınız.
Usted irá a las montañas.
Ya dağlara kuzeyden gidersek.
¿ Y qué tal si tomásemos las montañas al norte?
- Dağlara, 150 km. uzağa.
- A las montañas, a 200 km de aquí.
Ben, kongreye gitmiyorum ; ben, dağlara gidiyorum.
Yo no voy a la concentración, sino a las montañas.
Ben de tam bunu söylüyordum : sen dağlara gitmiyorsun,..
Eso he dicho yo.
sen dağlara gidiyorsun!
¡ Tú vas a las montañas!
Ah, daha sonra da dağlara gitmeyecek misin?
Entonces, ¿ no vas a las montañas?
Ama Doktor, dağlara gitmesi daha iyi olmaz mıydı?
Doctor, ¿ no podría recuperarse en la montaña?
Eh, eğer dağlara gitmeseydi, Muhammed buraya gelirdi.
Bueno, si no hubiera ido ella, debería haber ido Mahoma.
Dağlara doğru bir tur atın.
¿ A donde deberia ir, doctor? Haga un viaje a las montañas.
Güçlüyüm, ve sen kollarımda olursan, daha güçlü olurum. Dağlara gideriz.
Y si te abrazara, sería más fuerte, movería montañas, ¿ oyes?
Bana sorarsan, doğru şu karşıdaki dağlara gidiyoruz.
En mi opinión vamos directos hacia esas montañas.
Tekmelendik, yüzlerimize tükürüldü... ve vahşiler gibi dağlara sürüldük.
Nos han pateado, escupido... y confinado a las colinas como bestias salvajes.
Belki şu dağlara çıkarım, bir mağara bulurum orada.
Iría a algun lugar colina arriba y buscaría...
Ya da şu dağlara çıkarım, kendi başıma yaşarım bildiğim gibi.
Puedo subir colina arriba y vivir solo.
Dağlara.
A la montaña.
- Dağlara.
- Montaña.
- Dağlara. Sağlığım için.
- A las montañas.
Dağlara tırmanıp tapınakları ziyaret eden yaşlılar var.
Los ancianos escalan las montañas para visitar los templos.
Evet, Kral John bazısını kılıçtan geçirmiş ama en zeki ve en ahlaksız olanları dağlara kaçmış.
El Rey Juan mató a algunos de ellos con su espada pero algunos los más inteligentes y malvados escaparon a las montañas.
O zaman köprüyü havaya uçurur ve dağlara çekiliriz.
Entonces volaremos el puente y después nos iremos a Gredos.
Bizi dağlara çıkarttılar ve oradan da sokaklardan sürükleyerek meydana getirdiler.
Nos empujaron hasta subir la colina y por las calles hasta la plaza.
Atı dağlara, karın eridiği yere kadar sürüyorum.
Lo llevaré hacia las colinas hasta que se derrita la nieve.
Ama bulduğunuz ilk fırsatta dağlara tırmanmaya ya da 600 yıl önce kenara atılmış bir şeyi araştırmaya gidiyorsunuz.
Pero en cuanto tiene ocasión, sube montañas o desentierra objetos que hace 600 años sólo eran basura.
En yüksek dağlara tırmanayım
Y escalaré la montaña más alta
İstersen En yüksek dağlara tırmanırım
A prueba Y escalaré la montaña más alta
En yüksek dağlara tırmanırım En küçük çeşmelerden geçerim
Escalaré la montaña Nadaré en la fuente
Alicia'nın ihtiyacı dinlenmek, dağlara tırmanmak değil.
No, lo que Alicia necesita es descanso, no escalar montañas.
Eğer ben Amerikanın hislerini tutsak etmek isteseydim dağlara veya çayırlardaki çimenlere bakmama gerek olmazdı.
Si quisiera representar a EE.UU no pintaria majestuosas montañas, ni campos de trigo.
Perley dağlara çıktı ve bu sabah büyük bir çam ağacı kesti.
Perley fue a las montañas en la mañana temprano y cortó un bonito pino.
İtalyanlar, üzümlerinin köklerinde şarap olduğu ve yüzleri de dağlara dönük olduğu için çok iyi bir şarap olduğunu söylerler.
Los italianos dicen que es tan bueno porque las vides tienen las raíces en el valle y los ojos puestos en las montañas.
Ormanlardan geçip... bulutlara yükselen çok yüksek dağlara tırmanacağız.
Hay que cruzar junglas... y escalar montañas tan altas como las nubes.
Neden bu dağlara geldin?
¿ Qué hacías en nuestros montes?
Doğruca dağlara.
A las montañas.
Biliyor musun, her yaz tüm yaz boyunca dağlara gidebiliriz ve o motel hâlâ para basıyor olur.
Podríamos pasar el verano en la montaña y el Motel seguiría dando dinero.
Fırtına durduğunda dağlara devriyeler gelir.
La patrulla pasará las montañas en cuanto la tormenta cese.
Tess. Dağlara gümüş aramaya mı geldin?
Tess. ¿ venís de buscar plata en las montañas?
İnsanlar ya dağlara çıkarlar veya sahillere inerler iki haftalık kamp malzemesini römorka yükledik ve hiç görmediğim bir yer için direksiyonu güneye kırdık.
Hay gente que va a la montaña o a la costa. Nosotros hicimos el equipaje y nos dirigimos hacia el sur, a un lugar al que nunca había ido.
Onları dağlara geri çekilmeye zorlayacağız.
Vamos a intentar que vuelvan a las montañas.
# Gidip dağlara bak
Ve a la montaña.
Ben dağlara geri dönüyorum.
Me voy a las montañas
Shasta yakınlarında dağlara gittiler.
Subieron a las montañas que rodean Shasta.
- Dağlara!
- A la montaña.
Bir gece beni dağlara çıkarıp benimle evlenmek istemişti.
Una noche me llevó a las montañas y ahí mismo quería casarse.
Nehrin karşısındaki dağlara ya da, eğer mali güçleri yeterse, deniz kıyısına.
Río arriba a las tierras altas o, si podían, a la costa.
- Dağlara. - Toplanma çağrısı yap.
- A las colinas.
- Dağlara mı?
- ¿ A la montaña?
- Daglara dogru gittiler.
- Hacia las montañas.
Eşlerinize o dağlara mı çıkacağız dediniz?
Eso les dijisteis a vuestras esposas.
- Dağlara mı?
¿ A las colinas?