Evin translate Spanish
15,720 parallel translation
Ayrıca, bahsettiğin evin sadece bir araştırma kulübesi olduğuna eminim.
Además, estoy seguro que la casa a la que te refieres... es simplemente una cabaña de investigación.
Evin bu bölümünde kocam birçok toplantıda bulunmuştur.
Mi marido tiene tantas reuniones aquí. En esta parte de la casa.
Senin evin bir süpermarket.
Su hogar es un "Supermercado".
Mantarınızda bir çorap olmaz Jimmy Butler için senin evin
No va a haber una media en su chimenea para Jimmy Butler en su lugar?
Las Rozas'daki Gloria Villalba'ya ait olan evin...
Y un chalé en Las Rozas, propiedad de Gloria Villalba...
Onu, yaşadığı evin yatağında buldular.
Lo encontraron en el albergue donde vivía.
Büyük evin kilitli olduğunu sanıyordum.
Creía que la casa grande estaba cerrada.
Burası senin evin.
Ésta es tu casa.
Başkasının değil, senin evin.
No es de ninguna otra persona.
Yaşadığı evin kirasını ödeyen işyeri
¿ Uno que sostiene a alguien en la casa donde vive?
Evin girişinde alışveriş torbaları taşırken öldü
Murió conduciendo para llevarle la comida a mi madre.
Tatlım, elini bu hâle getirme hayatım, evin her yerini iz yapıyorsun.
Cariño, no toques eso con las manos, dejas marcas en toda la casa.
- Evin çirkindi!
- ¡ Era fea!
Bana bir ev yap dersem ve evin yarısını yapıp bırakırsan sana borcum olur mu sanıyorsun?
Si te contrato para construir una casa y renuncias cuando falta la mitad, ¿ te debo la mitad del dinero?
"Sana bu hayatın izin verdiği tüm sevgiyi vereceğim diye fısıldadı, bunun üzerine en sonunda bacaklarını aralayıp ona evin yolunu gösterdi."
"'Te daré todo el amor que esta vida me permita,'susurró, y con ello, se propaga a sí misma por debajo de él, guiándolo finalmente a su casa ".
Evin boş olduğunu biliyormuş.
Sabía que la casa estaba vacía.
Artık evin parasını ödeyecek durumda değilim.
No puedo seguir pagando la casa.
Evin bile şişko.
Hasta tu casa es gorda.
Evin önündeki paparaziler bizi canımızdan bezdirecek.
Será una pesadilla con todos esos patatarazzi.
Evin yerleşim planını söyle bana.
Dime la posición de la casa.
Detaylar şu an tam netleşmese de polis, bir düzine evin yıkılmasının arkasında başarısız bir uyuşturucu baskınının olduğunu düşünüyor.
Los detalles son escasos En el momento, pero se cree en la redada de drogas algo salió mal y es responsable de la colapso de cerca de una docena de casas.
O evin, her santimetre karesini biliyoruz.
Conocemos cada pulgada de esa casa.
Evin her yerine!
¡ Por toda la casa!
Güzel bir evin var.
Tienes un hermoso lugar.
Evin çoğu işini ben halledeceğim.
Yo haré la mayor parte del trabajo.
Bu beni korkutuyor ve bu oda evin planlarında yok. Bundan ne anlam çıkartmam gerektiğini bilmiyorum.
Me aterra y no estaba en ninguno de los planos, y no sé qué hacer.
Muhtemelen evin arkasında sinsilik yapıyordur.
Quizá esté jugueteando por la casa.
Duraksadık bir evin önünde Yerden kabarmıştı sanki -
Nos detuvimos ante una casa que parecía una inflamación de la tierra.
Bir kağıt üzerindeki böcekler gibiyiz ve sanki bizi evin dışına gönderiyorlar.
Somos como insectos en un papel, y nos sacan gentilmente de la casa.
Muhtemelen evin iki katı yaştadır.
Probablemente es muy viejo.
- Evin burası.
- Y esta es tu casa.
- Gerçek annemi istiyorum. - Evin burası.
- Quiero a mi verdadera madre.
Evin burası tatlım.
- Esta es tu casa, cariño.
Onun icabına bakacaktım ama evin altındaki dehlize girdi.
Iba a lidiar con él, pero se escabulló entre los espacios.
Neyse işte, artık evin her yeri milyonlarca bebek heykeliyle dolu.
Como sea, la casa está llena con millones de pequeños bebés por todos lados.
Burası senin evin, burası seninde toprakların.
Este es tu hogar. Esta es tu tierra también.
- Evin mi?
- ¿ Tu casa?
O evin çatısına zift süreli on sene oldu.
Hace 10 años que no le paso brea.
Anayasanın birinci ek maddesi, evin mahremiyeti. Üçüncü ek maddesi, şahsın mahremiyeti. 4. ve 5. ise, kendi aleyhinde tanıklığa karşı imtiyazdır.
La primera enmienda, la "privacidad del hogar", la tercera enmienda, la "privacidad de la persona", la cuarta y quinta, "privacidad contra la auto-incriminación", pero, en ninguna parte dice,
Çok güzel bir evin var, Mike.
Tienes una casa preciosa, Mike.
Öfkeden kuduracak... Evin nasıl darmadağın olduğunu görünce.
Katie se pondrá furiosa cuando vea cómo destruyes toda su casa.
Evin yolunu bulabiliriz.
Buscaremos la forma de volver a casa.
Burası artık senin evin değil.
Este ya no es tu hogar.
Tanrım, umarım karları evin içine dek getirmezler.
Dios, espero que no metan nieve en la casa.
Evin özel bir talebi var.
Hay muchos pedidos para el especial de la casa.
Önümüzdeki üç ay bu ada senin evin olacak.
Ahora bien, esta isla será tu hogar durante los próximos tres meses.
Evin nerede?
¿ Dónde está tu casa?
Evin şebekesine bağlanabilir miyim?
¿ Puedo unirme a la red Casa Huffington?
Oradan evin diğer tarafina geçeceksiniz.
Lleva al otro extremo de la casa.
Evin altında.
¡ Está debajo de la casa!
Döneceği gerçek bir evin olması gerek.
Debe asegurarse de que tenga un verdadero hogar al que regresar.
evine 60
evine git 334
evin nerede 36
evine hoş geldin 73
evini 27
evinde 36
evine dön 77
evine hoşgeldin 54
evinize gidin 84
evinize hoş geldiniz 24
evine git 334
evin nerede 36
evine hoş geldin 73
evini 27
evinde 36
evine dön 77
evine hoşgeldin 54
evinize gidin 84
evinize hoş geldiniz 24