En iyi dostum translate Spanish
712 parallel translation
Yegâne ve en iyi dostum hastayım ve endişe içindeyim. Karım Madeline ölmek üzere ardından sıra bana gelecek. Yalvarırım yardımımıza gel.
Mi único y mejor amigo estoy enfermo y preocupado mi mujer Madeline se muere y luego será mi turno te ruego vengas en nuestra ayuda Roderick Usher.
Sen benim en büyük ve en iyi dostum ve de parasal koruyucumsun.
Eres un gran amigo y protector económico.
Enrico ; oyunumuzun baritonu ve benim en iyi dostum.
Enrico es el barítono de mi compañía y uno de mis amigos más queridos.
Bana bak eski dostum, sen her zaman en iyi dostum oldun.
Siempre fuiste el mejor de los amigos.
- O benim en iyi dostum.
¡ Ha pegado a mi amigo! ¡ Fuera!
Kadehimi, kendimi özleten en iyi dostum, Banquo'ya kaldırıyorum!
¡ Brindo por nuestro amigo Banquo... a quien echamos de menos!
Benim de en iyi dostum.
Y mi mejor amigo.
- O benim en iyi dostum.
- Es mi mejor amigo.
En iyi dostum Tony Mandetta'yla tanışmanızı istiyorum.
Este es mi mejor y más viejo amigo, Tony Manetta. Vamos, siéntate.
Fred Astaire olmayabilir, ama o benim en iyi dostum. Ben de sağdıcıyım.
Quizás no sea Fred Astaire, pero es mi mejor amigo y yo seré su padrino de bodas.
En iyi dostum!
¡ El mejor amigo que tenía!
O en iyi dostum.
Es mi mejor amigo.
Karım ve en iyi dostum.
Mi mujer y mi mejor amigo.
En iyi dostum olacaksın.
Interpretarás los más bellos dramas.
En iyi dostum olacaksın. Seni tiyatromun temel direği yapacağım.
Serás mi gran amigo y el pilar de mi teatro.
En iyi dostum sensin.
Tú eres mi mejor amigo.
Benim hiç en iyi dostum olmadı.
Nunca tuve un mejor amigo.
Bu Franz, en iyi dostum.
Éste es Franz.
Dünyadaki en iyi dostum.
El mejor amigo que tengo.
Vietnam'da beraberdik.Daha sonra en iyi dostum oldu.
Nos conocimos en Vietnam. Desde entonces somos compañeros.
Eğer evimi terk edeceğime ve En iyi dostum Bombeli'yi bırakacağıma inanıyorsan çok aptalsın! Hem de aptalın önde gideni!
¡ Si piensa que voy a dejar mi casa... y se olvida de Le Bombé, es mi mejor amigo... entonces está demente, listo para ser atado con una soga para ser remolcado por tractores!
Sen en iyi dostum en büyük rehberim ve yüce efendimsin.
Eres mi mejor amigo mi mayor maestro y mi amo soberano.
Sen! Hayattaki en iyi dostum. Beni aldatıp... sırtımdan vurduğun için allah cezanı versin!
Que Dios te condene al infierno eterno por traicionarme por la espalda... tú, en quien confié como el mejor amigo que tuve en mi vida.
Sanırım A Takımı benim en iyi dostum.
Creo que el A-Team es mi mejor amigo.
En iyi dostum Bay Kramer'e merhaba demeni istiyorum.
Te quiero decir hola a mi mejor amigo, el Sr. Kramer.
Oğlunun oda arkadaşım ve en iyi dostum olduğunu anlıyorsun değil mi?
Tu hijo es mi compañero de habitación, mi mejor amigo.
O benim bölgedeki en iyi dostum.
Comuníqueme con el Profesor Jordan.
Senin deyiminle bataklığa geri dönemeyeceğimi ve şu koca dünyada senden ve Albay'dan başka dostum olmadığını çok iyi biliyorsun.
Usted sabe muy bien que no puedo volver al arroyo... y que no tengo más amigos en el mundo que usted y el coronel.
Sana gelince iyi dostum sen, dağınık düşüncelerin kurbanısın.
En cuanto a ti, amigo mío padeces una confusión de ideas.
İyi geceler. - İyi geceler eski dostum.
No estoy en casa.
İçlerindeki en iyi sığırtmaç sensin dostum.
Eres mejor vaquero que todos ellos.
Paris'te bir sürü iyi dostum var.
Tengo buenos amigos en París.
İyi o halde, dostum.
Tráigame seis whiskys dobles y póngamelos en fila. Muy bien, amigo.
Zavallı dostum Wes'i gözlerimin önünde kafa derisi yüzülüp de bir kan gölü içinde terk edildiğini gördüğümde yapmam gerekeni çok iyi biliyorum.
Cuando vi a mi pobre amigo Wes tendido en un charco de sangre mientras le arrancaban la cabellera, supe cuál era mi deber :
Frank dostum, memleket daha iyi şekilde olamazdı.
Frank, nuestro país nunca había estado en mejor forma.
En iyi şekilde yap, dostum.
Aprovecha, amigo.
Dostum Jake, senin Texas'ın en iyi aşçısı olduğunu söylüyordu.
Mi amigo Jake me comentaba que es usted la mejor cocinera de Texas.
Bir dostum en iyi kız arkadaşımı ezmişti.
Un tipo se cargó a mi mejor amiga.
Sizi taklit ederken, efendim bandı hep kötü göze koyuyorum, böylece görebiliyorum. Ama ısrar ederseniz, efendim, bandı iyi gözün üzerine koyabilirim. İşte, dostum.
Y cuando le imito me pongo el parche en el ojo malo para poder ver, pero si insiste lo pongo en el bue... bue... mal... buen ojo, señor.
Evet, ama sen davacı olarak daha iyi bir iş yaptın, dostum.
Sí. Y Ud. lo hizo incluso mejor en la acusación, señor.
İyi iş dostum...
Hay un pequeño error en sus cálculos, amigo.
İyi atış. Ekibin formunun zirvesinde dostum.
Muy buen tiro, tus muchachos están en buena forma.
Bir doların karşılığında alabileceğin en iyi şeyi yiyorsun dostum.
Apuesto a que nunca invertirás mejor tu dinero.
Hadi ama dostum. Ross'dan sonra gördüğüm en iyi köpek bu olacak.
No lo hay mejor para perseguir a los canguros.
Derilerini yüzmek iyi değildir dostum. İğrenç hâldeler burada. Gel de biranı iç.
No se pueden desollar, todos están enfermos en esta zona.
En iyi haber ödülünü maalesef alamayacağız, dostum.
No vamos a obtener el premio al Mejor Reportaje, amigo.
Bütün arkadaşlarım beni bekledi ama benim en iyi arkadaşım... benim "Siyah dostum".
Todos mis amigos me esperaban, pero este es mi mejor amigo mi "Amigo Negro".
İyi maç, dostum. Bu gece iyi şanslar.
Suerte en el partido.
Dostum Bay Tringham ağzını kapalı tutsa iyi ederdi.
El Sr. Tringham habría hecho mejor en cerrar su boca.
Bombeli dostum, ölümü beklemenin en iyi yolu burada küçük köşemizde kötülüklerden uzak yaşamak.
Oiga, mi Bombé, todavía esta es nuestra pequeña esquina, lejos de los malos espíritus, donde podemos esperar mejor por la muerte.
" En iyi dostum burada...
Mi mejor amigo por aquí...