English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Duygusuz

Duygusuz translate Spanish

942 parallel translation
Duygusuz.
Él no tiene cabeza.
Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorsunuz?
¿ Cómo puede ser tan insensible?
İçinizdeki her şeyle, üstün zekanızla, kültürünüzle, nasıl oluyor da ruhani değerlere karşı bu kadar duygusuz olabiliyorsunuz, General?
Oh, General, con todo lo que tiene usted, su mente superior, su cultura, ¿ cómo puede estar tan ciego para la grandeza espiritual?
Duygusuz olmak zorundaysanız bile yapın, sizi temin ederim ve şundan eminim ki size söz veriyorum hayatınızda ilk defa gerçek mutluluğun ne olduğunu tadacaksınız.
Hágalo a ciegas si quiere, y le prometo, estoy segura, le prometo que por primera vez en su vida sabrá lo que es la verdadera felicidad.
Oh, seni duygusuz İngiliz. Ölümüm senden olacak.
Los ingleses tan flemáticos acabarán conmigo.
Evet, seni kaplsiz, duygusuz, bencil, koca kafalı canavar...
Sí, bestia descorazonada y alocada...
Seni duygusuz rezil.
Valiente granuja.
Bu duygusuz olduğunu gösterir.
Demuestras pocos sentimientos.
Beni soğuk, duygusuz ve bencil buluyorsun, değil mi?
Piensas que soy frío, sin sentimientos, un egoísta. ¿ verdad?
O yaratığın cani, duygusuz olması... babamın suçu değildi.
Mi padre no tuvo la culpa de que el ser que creó... se volviera un monstruo asesino.
Sevgilim insanlar senin duygusuz ve inatçı olduğunu düşünüyor.
Cariño... la gente piensa que eres insensible e inflexible.
Daima ileri, dönüş yok... o duygusuz kasap öğrenecek... son çatışma bitene kadar bu savaş kazanılmayacak.
Siempre adelante, sin dar marcha atrás Hasta que el descerebrado carnicero aprenda Que su guerra no está ganada hasta la última batalla.
Gördüğünüz gibi çok duygusuz.
- Es muy aburrido.
Orta boylu, kahverengi saçlı, kibar, duygusuz ve hiç narin değil.
Altura media, cabello castaño... amable, objetivo y en absoluto delicado.
Sadece seninle, dar görüşlü, duygusuz kasabalı tutucular gibi konuştuğum için kendimden utanıyorum.
Me avergüenzo de la forma en que te he hablado. Como una abstemia insensible y pueblerina.
Çiğ bir hayattan kalan duygusuz birine bakmaktasınız, bayım.
Aquí puede ver los tristes despojos de una vida ostentosa.
Onlara karşı fazla duygusuz değil misin?
- hablas de forma muy fría.
Babam da böyle duygusuz bir şekilde konuşurdu.
Mi padre habla con la misma frialdad.
Ridgeville'deki en duygusuz adamdı.
Es el hombre con la sangre más fría de Ridgeville.
Çirkin'in o duygusuz ve sert varlığına tahammül etmektedir.
Le impone a toda hora su implacable presencia.
Senin gibi duygusuz biri insanoğlunun cefasını asla anlayamaz!
A los ricos como tú no les importa el sufrimiento de la gente.
- Tatlım, çocuklar... Noel Günü! Yalnızca Noel günü böylesine zor, cimri, duygusuz Bay Scrooge'un sağlığına içebilirim.
Solo faltaba que en Navidad bebiera a la salud de alguien tan malo, avaro e insensible como el Sr. Scrooge.
Erkekler umursamaz, duygusuz yaratıklardır, değişen bir şey yok!
Los hombres son criaturas crueles, pero esto es el extremo.
Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorsun?
- ¿ Cómo puedes ser tan insensible?
Kızımı istemekle bahşettiğiniz şerefi.. hissetmiyecek kadar duygusuz değilim
No crea que soy insensible al honor que me hace al proponerme que me desprenda de mi hija.
Sizi gidi kaya parçaları, taş yığınları cansız kütüklerden daha duygusuz şeyler.
¡ Sois bultos, sois rocas... sois peores que las cosas sin sentido!
Duygusuz, acımasız bir canavar.
Un demonio de corazón frío e implacable.
Prensesin, kızkardeşini feda etmenin sana verdiği acıya bile duygusuz kaldığı ortada.
No siente ninguna compasión por tu gran pérdida.
Beni duygusuz mu sanıyorsun?
¿ Crees que no me duele?
Marty Sall gibiler veya duygusuz filmler atlet giyen aktörler, rock and roll müzik kutuları, hiçbiri!
Los Marty Salls o las películas sin sentimientos,... los actores en camisetas, el rock and roll,... los tocadiscos. ¡ Nada de eso!
Söyleyeceklerim sıradan bir insanı dehşete düşürebilir. Ama senin gibi duygusuz birine hiçbir şey ifade etmeyebilir de.
Lo que voy a decir puede llegar a horrorizar a una persona normal... pero a alguien tan insensible como Ud. probablemente no le haga nada.
Soğuk ve duygusuz olduğumu düşündüğüne bahse girerim.
Apuesto que pensó que era un témpano.
Her gün o soğuk ve duygusuz bankaya gidiyor düzinelerce soğuk ve duygusuz parayla uğraşıyor.
Ahí está él día tras día. En ese banco frío, insensible... rodeado de dinero frío e insensible.
Sence soğuk, duygusuz, bencil biriyim, değil mi?
Me encuentras frío, insensible, egoísta, ¿ verdad?
İstisnasız, Joey kimseye hiçbir yerde meydan okumadan Bu en aptal, en duygusuz... Dünyanın en paylaşımsız kadını
Sin excepción, Joey sin rival, en cualquier sitio este es la tipa más estúpida, más insensible y menos colaboradora del planeta.
Kap çatladı, sessiz, duygusuz ölü.
Aquí yace sin voz, sin emociones muerto.
Duygusuz biri değilim.
No soy tan insensible.
Duygusuz ve iğrenç hayvanlarsınız!
¡ Pero sois unos asquerosos torturadores sin ideas!
Soğuk, duygusuz ve çürümüşün biriyim.
¡ Soy fría, podrida e indiferente!
Bana karşı bu kadar duygusuz olduğuna inanamıyorum.
Y tu solamente me haces aborrecer.
Evi incelediler ve ne yazık ki annenin cenazesinde son derece duygusuz olduğunu ortaya çıkardılar.
Ellos investigaron la casa y descubrieron, por desgracia, que usted fue excepcionalmente cruel durante el funeral de su madre.
Annesinin ölümüne ahlaksız girişim ve seks partileriyle yas tutan ve soğukkanlılıkla kendisine en ufak bir zararı dokunmayan zavallı bir genci öldüren şu duygusuz katile bakın.
Miren a este criminal insensible, un hombre que lloraba a su madre con orgías y asesinó a sangre fría a un pobre muchacho que nunca le había hecho el menor daño.
Bu çelimsiz, duygusuz insanlar.
Este pueblo postrado, con su sangre sin vigor...
Şunu ifade etmek isterim ki ; EKİM LİSANI... duygusuz bir ses tonuyla aşağıdaki ciddi ve sıkıcı satırları okuyacağım.
Propongo, declamar, sin emocionarme y en voz alta, la estrofa seria y fría que oirán a continuación.
Spock'a chekup zamanının geldiğini söylediğimde mantıklı, duygusuz ikinci kaptanın bana dönüp şöyle dedi...
Cuando le dije a Spock que le tocaba su chequeo, su lógico e impasible primer oficial se giró y me dijo :
Seninki gibi çalışan akılların olduğu bir dünya bulduk - mantıklı, duygusuz, tamamıyla pragmatik.
Encontramos un mundo lleno de mentes como la suya : lógica, impasible y totalmente pragmática.
- Tamamıyla duygusuz.
- Sin emociones...
Tamamen duygusuz olduğumu mu düşünüyorsun?
¿ Cree que no tengo sentimientos?
Duygusuz ressamlar. - Dış politika.
- Política exterior.
Duygusuz herifin teki.
Es un cabeza dura.
Beni duygusuz kılıyorsun.
Vd. me deja indiferente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]