Görmüştüm translate Spanish
7,705 parallel translation
First 48.'in bir bölümünde görmüştüm.
Lo vi en un episodio de First 48.
First 48'de görmüştüm.
Lo vi en First 48.
- Geride KFC görmüştüm.
Vi un Kentucky Fried Chicken.
Onu genç ve biraz yaramaz bir kız olarak görmüştüm.
Era una chica joven y le gustaba la marcha.
Onu daha önceden görmüştüm ya da o olduğunu sanmıştım.
Usted sabe que yo lo vi una vez, o creo que lo hice.
Onu bir kere odunları parçalarken görmüştüm.
Lo vi desgarro desde una astilla de una vez.
Bunu televizyonda görmüştüm. Mardi Gras karnavalı gibi bir şey, değil mi?
He visto que en la televisión y otras cosas es como un miedo Mardi Gras, ¿ verdad?
Sanırım merdivenlerin altında bir tane görmüştüm.
Creo que vi uno bajando las escaleras.
Normalde böyle bir şey yapmam ama sizi hayaletler ve doğa olayları ile ilgili kitaplara bakarken görmüştüm ve siz burada yaşarken böyle garip şeylerle karşılaştınız mı diye soracaktım.
Normalmente no haría esto. Pero vi que saco... todos estos libros sobre fantasmas y lo sobrenatural... y me preguntaba si tenía algo que ver con... su experiencia aquí en la casa.
Kafenin orada sizi birlikte görmüştüm.
¿ Quién es ella? Te vi con ella afuera de la cafetería.
Sizi TV'de görmüştüm.
Las vi en la televisión.
Ama sanki o kumaşı daha önce görmüştüm Kraliçe Conga ama nerede?
Excepto que creo que haya visto esa tela antes, Reina Conga. Pero ¿ dónde?
3 mil ilerde bir restoran var dün gece gelirken görmüştüm.
Hay un restaurante de 3 millas al norte de aquí vi venir en la noche anterior.
Daha önce de görmüştüm.
Me visto antes.
Hayatımda pek çok şey görmüştüm ama tam olarak böyle bir şey hiç görmemiştim.
He visto muchas cosas, pero... nunca había visto eso exactamente.
Biliyor musun bir keresinde bunlardan birini yiyen birini görmüştüm.
Una vez vi que a alguien meterse a la boca una... de estas.
Senaryoyu okurken "Hey, bir dakika" "bunu daha önce görmüştüm" dedim.
"Espera un minuto. Esto lo he visto antes"
Sherlock Holmes'ü dergilerde görmüştüm. Şapkası ve piposu vardı ve kesinlikle bu kişi değildi.
He visto a Sherlock Holmes en las revistas con el sombrero y la pipa.
Montana'daki eski bir kulübede tek başına yaşayan dağcı adamın videosunu YouTube'da görmüştüm. Ve o adam bütün yemeklerini kürekte pişiriyor.
Vi un video en YouTube, en el que un montañés enorme... que vive solo en una choza en Montana... cocina todo en una pala.
Böyle bir şeyi bir keresinde bir korku filminde görmüştüm.
Una vez vi algo así en una película de terror.
Evet, daha önce görmüştüm.
Sí. Lo he visto.
- Seni Oaks'ta görmüştüm.
Te he visto en el Oaks.
Ağzına kadar kereste dolu bir tırın köprü altından geçtiğini bi kere görmüştüm.
Una vez vi un camión cargado con madera que venía debajo de un puente.
Bazı şeyler... Yaptığı bazı şeyleri görmüştüm ve... Bir şeyler yapmam gerekiyordu.
Hubo cosas... hubo cosas que la vi hacer que yo... tenía que hacer algo.
Doğrudan Yarımada'nın üzerinden geçmezdik, ama biraz uzaktan da olsa görmüştüm.
No volamos directamente sobre la Península, pero... pude verla desde la distancia.
En son bir zenciyi timsah fuarında görmüştüm!
Una vez vi un negro en una feria con un cocodrilo.
Her şeyi görmüştüm.
Vi toda esa maldita cosa.
Seni bir filmde görmüştüm.
Lo vi en una peli.
Oğlundan haberi olmayan bir babayı canlandırdığın filmde görmüştüm seni.
Lo vi en esa película en la que interpretó el papel de un padre que no conoció a su hijo.
Çünkü, daha önce bilinen ve keşfedilen şeylere hizalı bir şeyler ilk defa görmüştüm.
porque era la primera vez que habia visto esas cosas alineado con algo que... se sabia o se exploro.
Bana aynı şekilde yaklaşan insanları gördüğüm yerde de görmüştüm ve "Aynen, bu, o." demiştim.
pero tambien he tenido, veces donde he visto personas, que se me han acercado de la misma manera y he sentido que, "si, es el."
Küçük bir çocukken görmüştüm o yüzü.
La cara que vi cuando era pequeño.
Hell's Kitchen'ın her yerinde reklamlarımı görmüştüm.
Vi los carteles en todo Hell's Kitchen.
2 hafta kadar önce görmüştüm.
Lo vi, como, hace dos semanas.
- Seni bir keresinde softball oynarken görmüştüm.
Solo llámame ed. - Te vi jugar softball una vez. ¿ Softball?
Bunlardan bazılarını görmüştüm.
Vi algunas de estas cosas.
Sende bir şey görmüştüm. Hiddetliydin!
Vi algo en ti. ¡ Eras lista!
Kafayı yediğini görmüştüm.
Recuerdo que te volviste loco.
- Bir keresinde görmüştüm.
Qué...
Dur biraz bu sembolü önceden bir yerde görmüştüm ama nerede?
Espera... he visto ese símbolo antes... en alguna parte.
Daha bir delikanlıyken önümde uzanan yolu görmüştüm.
Cuando era un muchacho, no veía un porvenir.
Seni en son düğünde görmüştüm.
La última vez que te vi fue la boda.
Seni görmüştüm... Salonda otururken, bi'baktım TV'desin şey reklamında oynuyordun -
Te vi... yo en mi sala de estar, y ya está, en mi televisor,
Evet, seni küçükken görmüştüm, pembe sevimli patenle. Çok şirindin.
Sí, vi tus pequeños patines rosas.
Biliyorum, biliyorum çünkü seni görmüştüm... Ben...
Lo sé, lo sé, porque yo te he visto...
Avlunun karşısında iki kere görmüştüm onu ve üvey oğlum olacak kadar genç görünüyordu. Fazla söze gerek yok, delice aşığım ona.
Bueno, lo he visto por el patio dos veces, y luce lo bastante joven como para ser mi hijastro, así que, no hace falta decir, que estoy locamente enamorada.
Bu profil davranışını daha önce görmüştüm.
He visto este perfil de conducta antes.
Kabataslak halini görmüştüm. Bence sıkıntı yok.
Vi esos artículos, estoy de acuerdo en cómo se hicieron.
Bir keresinde görmüştüm.
Lo vi una vez.
Buraya gelirken agaçlar arasından dolanmış ipler görmüştüm. Evet, ipler.
Sí, listones.
Biliyorum, görmüştüm.
Lo sé.