Düzelt translate Spanish
1,579 parallel translation
Yanlışım varsa düzelt, tek çocuğumu herkesten nefret eden, ürkütücü bir manyağın ellerine bıraktın.
Si entendí bien, dejaste a mi único hijo con un psicótico extraño y monstruoso que odia a todos.
Git de düzelt.
Ve y arréglalo.
Sanırım bir şeyi atlıyorum. Hatalıysam düzelt ama yanardağ püskürdüğünde biz de püskürülmeyecek miyiz?
Creo que me debo haber perdido algo, corrígeme si me equivoco, pero cuando el volcán entre en erupción, ¿ nosotros también?
Çok satan gerilim romanı Kemikten Çıkan'ın yazarı. Ve ayrıca - eğer yanlış söylersem beni düzelt - suçları çözmek için FBI ile çalışan bir antropolog.
Escribió la novela Una vida entre huesos que está en las listas de los más vendidos y también, corríjame si me equivoco es antropóloga y colabora en investigaciones del FBI.
O haçı düzelt olur mu.
Y arregla ese crucifijo, ¿ quieres?
- Düzelt ifadeni.
- Ponte serio.
Carter bunda yanlışım olursa eğer beni düzelt, ama her birimizin var olduğu paralel boyut fiziği bir gerçek, başka evrenlerde herhangi bir yerde, bir formda veya biçimde herbirimiz var olabiliriz, değil mi?
Carter... corrígeme si me equivoco, pero no es un hecho que según las leyes físicas de las dimensiones paralelas, que todo lo que existe, existe en cada universo en toda forma que lo podemos imaginar?
Kravatını düzelt.
Y tu corbata.
ama lütfen hatanı düzelt.
Siento decírtelo a estas horas, pero debemos restaurar nuestro honor.
Racetrack, eksenini 20 derece düzelt.
- Racetrack ajusta tu línea 20º.
Yanlış bir şey söylersem, beni düzelt.
Deténganme cuando diga algo realmente malo.
Sen biraz kısaltıp düzelt.
Córtaselo un poco.
Gözlerimi düzelt ibne.
Repara mis ojos, imbécil!
Kelimelerini düzelt, Allah kahretmesin!
¡ Modifica tus sustantivos, maldición!
- Özür dilerim, efendim. - Düzelt şunu.
- Lo siento, señor.
Şimdi, yanlıyorsam beni düzelt.
Ahora, corríjame si me equivoco.
Yanılıyorsam düzelt, ama bu biraz "ya o ya bu" gibi duruyor.
Corrígeme si me equivoco. Pero esto suena como un "o esto o lo otro".
- Düzelt.
- Arréglalo.
Beni düzelt, lütfen.
Arregle mi cara.
Bilmiyorum. Adamları geri işe al, olayı düzelt.
No sé, volverlos a contratar.
Evet, düzelt.
Si, elegante.
Kaçırdığım bir nokta olursa düzelt, ama yatağının yanında hayvan hastalıklarıyla ilgilenen
Bueno, perdóname, por señalarte lo obvio... Pero, yo no veo ningún médico
Düzelt şunu.
Arréglalo.
Eğer yanlışsam düzelt, ama siz en iyi arkadaşlar değil miydiniz?
Corrígeme si me equivoco, ¿ pero no solían ser las mejores amigas?
Tamam. Doğru anlamadıysam düzelt.
A ver si te entendí.
Ne yapacağız? Düzelt bunu!
- ¿ Qué vamos a hacer?
Yani demek istiyorsun ki, ve her zaman olduğu gibi, yanlışsam beni düzelt, sadece potansiyel katilleri değil, potansiyel kurbanları da işin içine katmalıyım.
Entonces sugieres y como siempre, siéntete en libertad de corregirme si me equivoco que analice no sólo a asesinos potenciales sino también a víctimas potenciales.
İstediğin gibi düzelt.
Arréglalo como gustes.
O zaman burayi sen temizle, programimi da düzelt, sonra sen de ameliyata girebilirsin.
¿ Por qué no terminas con esto de aquí, y... me haces un hueco, y operas conmigo?
- Yarın geceye kadar düzelt.
Arréglalo para mañana en la noche.
Peki, düzelt o zaman!
Bien, ¡ arréglalo!
Git biraz Tom'u düzelt.
"Ve a enderezar a Tom".
Düzelt onu.
Cúrelo.
Bu işte beraber çalışıyoruz, şu sıfatını bir düzelt.
Si trabajaremos en esto juntos, cambia de actitud.
Bret, Bret, Bacaklarını düzelt.
Bret, Bret, descruza las piernas.
Yanılıyorsam düzelt ama gümüş senin için zehir demek.
Ahora corrígeme si me equivoco, pero, la plata es cómo veneno para ti.
Bunu düzelt.
Tiene razón.
Ama yanılıyorsam düzelt.
Corrígeme si me equivoco.
Düzelt.
Arréglalo.
Düğün altı saat içinde ve kız kardeşim ve dördüncü kocası için vaaz vermem gerekiyor. O yüzden kolları çabucak düzelt de, bir maymuna göre değil de oğluma göre olsunlar.
Esta boda es en seis horas y tengo que escribir un sermón para mi hermana y su cuarto ex-esposo, así que arregla los puños de la camisa rápido para que le calcen a mi hijo y no a un orangután...
Şapkanı düzelt.
Ponte bien la gorra.
Yetersiz taraflarını bul ve onları düzelt.
Reconoce tus defectos y corrígelos.
Sadece birazcık düzelt.
Arréglalo un poco.
Düzelt şunu, tamam mı?
Lo arreglaremos en la edición.
Sadece saçını düzelt.
Sólo el cabello.
Sana ne olduğunu bilmiyorum. Ama düzelt.
No sé qué es lo que te pasa, pero soluciónalo.
Onları düzelt, uğurla, hakedip etmediklerine bakmadan. Büyütülecek bir şey değil. Fakat Denny...
Les arreglamos, les mandamos a casa, se lo merezcan o no.
Şapkanı düzelt.
Arréglate el sombrero.
Düzelt bunu.
Arregla esto.
Düzelt bunu!
Arréglalo.
Düzelt onu bebeğim.
Mejórela.