Demiyor translate Spanish
1,431 parallel translation
Evet ama açtığın dava öyle demiyor.
Sí, pero eso no es lo que tu denuncia dice.
Lukas'ın çürükleri öyle demiyor.
Los hematomas de Lukas cuentan una historia muy diferente.
Biliyorum görüntüler aynı kişiyi işaret ediyor ama matematik öyle demiyor.
Parecen la misma persona, pero las imágenes mienten, las matemáticas no.
Neden kimse gelmiyor,'Danny yanındayız demiyor'?
¿ Por qué nadie me apoya?
Ama eski antrenörü öyle demiyor.
Eso no fue lo que escuché de su antiguo entrenador.
Hiç "ben" demiyor.
Nunca dice "yo".
"Arayacağım" demiyor. "Telefonu cevaplayacaksınız" diyor.
Tampoco dice "llamaré" dice, "deberás contestar la llamada".
Bu adam "Karen" demiyor.
Este tipo no dice a Karen.
Kimse size yalancı demiyor Bay Adams.
Nadie lo llama mentiroso, Sr. Adams.
Sen demiyor muydun işle, aşkı birbirine karıştırmam diye?
¿ No dijiste una vez que no hay que mezclar los negocios con el placer?
Kimse sana sigarayı bırak demiyor ki.
Nadie dice que tienes que dejar de fumar.
- Kimse sana 007 demiyor.
- Nadie dice que tengas 007.
Kimse sana bunu yap demiyor, House.
Nadie te está haciendo esto, House.
Bence öyle demiyor
- No creo que esté diciendo eso.
Bilgisayar öyle demiyor.
La computadora dice no.
Bilgisayar öyle demiyor.
La computadora dice que no.
Cinsel içerikli bir cinayet demiyor muydun?
¿ Usted no dijo que esto fue un homicídio relacionado con sexo?
Öyleyse'hayır'demiyor musun?
Mm-hmm. ¿ Así es que usted no dice que no?
Aslında kimse öyle demiyor.
Mentira, nadie me llama así.
- Tony böyle demiyor.
- No es lo que Tony dice.
Jess, sen demiyor muydun Terry ile birbirlerine yakışacaklar?
Jess, ¿ no me estabas diciendo que creías que ella y Terry serían una buena pareja?
Kredi kartı hesap özetin öyle demiyor ama.
Creo que la cuenta de tu tarjeta de crédito dice lo contrario.
- Aslında tam olarak böyle demiyor.
Bueno, ni siquiera dice eso
Kameralar öyle demiyor.
Mis cintas de vigilancia dicen otra cosa.
- Anu bunu demiyor.
- Anu no se refería a eso.
Hayır, demiyor.Sadece 100 tane olduğu yazıyor.
No, no lo dice. Solo 100, es lo que dice aquí.
Çünkü şu anda sana hiçbir şey demiyor.
Porque ahora no te está diciendo nada, ¿ no es cierto?
Her neyse, bir köşede oturan bir İngiliz beyefendi hiçbir şey demiyor.
En fin, en la esquina está sentado un inglés. No ha dicho nada.
- Ama ilanda öyle diyor. - Hayır, ilanda öyle demiyor.
- Es lo que dice en el afiche.
M, ek gelir elde etmene bir şey demiyor, Dryden.
A M no le molesta que ganes dinero extra, Dryden.
Hayır, öyle demiyor.
No. No dice eso.
- Çok şey demiyor. - Ne yapıyor?
- No es tanto por lo que dice - ¿ Qué es lo que hace?
- Diğer avukat öyle demiyor ama.
- Eso no es lo que dijo el otro abogado.
Kevin, bir kişi kalp krizinden öldüğünde heden hiç kimse çıkıp da "vay canına, Prenses Diana'nın Paris'teki ölümünün cenazesini TV'de izlerken bir yandan tost yiyordu, ama şimdi ölü mü?" demiyor?
"El estaba comiendo pan francés cuando la princesa Diana murió en París y luego vio su funeral en TV y ahora está muerto"?
Sanki karşımızda kafasında ağaç yeşeren bir adam oturuyor, ve kimse bir şey demiyor.
Es como si alguien se sentara ahí con un árbol saliendo de su cabeza, y nadie dijera nada.
Zehra bakmama hiçbir şey demiyor.
A Zohra no le molesta.
O demiyor olabilir ben diyorum.
A ella no, pero a mí sí.
İnsanlar öyle demiyor ama.
Eso no es lo que me han dicho.
- Annem öyle demiyor ama.
- Mi mamá dice que sí.
Artık kimse lütfen demiyor.
Ya nadie dice por favor
Efendim, Biz onu tutukladık.Tamam. Fakat o hiçbir şey demiyor.Tamam.
Pero el no contesta a ninguna pregunta.
Bir şey demiyor.
No dice nada.
"Boş oda olma ihtimali" var demiyor.
No dice "tal vez esté vacante".
Hiçbir şey demiyor.
Nada que decir
Artık kimse Yugoslavya demiyor.
Ya nadie le dice Yugoslavia.
Hiçbir şey demiyor Brian.
Brian.
Mutluluğun peşinden gitmek gibi bir şey demiyor mu?
¿ No dice algo sobre ir en busca de las cosas que te hacen feliz?
Bana artık hanımefendi demiyor musun?
¿ Ahora me tuteas?
Seninki demiyor mu?
¿ Y tú no?
Bana baba demiyor artık. Hiç demedi ki.
- Hasta ha dejado de llamarme "papá".
İnternette öyle demiyor.
- No decía eso en Internet.