De görmüştüm translate Spanish
2,527 parallel translation
Daha önce de görmüştüm.
Lo he visto antes.
Yalnız, şu yukardaki mavi bavulu... kısa süre önce Mark'ın teknesinde görmüştüm.
Es que, esa maleta azul de ahí... vi una justo como esa en el barco de Mark.
Bu tasarımı daha önce de görmüştüm.
Bueno ya he visto este diseño.
Seni daha önce de görmüştüm.
Te he visto.
Daha önce de görmüştüm.
He visto eso antes.
"I Love Lucy *" nin bir bölümünde görmüştüm.
Lo vi en un episodio de I Love Lucy.
Onu daha önce de görmüştüm.
Lo he visto antes.
Daha önce de görmüştüm bunları.
- Me lanza muchas de esas. Comienza a andar.
Hadi ama, TV'de görmüştüm.
Venga. Lo he visto en la tele.
Manyak Hava Harikaları'nın altıncı bölümünde görmüştüm.
Lo vi en el episodio seis de "Chifladas Maravillas del Tiempo".
Üst yönetim toplantısında bir adam vardı. Gaines'in dairesinde görmüştüm.
Había un sujeto en la reunión de Oversight con el que luché en el apartamento de Gaines.
- Sosisçinin önünde görmüştüm onu.
- lo vi en el puesto de curry wurst.
Bir süre önce Rai-Net animelerinden birinde görmüştüm.
Lo vi una vez en un anime de Rai-Net.
Sanat dergilerinde görmüştüm. " den başka bir şey düşünmek mi gerek?
Lo vi en un libro de arte ". ¿ Debes sentir alguna otra cosa más que eso?
Bir dizide görmüştüm genelde izin istemezler.
En los dramas... nunca obtienen permiso ni nada de eso.
Tekneden dalış yaparken görmüştüm, fakat bu birkaç saat önceydi.
Lo he visto saltar desde el barco, pero ha sido hace un par de horas.
Bir keresinde kadın bir pilotun oynadığı bir deodorant reklamı görmüştüm.
Una vez vi un comercial de desodorante que tenía a una mujer piloto.
Kız arkadaşının bademciklerini 10 dakika kontrol ettiğin için Glee kulübü Ulusal Yarışmasını kaybettiğini YouTube'da görmüştüm.
Te vi en YouTube, perdiste el nacional después de besar a tu novia 10 minutos.
Hiroshima sonrasının fotoğraflarında da bunu görmüştüm.
He visto esto antes en fotos de las secuelas de Hiroshima.
Ben de ABC'deki bir komedide sadece sarhoş olunca İtalyanca konuşabilen bir kadın görmüştüm.
Y vi una comedia en la ABC en la que una mujer no podía hablar italiano a menos que estuviera borracha.
Kasabada bir çay evi görmüştüm galiba.
Creo que vi una casa de té en el pueblo.
Hey, buzdolabında biraz humus görmüştüm.
Eh, vi algo de humus destrás de la nevera.
Şurada mumların yanında kibrit görmüştüm galiba.
Sé que vi algunas cerillas cerca de una de estas velas de aquí.
Ben bir patatesin arabanın kaputunu deldiğini görmüştüm.
He visto una papa atravesar el capó de un automóvil.
Daha önce görmüştüm bunu.
Vi una de esas.
Paris'teyken seni bu kar küresini alırken görmüştüm.
Vi que compraste esa bola de nieve cuando estuvimos en París.
Bazı dandik kokainlerin bu renkte olduğunu görmüştüm.
He visto cocaína mala de ese color.
Endişelenme anne. "Zor ölüm" filminde işe yaradığını görmüştüm
No te preocupes, madre, lo vi funcionar en "La jungla de cristal".
Bir keresinde seni çöpten kek yerken görmüştüm.
Una vez te vi comer pastel de ahí.
Ashton Kutcher'ı bi kabala merkezine girerken görmüştüm bunlardan birisiyle yıkıyodu ortalığı bende o yapıyorsa bende yaparım dedim. ha?
Vi una foto de Ashton Kutcher yendo a un centro de la Cábala y llevaba una, imagino que es muy kosher, ¿ no?
Bir kere Toby'yi yerken görmüştüm ama onun dışındakiler...
Quiero decir, he visto a Toby comerse una, como, una vez, pero aparte de eso...
Doktor Harmon, geçen gelişimde Bayan McClaine'nin kardeşinin evinizden çıktığını görmüştüm.
Dr. Harmon, la última vez que estuve aquí, vi a la hermana de la señora saliendo de la casa. Sí.
Şu blog'lardan birindeki bir fotoğrafta görmüştüm.
Vi su imagen de uno de los blogs.
Yüksekokulda yeni doğmuş bebeklerini öldüren çöl farelerini görmüştüm.
Estudié el infanticidio de los jerbos en la universidad.
Steve Jobs'ı ilk toplantıda görmüştüm. Deli gibi ordan oraya geziyor, herkesin o anda neler konuştuğunu dinlemek için büyük bir çaba sarfediyordu.
- En la primera junto que vi a Steve Jobs, corria desesperadamente, tratando de escuchar cada una de esas conversaciones que se estaban realizando simultaneamente
Evet, görmüştüm ben de.
Sí, lo he visto.
Hmm. Seni saat 8 : 00'den sonra pijamalı görmeyeli çok oldu galiba. - Galiba en son 4 yaşındayken görmüştüm.
La última vez que te vi en pijama después de las 8 de la mañana, creo que tenías 4 años.
Cooper'ın odasında fotoğrafını görmüştüm, onun karısısın, değil mi?
He visto tu foto en la oficina de Cooper. Eres su mujer, ¿ verdad?
Bir gece kocamın çikolatadan yapıldığını görmüştüm.
Una noche soñe que mi esposo estaba hecho de chocolate.
Aslında devriyedeyken bir tane görmüştüm. - Nerede?
De hecho solo lo he visto una vez en una patrulla. ¿ Dónde?
Bu adresi onun dosyasında görmüştüm.
Lo vi en su archivo de Asuntos Internos.
Tan'ın ölümünü de rüyamda görmüştüm o ölmeden önce ama.
Soñé que Tan se moría... antes de su muerte.
Daha önce böyle bir şeyi bir ilaç nedeniyle görmüştüm. Ama dediğine göre sadece bulantı ilacı alıyormuş.
La única vez que vi algo así fue por mezcla de drogas, pero lo único que está tomando son medicamentos para las nauseas
Bunları daha önce Snakehead Şelalesinin orada görmüştüm.
He visto esto antes, por las Cataratas Cabeza de Serpiente.
Sanırım x-ray filmlerinin altında birkaç kutu görmüştüm.
Creo que vi unas cuantas cajas. bajo la camara de rayos por alli.
Ben, Life Channel'ın sunucusu, Zhu Nan. - Seni televizyonda görmüştüm. - Sizinle röportaj yapabilir miyim?
hola, jefe Niu soy zhu nan, presentadora de tv life channel Te he visto en la TV talvez pueda entrevistarlo?
Televizyonda bir keresinde bir şov görmüştüm adamın teki çivi tabancasıyla kafasından vuruluyordu.
Vi un programa de televisión... donde a un tipo le dieron en la cabeza con una pistola de clavos.
Kötü diz kapağı görmüştüm.
Vi y el cartílago de la rodilla en las peores situaciones.
Bir keresinde, bu kurtların işini bitirdiği bir adamın beynini görmüştüm. Kurtlu karnabahar.
Vi el cerebro de un hombre luego de que el gusano terminase con él una coliflor agusanada.
Daha önce de ödem görmüştüm, göze hitap eden bir şey değil.
¡ He visto el comienzo de hidropesía y no es algo lindo de ver!
- 50 kiloluk un çuvallarını kafasının üzerinden fırlatabilir. Görmüştüm.
Puede lanzar un costal de harina sobre su cabeza.