Dire translate Spanish
35,566 parallel translation
Umarım öyledir çünkü bunu bir kez söyleyeceğim belki iki.
Espero que sí, porque solo diré esto una vez.
Aman tanrım, Virginia'ya çiçek yollatırım.
Se muere del miedo. Dios mío. Le diré a Virginia que mande unas flores.
Sana bir şey söyleyeyim, Vern.
Te diré algo, Vern.
Ben...
- Se los diré.
Çocuklara endişelenecek bir şey olmadığını söylerim.
Les diré a los niños que no se preocupen.
Eğer hala adımı öğrenmek istiyorsan... git başkasına sor çünkü ben söylemeyeceğim, tamam mı? O benim şarabım.
Así que pregúntale a otro mi nombre porque no te lo diré y bebes mi vino.
Nerede yaşadığını biliyorum. Ailenle konuşurum.
Sé dónde vives, le diré a tus padres.
Sana bir şey söyleyeyim sen de çoğu adam gibi görünüyorsun.
Te diré algo, ahora pareces como la mayoría.
- Söylemeyeceğimi biliyorsunuz.
Sabes que no diré nada.
Bilmiyorum, sorduğunuzu söylerim.
No lo sé. Le diré que preguntaste.
Sizinle birlikte olduğumu ve yakalandıklarını söyleyeceğim.
- Malnacido. Les diré que estoy con ustedes y que los atrapamos. No.
Şöyle diyeceğim : "Suçüstü!" Onlar da böyle diyecek : "Ne?"
Diré : "¡ Los atrapé!". Y dirán : "¿ Qué?".
Oh, Ona bunu söylediğini söylerim.
- Le diré que lo dijo. - Ese es Frank.
Sana Gwen'in senin hakkında ne dediğini söylerim. Tamam.
- Te diré lo que Gwen dijo de ti.
Sana anlatacağım.
Te lo diré.
Yani söyleyeceğim her şey avukat-müvekkil gizliliği altında korunacak mı?
¿ Así que todo lo que diré estará cubierto por el privilegio abogado cliente?
- Sana söylüyorum -
- Te diré...
Sana söyleyeyim.
Te diré qué.
Ama dün geceyi sorarsa ne diyeceğim?
¿ Pero qué se supone que le diré cuando me pregunté sobre anoche?
- Sana ne bulduğumu söylerim.
Ya te diré si encuentro algo.
Evet, 90'lardaki tüm Bölge Çocuk Bakımı çalışanlarını inceledikten sonra... bunun ne işe yaradığını söylerim.
Sí, ya te diré lo útil que fue después de investigar a cada empleado de Servicios Sociales de los 90.
Annene konuştuğumuzu söylerim.
Le diré a tu madre que hablamos.
Tamam, Harry, konuşacağım ama ne diyeceğimi bilmiyorum. Joe?
Está bien, Harry, hablaré con ella, pero no sé qué le diré.
Zane hakkında konuşacağım, fakat size isim vermiyorum.
Hablaré de Zane, pero no diré nombres.
Sana kendimle ilgili herşeyi anlatacağım.
Te diré todo sobre mí.
- Söylerim, biraz daha yaparlar.
- Les diré que hagan más. - No... no te preocupes.
Tamam, sana söyleyeceğim.
Muy bien, te lo diré.
Onlara lanet olası sokağımızdan gitmelerini söyleyeceğim.
Les diré que se vayan de nuestra condenada calle. - Monroe...
Oraya vardığımızda anlatırım.
Te lo diré cuando llegue.
Bak ne diyeceğim Scooby-Doo.
Pero te diré algo, Scooby-Doo.
Ne olacağını sana söyleyeyim.
Te diré algo.
Dinleyin, belinize bakacağım... ve sorunu anlamak için birkaç röntgen çekeceğim.
Le diré algo, le revisaré la espalda, tomaremos algunas radiografías y veremos qué tiene.
Darlene'e söyleyeceğim.
Le diré a Darlene.
Tamam, ben söylerim.
Vale. Yo te lo diré.
Ve bende işlemediğim bir suç için pişmalık duyamayacağımı söyledim.
Y no diré que me arrepiento de algo que no hice.
Sana söyleyeceğim!
¡ Te lo diré!
Sana basitçe anlatayım.
Te lo diré de una manera sencilla.
Ne diyeceğimi tahmin edebiliyor musun?
¿ Tienes idea de lo que te diré?
Ona seni aramasını söylerim.
Le diré a él que hable con usted.
Evet... Söyleyeceğim.
Sí, yo le diré que lo llame.
Evet... Söyleyeceğim. Tamam.
Sí, yo se lo diré, ok.
Tamam, ben dilerim!
Sí, pero yo soy la que diré "perdón".
Size nedenini açıklayayım.
Yo le diré por qué.
Krystal'ı çağırırım ben.
Le diré a Krystal que la recoja.
Neyi bilmek istersen anlatırım.
Te diré lo que quieras saber.
Gustav ve Rochelle'e söylerim.
Les diré a Gustav y Rochelle.
- Hayır, gerçekleri söyleyeceğim.
- No, diré la verdad.
Umarım beni bulabilirler. Görünüşe göre Honshu Adası'ndayız.
Por lo que puedo ver, diré que estamos en la isla de...
İhtiyar, ben otele gidip Clarissa'ya eşinin işinin uzadığını söylerim.
Viejo, viejo, mira, iré al hotel y le diré a Clarissa que su marido trabajará hasta tarde.
Tamam, Harry, konuşacağım ama ne diyeceğimi bilmiyorum.
Está bien, Harry, hablaré con ella, pero no sé qué le diré.
Tamam, bu arada haberin olsun, Iris'e bunu konuştuğumuzu söyleyeceğim.
De acuerdo y... solo para que sepas, le diré a Iris que ya hablamos de esto.