English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Dük

Dük translate Spanish

1,296 parallel translation
Rahatsız etmek istemezdim, ama bilmek isteyeceğini düşündüm. Walsh New York'ta Dük'ü bulmuş.
Odio molestarte pero pensé que te gustaría saber... que Walsh encontró al Duque en Nueva York.
- Jonathan Mardukas. Dük diyorlar.
- Jonathan Mardukas, el Duque.
Dük yanında mı?
¿ Tienes al Duque?
Beş saatin kaldı. Dük salağını getirebilecek misin?
Tienes cinco horas. ¿ Puedes traerme al puto Duque?
Dük onun yanında değil.
Él no tiene al Duque.
- Nerede bu Dük?
- ¿ Dónde está el puto Duque?
Dük'ü geri istiyorum.
Quiero recuperar al Duque.
Bende Dük'ün bazı eşyaları var.
Tengo algunos objetos del Duque :
Her şey. Dük'ü iki saat içinde bana vermezseniz bu disketleri FBI'a teslim edeceğim.
Si no recupero al Duque en las próximas dos horas... le voy a entregar esos discos a los federales, ¿ me oyes?
Anladın mı? İki saat sonra Serrano yalnız başına Dük'ü McCarran Havaalanı'na getirsin. Dük'e karşılık disketler.
Quiero ver a Serrano con el Duque en el aeropuerto McCarran... y allí haremos el intercambio.
Dük'ü geri götürüp paramı almama izin verir misin?
¿ Me dejarías entregar al Duque para cobrar mi dinero?
Dük'le gelirse adam kaçırma da buna eklenir.
Cuando llegue con el Duque, añadidle el secuestro.
- Dük nerede?
- ¿ Dónde está?
Para arabada. Dük nerede?
En el coche. ¿ Dónde está?
Parayı yerinde bulursam, size Dük'ün yerini söyleyeceğim. Tamam mı?
Cuando sepa que lo dejasteis, os diré dónde está, ¿ de acuerdo?
Şimdi Dük'ü nasıl bulacağız?
¿ Cómo rayos encontraremos al Duque?
Walsh'tan disketleri aldığım anda, siz Walsh'u ve Dük'ü vuracaksınız.
En cuanto Walsh me dé los discos, mataréis a Walsh y al Duque.
Seni görüyorum, ama Dük'ü göremiyorum.
Te veo a ti, pero no veo al Duque.
Beş saniye içinde Dük'ü görmezsem buradan gideceğim.
Si no veo al Duque dentro de cinco segundos, me iré.
Dük nerede?
¿ Dónde está?
Dük. Onu yakaladın ha!
¡ Lo tienes!
Özellikle Dük kendinden geçti.
El Duque está fuera de sí.
Dük?
¿ El duque?
Dük, yapmamı mı istiyor?
¿ El duque quiere que yo lo haga?
Dük Exeter güvende mi?
¿ El duque de Exeter está a salvo?
Dük Exeter sizi çok sever.
El duque de Exeter os quiere bien.
Dük sizi dinleyecektir.
El Duque escuchará vuestra voz.
Dük Exeter çok cesurca savundu köprüyü.
El duque de Exeter ha defendido muy gallardamente el puente.
Sanırım dük kimseyi kaybetmedi.
Creo que el Duque no ha perdido ningún hombre,
Yada bir dük ile?
¿ O a un duque?
Salı akşamına kadar 18 bin sterlin ödenmezse mektup Dük'ün eline geçer.
Si esa cantidad no está en mi poder el martes por la noche el duque recibirá la carta.
Burası, tam olarak, müteveffa Dük Pileforth'un tazılarının kaldığı yermiş.
En esta habitación el último duque de Pileforth crió sus sabuesos.
- Dük oldu o.
Ahora es duque, creo.
onu bir Dük yap.
Hazlo duque.
Gülen Dük
El Duque Sonriente
Dük ve Düşes d'Antan malikanelerine çağırdılar. Sophie!
El duque y la duquesa d'Antan nos han invitado a su finca.
Dük, o korkunç posayı kendisiyle birlikte mozolesine götüreceğini söylüyordu.
El duque dice que Bobo se llevó ese siniestro sonido al mausoleo.
Sık sık aklıma, bana kumsalda ilk karşılaştığımızda anlattığın o komik hikaye geliyor. Dük de Ventre ile ilgili hikaye.
Aún recuerdo esa historia tan rara... que me contaste ese primer día en la playa, la del duque de Ventre.
Masada iki Dük, bir Düşes ve de Rus Kontes varmış.
Dos duques, una duquesa y una condesa rusa estaban en la mesa.
Bir Dük öğretmişti.
Me lo enseñó un Duque.
Masada iki dük, bir düşes. ve bir Rus Kontesi varmış.
Dos duques, una duquesa y una condesa rusa estaban en la mesa.
Montreal'e Dük olmalıyım. "
Quiero ser el duque de Montreal ".
Landish Dük ve Düşesinin özel hekimidir.
Es el médico personal del duque y la duquesa de Landish.
Dük.
Duque.
Dük'ün.
EI duque.
Dün gece Dük Henry'nin adamlarıyla savaşırken onu kaybettik.
Pero anoche murió en combate contra las huestes del duque Henry.
Dük Henry ve adamları geldiler.
Se acercan el duque Henry y sus hombres.
Orada, dük olan kuzenleriyle akşam yemeği yemek... neredeyse dini bir ayin gibiydi.
Y cenar allí con un duque que era su primo... era casi una solemnidad religiosa.
Dük.
El Duque.
Dük?
- ¿ El Duque?
Dük, evet.
- Sí, el Duque.
duke 192
dukat 82

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]