Eldiven translate Spanish
1,889 parallel translation
Bunlar Çin eldiven yengeçleri. İsimlerini tüylü kıskaçlarından alırlar.
Estos son los cangrejos chinos guantes, llamado así por sus extrañas garras peludas.
Öyleyse bununla alakalı birşeyler yap. İki eldiven al ve nasıl dövüşüleceğini öğren.
Haz algo, enfréntalo, aprende a pelear.
- Sen, Stafford, Dün ne eldiven vardı ne de hava ve bu ne için yani?
- Stafford, ayer lo hicimos todo sin armamento ni apoyo aéreo
En iyi arkadaşım, tımarhaneye kapatıldı kendi ellerini havaya uçurduğu için eldiven takıyor ve benim için üzülüyor.
Mi mejor amigo está encerrado en un manicomio usando guantes porque se voló sus propias manos y siente pena por mí.
Eldiven!
- ¡ Guantes!
Eldiven giyelim!
¡ Que todo el mundo se ponga guantes!
- Steril eldiven ve 10'luk neşter.
- Separadores y bisturí del 10 - ¿ Que están haciendo?
Doktor Brenner eldiven takın ve Thoraseal'e bakın.
- Dr.Brenner, comprueba el thorassel
Bana eldiven ver.
Ok, ¡ dame guantes!
- Kimse dokundu mu? - Olaya karisan herkeste eldiven vardi.
¿ Cómo puedes estar segura?
- Olaya karışan herkeste eldiven vardı.
Todo involucrado usó guantes.
Eldiven çıkık.
Menos un guante.
Dışarıdayken, beyaz eldiven takmak zorundasınız.
Cuando estén en público, tienen que usar sus guantes blancos.
- Ders almak istersen gel. Eldiven veririz, olur mu?
Ya sabe, si quiere algunas lecciones, venga y los ataremos, está bien?
- Lastik eldiven giyip, fener taşımamız gerekmezmiydi?
¿ No deberíamos estar usando, algo como, guantes de látex, linternas?
İyi kalitede kaplanmış naylon eldiven.
Nylon recubierto de alto grado.
Kural yok, eldiven yok, acımak yok.
Sin reglas, sin guantes, sin compasión.
Bırakmadın zaten. Eldiven taktın.
No lo hiciste, utilizaste guantes de látex.
Ağabeyim spor salonu müdavimidir. Altın Eldiven.
Mi hermano es una rata de gimnasio.
- Eldiven bulacağım.
- Encontraré algunos guantes.
Bana bir eldiven ver.
Dame otra manopla.
Ben şunu temizleyip yeni eldiven giyerken siz fazla kanı temizleyin.
Succiona los sangrados mientras me limpio esto y cojo un guante nuevo.
Sen de uzun eldiven giy.
Pues ponte manga larga.
Eldiven için üzgünüm.
Disculpe el látex.
Katil ya yün eldiven takıyor ya da elyaftan yapılmış çuval gibi bir şey kullanıyor.
Quizás el asesino llevaba guantes o usó una bolsa o algo fabricado con materiales toscos.
Adli tıp uzmanı bazı lifler bulmuş, görünüşe bakılırsa katil eldiven takıyormuş.
El forense encontró fibras. Parece que el tirador usaba guantes.
Smith de o gece eldiven takıyormuş.
El guardia Smith usaba guantes esa noche.
Yemin ederim. Smith de eldiven takıyordu.
Smith llevaba guantes.
- Tam uyuyor hem de, eldiven gibi.
- Totalmente. Como un guante.
Ama o konsola dokunan kişi muhtemelen eldiven takmıştır.
Quien sea que accedió a la consola, probablemente llevaba guantes...
Ben şunu temizleyip yeni eldiven giyerken siz fazla kanı temizleyin.
Succionen los sangrados mientras limpio esto y me pongo un guante nuevo.
O eldiven bir bisikletmiş gibi davrandım.
Hice como que ese guante de baseball era una bicicleta.
Eldiven kullan.
Usa los guantes.
Altın eldiven.
- Soy un campeón.
Eldiven yok. levye yok.
Sin guantes. Sin alardeos.
Bu deri eldiven değil mi?
¿ Esa no es un bolso de cuero?
Eldiven bölmesi, 2 pasaport. Bir tane senin, bir tanede Annie için.
En la guantera hay dos pasaportes, uno para ti y otro para Annie.
Tüm para, telefon kulübelerinde yapılan görüşmelerdeki takma isimlerle, havaalanında eldiven giyen kişiler aracılığıyla teslim edildi.
Bueno, se entregaban sobre cabinas telefónicas, con pseudónimos y en los aeropuertos por gente que usaba guantes.
Ellerini korumak için eldiven giyerdi.
Llevaba guantes para las manos.
Her zaman eldiven giyeceksin.
Siempre llevaba guantes. Siempre.
Şimdi şehrin diğer tarafında eski eldiven fabrikasının orada yaşıyor.
Ahora vive en la vieja fábrica al otro lado del pueblo.
Şu eldiven fabrikası nerede?
¿ Dónde está esa fábrica?
Beysbol eldiveni gibi uyacak sana, normal bir eldiven gibi.
Te va a quedar como... un guante de béisbol, como guante, espero.
Kiki de Montparnasse korse, iççamaşırı ve eldiven giydim.
Yo me puse un corsé Kiki de Montparnasse con sus pantaletas y guantes.
Benim tutmak istediğim tek el seninki ve ben... bunu yapabilmek için bütün yıl kışlık eldiven giymeye hazırım.
La única mano que quiero tomar es la tuya y llevaría guantes de invierno todo el año para hacerlo. Así que no estés celosa.
Merak etme, eldiven takıyor. İşin özü o ihtiyar değil.
Escuché que te gustan los jovencitos. ¿ No?
Eldiven?
¿ Guantes?
Çocukken, Altın Eldiven için dövüşmüştüm.
Peleé en "Golden Globes" cuando era chico.
Eldiven takacağım.
Voy a buscar guantes de látex. ¿ El profesor Charles Eppes?
Eldiven takıyordu.
Lleva puesto unos guantes.
Bana yeni eldiven getir.
Gasa.