Demiyorum translate Spanish
3,618 parallel translation
Miranda, her zaman olur demiyorum, ama bu oldu.
Miranda, no estoy diciendo que pase todo el tiempo, pero pasó.
Ama ona henüz hayır demiyorum Adam.
No voy a decirle que no todavía, Adam.
Seni görmek güzel değildi demiyorum.
No significa que no me alegre de verte.
Hiçbir şey demiyorum.
No te estoy diciendo nada.
Bunun da büyük talihsizlik olduğundan başka bir şey demiyorum ama bilmeyi hak ettiğini düşündüm.
Y no digo que esto no sea más que extremadamente desafortunado, pero creí que merecías saberlo.
Hayır, bombayı demiyorum.
- No, no... la bomba.
Hayır, işten çık demiyorum. Tamam.
No, no te estoy pidiendo que dejes el trabajo.
Ben olmadı demiyorum.
No digo que no pasara.
Öyle demiyorum.
No estoy diciendo eso.
Onu demiyorum, bu odayı kiraya vereyim diyorum.
Hablo de alquilar este piso a una persona.
- "Hayır!" da demiyorum.
No "no sí".
Hiçbir şey demiyorum, Razi.
No digo nada, Razi.
- Onu demiyorum.
- No es lo que quise decir.
Harika biri değil demiyorum ama biraz yumuşak değil mi sence?
No estoy diciendo que no es brillante, pero ¿ no crees que es un poco suave?
Yani tabii ki Venedikli kaşif Marco Polo'nun hayatında bir yemeği yeniden canlandıracağız. O iğrenç su sporu Marco Polo'yu demiyorum.
Quiero decir, por supuesto, una recreación de una comida en la vida de Marco Polo, el explorador Veneciano, no Marco Polo, el aterrorizante deporte acuático.
Ben buna korku demiyorum.
No lo llamaría temor.
Uçmana bir şey demiyorum ama bizimle akşam yemeğinde olman gerekiyordu. Hatamı kabul ediyorum.
No quería discutir antes de tu vuelo, pero debías cenar con nosotros.
Hayır, onu demiyorum.
¿ Ese no es Danny?
Çocuk oyuncağı olur demiyorum. Ama Joffrey sıradan bir bayram geçirsin istiyorum bütün ailesi yanında olacak yani.
Mira, no va a ser fácil pero quiero que Joffrey tenga una experiencia festiva normal lo cual es estar rodeado de toda su familia.
Kolay olacak demiyorum.
Mira, no estoy diciendo que será fácil.
Fermuarlı kısmı demiyorum.
Quiero decir, no lo de la cremallera.
Onu demiyorum.
No es eso
Hatta ona Johnny bile demiyorum.
Ni siquiera le voy a llamar Johnny.
Her şey aleyhimize olacak demiyorum.
No estoy diciendo que las posibilidades no estén a nuestro favor, solo digo
Her şey aleyhimize olacak demiyorum bu işin garantisi yok diyorum.
No estoy diciendo que las posibilidades no estén a nuestro favor, es que... no hay garantías.
Bana güven demiyorum.
No confío en ti. No te estoy diciendo que confíes en mi.
- Ben demiyorum ki- -
No estoy diciendo...
Öyle yap demiyorum, ben böyle yapıyorum.
No es un consejo, es solo lo que haría yo.
- Mantıklı bir fikirdi demiyorum.
- Mira, no digo que tuviera sentido.
Randevu teklifi yapmalıydın demiyorum... Ama yapsan kimsenin para vermeyeceğini mi düşünüyordun?
No sugiero que debiste haber perdonado una cita, pero ¿ en verdad crees que si lo hubieras hecho, nadie habría pagado por ella?
Hayır sana inanmıyorum demiyorum, gerçek şu ki ne düşündüğümün bir önemi yok.
No estoy diciendo que no te creo, la verdad es que... no importa lo que piense.
Kırmızı halıda yürü demiyorum Zeke tamam mı?
No te estoy pidiendo caminar por la alfombra roja, Zeke, ¿ bien?
James eşcinsel veya değil demiyorum bence sadece kimi siktiğini görebilmek gözlerini yeterince açamıyor.
No pienso que James sea necesariamente gay o hetero, Creo que él literamente no puede abrir sus ojos lo suficiente para ver a quién se está cogiendo.
"Hayır" demiyorum.
No estoy diciendo que no.
Taze yiyecek toplamamıştık. Hayır, onu demiyorum. Onun karnındayken nadiren leziz mi leziz, besleyici mi besleyici yemekler yerdim.
No solemos sazonar nuestra comida... no es a lo que me refiero. a veces recibía comida muy sabrosa y maravillosa.
Hayır demiyorum ki.
No me estoy negando.
Kötü biri olduğundan demiyorum ama bu kasabaya geldiğimden beri gördüğüm kadarıyla her şey Nathan'a kızgın.
No digo que sea un mal tipo pero por lo que vi desde que llegué... todos están enojados con Nathan.
- Rachel illa Columbia'ya git demiyorum.
- Rachel, no estoy diciendo que tengas que ir a Columbia.
Kolay olacak demiyorum.
Miren, no digo que sea fácil.
Tatlım, bak kötü bir fikir demiyorum ama eleştirileri takmama konusunda hiç iyi değilsin.
Cariño, no estoy diciendo que esto sea una mala idea, pero no eres la mejor manejando críticas.
- Öyle demiyorum.
- No estoy diciendo eso.
Griffin, kuru temizlemeciye benimle gel demiyorum.
Griffin, no es como si estuviera tratando de arrastrarte a recoger mi ropa sucia.
- Onu demiyorum. - Senin düğün için yer bakman gerekmiyor mu?
No me refiero a eso. ¿ No deberías buscar un lugar para la boda o algo así?
Kötü demiyorum.
No digo que no lo sea.
Yoga topunla kendine masaj yaparken ben sana bir şey demiyorum.
Yo no armo un escándalo cuando tú te masajeas con tu pelota de yoga.
Yani, siz Eagleton'lıların dünyadan haberi yok demiyorum.
No digo que los Eagletonianos no sepan nada.
Sinirlenme demiyorum, sakin ol diyorum.
No digo que no te enojes. Solo te digo que te calmes.
- Ben yakın değildir, demiyorum.
No estoy diciendo que no está cerca.
Vincent, seni hayatımda istemiyorum demiyorum. Sadece seni nasıl hayatımda tutmam gerektiğini, hayatımın neyden ibaret olduğunu bilmiyorum.
Vincent, no es que no te quiera en mi vida, es solo que no sé cómo mantenerte en ella porque ya ni siquiera sé que es de mi vida.
Önemli bir şey demiyorum zaten.
No digo que sea algo.
Hayır onu demiyorum. Kıza bakın.
No, eso no.