Duruyor translate Spanish
18,832 parallel translation
Ve şu arkadaşların yüzünden başın belaya girip duruyor.
Y tus amigos continúan metiéndote en problemas.
- Notlarınız hâlâ duruyor mu?
¿ Aún tiene sus notas?
- Revirde baygın olarak duruyor.
Sigue noqueado en la bahía médica.
- Pahalı gibi duruyor.
- Sonó costosa.
Açık tabelası duruyor ama kimse gelmiyor.
El cartel dice que está abierto, pero nadie entra.
Kendi başına halledebileceğinden şüphem yok ama Reyes burada çetelere oynuyor gibi duruyor.
Sé que puede arreglárselas, pero Reyes apuesta por las pandillas.
Bunlar da insan gibi duruyor.
Y esto parece gente.
Frank Castle orada duruyor sırıtıyor.
A Frank Castle, con una sonrisa de oreja a oreja.
Aklımın orta yerinde duruyor işte bütün o öldürdüğüm aşağılıklar bok çuvalları hepsini öldürdüm çünkü...
Estoy en plena posesión de mis malditas facultades, y a todos esos canallas e indeseables, a todos los gusanos repugnantes que maté, los maté...
Son kontrol ettiğimde Zaman konseyi zaman çizgisinin ucundaydı bu teneke de zaten zar zor ayakta duruyor.
La última vez que revisé, el Consejo del Tiempo estaba justo al límite de la línea temporal. y este saco de tuercas apenas sí se mantiene en pie como está.
Benim yozlaşmış resmimle beni avlayıp duruyor.
Tentándome con mi propia imagen distorsionada una y otra vez.
Öyle gibi duruyor.
Seguro que parece ser la misma.
Kandırılmışım gibi duruyor.
Bueno, parece que he sido engañado.
Kanlı gözlere ve tıkalı boğaza bakarsak adam zehirlenmiş gibi duruyor.
Con base en los ojos inyectados en sangre y la garganta cerrada, parece que este chico fue envenenado.
Noel ağaçları neden hâlâ duruyor?
¿ Por qué han llegado todavía a su árbol de Navidad hasta?
İflas etti ama fabrika hâlâ duruyor.
Se fue a la bancarrota, pero la antigua fábrica sigue en pie.
Seni sorup duruyor.
Ella te lo está pidiendo.
Tepesi atacak gibi duruyor.
Parecía que iba a explotarle una vena del cerebro.
Yollarını ayıracaklar gibi duruyor.
Cree que lo van a sacar.
- Nasıl bilmiyorsun orada duruyor.
¿ Cómo no lo sabes? Está ahí mismo.
Ne zaman gidebileceğini sorup duruyor, onu tutabilecek bir şeyimiz de yok sahiden.
Sigue preguntando cuándo puede irse, y no tenemos cómo retenerlo.
Gördün mü, ateşli kızlar insanları çekebilmek için ön tarafta duruyor.
Las chicas atractivas esperan al frente para atraer clientes.
Biraz gey duruyor.
Suena gay.
Sonra duruyor.
Después, se detuvo.
Şuna bak, eyerin üzerinde nasıl duruyor.
Míralo, en la silla.
Şurda köşede şırfıntının biri duruyor.
- ¿ Ves a esa cabrona parada en la esquina?
- Jerry, kötü duruyor, farkındayım.
Jerry, sé que esto se ve mal.
Şu anda Paris'le bizim aramızda duruyor.
De hecho se interpone entre nosotros y París.
Kardeşin Paris'le aramızda duruyor.
Tu hermano se interpone entre nosotros y París.
Paris'le aramızda duruyor.
Que se interpone entre nosotros y París.
Tanrım. Yolun karşısına çıkan kapı hala duruyor mu?
Dios. ¿ Todavía tienen esa puerta que conduce al edificio de enfrente?
Ondan uzak duruyor gibi.
Casi la evita.
- Tekne duruyor mu?
- ¿ Aún tienes el barco?
Peki, kim ateş edip duruyor?
Entonces, ¿ quién está haciendo todo ese tiroteo?
Büyük firmaların çoğu politikadan uzak duruyor.
Bueno, muchas grandes empresas no intervienen en política.
Bıraktığı gibi duruyor.
Ha permanecido como lo dejó.
Çünkü seks oyuncağı alıp Amy gibi giydirmişsin gibi duruyor.
Porque parece que conseguiste un muñeca inflable y la estás vistiendo como Amy.
Çok huzurlu duruyor.
Es tan tranquilo.
Uzak duruyor.
Mantiene su distancia.
O fahişe üzerinde asılı duruyor ve onlar için para ödüyor.
Le gustaba mucho las prostitutas y ella pagaba por ellas.
Bu iyi duruyor.
Esta está bien.
Dierdre kabuslar goruyor, Betsy yatagini islatip duruyor, ve George okulda surekli kavgalara karisiyor. Ama en azindan gercekle yuzlestiler.
Dierdre tiene pesadillas, Betsy sigue mojando la cama, y George sigue peleándose en el colegio, pero al menos, ellos están afrontando la realidad.
Mesajlar siliniyor ama gönderenler duruyor.
Los mensajes sí, pero los remitentes no.
Sabahtan beri orada duruyor ve yalandan cüzdanına uzanır gibi bile yapmadı.
Lleva ahí un siglo, y no ha hecho intención de coger la cartera.
Çok güçIü duruyor.
Ha sido tan fuerte.
GüçIü duruyor çünkü neler olduğunu çok iyi biliyor.
Sí, creo que ha sido fuerte porque entiende lo que está pasando.
Kaplumbağa hücrede kilitli duruyor.
Tenemos a Turtle encerrado en la tubería.
Biraz garip duruyor da. Ya da ne zaman istersem içinden çıkamayacağın bir kız küpü de yapabilirim.
O podría construirte un cubo para hijas sin escapatoria.
Aşk cinayeti gibi duruyor.
Parece como un crimen pasional.
- O zaman neden benden uzak duruyor?
- ¿ Entonces por eso se aleja de mí?
- Ya, herkes bunu söyleyip duruyor.
Sí, la gente sigue diciendo eso.