Evlatlarım translate Spanish
528 parallel translation
Tanrı sizi korusun evlatlarım.
¡ Dios os bendiga, hijos míos!
Benim evimde benimle birlikte kalmak istemez misiniz? Benim evlatlarım olmak?
¿ Qué... qué os parecería venir a mi casa a vivir conmigo y ser mis hijos?
Kitaptan bir bölüm okuyalım mı, evlatlarım?
¿ Hijos, qué os parece si leemos un capítulo?
Evlatlarım... Morganlar'a layık bir şekilde uğurlanacaksınız.
Hijos míos, tendréis una despedida digna de un Morgan.
"Trudy, evlatlarımıza veda etmek mecburi görevin. " Onlarla dans etmen, onlara hatırlaması, savaşmaya devam etmesi için değecek bir şey vermek.
" Trudy, es tu deber ir a despedir a nuestros chicos, bailar con ellos, darles algo para recordar mientras luchan.
Allah'ın izniyle kafirleri tüm Arap-İslam topraklarından çıkaracağız Allah'ın rahmeti üzerinize olsun, evlatlarım.
Dios es voluntad, debemos echar a todos los infieles de toda la tierra Musulmana.
Hayırdır evlatlarım?
- Pero, ¿ qué ocurre, hermanos?
Dinle. "Dinleyin, evlatlarım, Paul Revere'in atla gece yarısı yolculuğunu anlatacağım." "1775'in 18 Nisan'ını, o meşhur tarihi hatırlayan biri..."
"Escuchad escuchad, hijos míos, y oiréis el nocturno cabalgar de Paul Revere el 18 de abril del 75 y no vive hombre alguno que no recuerde ese famoso día y ese año".
Dinle... "Dinleyin, evlatlarım, Paul Revere'in atla gece yarısı yolculuğunu anlatacağım." "1775'in 18 Nisan'ını, o meşhur tarihi hatırlayan biri..."
Escucha "escuchad escuchad, niños, el cabalgar nocturno de Paul Revere el 18 de abril del 75 no existe en el mundo quien no recuerde..."
Evlatlarım yok.
Ni hijos.
Evlatlarım, dünyanın tamamına yayılın ve içsel huzuru vaaz edin.
¡ Ánimo, hijos míos, esparcíos por el mundo y predicad la paz! Adiós.
- Tanrı sizi korusun, evlatlarım.
- Dios los bendiga, mis chicos.
Evlatlarım, benim kilisem burası.
Chicos, ésta es mi iglesia.
- Evlatlarım...
Hijos míos...
Evlatlarımız ve dostlarımız....... tarafından seviliyorken, bu dünyadan göçüp gitme vaktimiz geldi.
Llega la hora de dejar este mundo mientras aún somos queridos por nuestra familia y amigos.
Ne mutluluk evlatlarım!
¡ Qué bueno, amiguitos!
Yüce Tanrım, ulusumuzun gururu evlatlarımız! Bugün, olağanüstü bir çabanın sonucunda geldi.
Dios todopoderoso, nuestros hijos, orgullo de nuestra nación han cumplido hoy con un importante esfuerzo.
Gidin, evlatlarım... kendinizi bu dünyanın beyhudelğinden uzak tutun.
Vayan, hijas mías despójense de la vanidad del mundo.
Ve her şey yoluna girdiğinde evlatlarımı anne babamı görmeye götürsün. Büyükanne ve büyükbabalarını hiç görmediler.
Y luego, decirle, que cuando todo mejore que vaya con los niños al pueblo, que los abuelos aún no les han visto
Evet evlatlarım, gidebilirsiniz ama yaramazlık yapmayın ben de birazdan geleceğim.
Si hijitos, vayan. Pero pórtense bien. Ahora los alcanzo.
Diğerleri dediğim öz evlatlarım olsa bile.
Aunque los otros, sean mis hijos.
Benim evlatlarım.
Le pertenecen a mi hijo.
Sevgili evlatlarım, sizin kanun önündeki durumunuzu tespit etmemiz lâzım.
Queridos, tendremos que determinar su posición a la luz de la ley.
Sicilya'ya onur veren evlatlarımızdan birisin.
Uno de nuestros hijos honra a Sicilia.
Evlatlarım, bir kere daha yılın en kutsal günündeyiz.
Hijos míos, otra vez nos hayamos en los días más sagrados del año.
- Arabımızın döküldüğünü evlatlarımızın parktaki en çirkin çocuklar olduğunu söyleyenler.
- Que el auto está descompuesto, que nuestros hijos son los más feos del parque.
İşinize bakın benim kararsız evlatlarım.
Adelante, hijos mios.
Tanrı buyurdu, evlatlarım.
Dios habló, infantes míos.
Belki de evlatlarımız için hayat biraz daha iyi olur.
Quizás la vida sea un poco mejor para nuestros hijos.
Hoş geldiniz benim sevgili evlatlarım.
Bienvenidos, hijos míos.
Evlatlarım, bu an için çok bekledim.
Hijos míos, llevo mucho tiempo esperando este momento.
Ey Tanrım, evlatlarım üçünüz birden kral olamazsınız ki.
- ¡ Por Dios chicos, no podéis ser reyes los tres!
Ama yalvarırım : Annemin evlatlarına zarar gelmesin!
¡ Pero os lo suplico, no hagáis daño a los hijos de mi madre!
- Kardeşlerimize ve oğullarımıza yalan söyleme.. gerçeği söylemezsen tüm Ukrayna evlatları lanetli olacak.
- No mintáis a nuestros hermanos e hijos, porque ellos pronto verán... vuestra realidad y seréis maldecidos por los hijos de Ucrania.
Anneleriniz, onlara evlatlarını veren ülkelerini korumak için çocuklarını gönderemeyecek kadar zayıf mıdırlar?
¿ Son sus madres tan débiles que no pueden enviar a un hijo... a defender la tierra que les dio la vida?
İyi geceler, canım evlatlarım.
- Buenas noches, muchachos.
Bu oyun, hanım evlatlarına göre değildir.
Este negocio no es para tipos débiles.
Tüm Rus ulusu, en iyi evlatlarının gücünü ve canlarını Anavatanımızı savunmak için büyük kahramanca savaştan esirgemedi.
La Nación Rusa no escatima la fuerza... y las vidas de sus mejores hijos en esta lucha heroica por defender la Madre Patria.
Beni işaret edip diyeceksin ki, " Evlatlarım, bir zamanlar bu beyle..
Me señalará y dirá :
Tanrım, bu evlatlarını yeni ve mütevazı insanlara dönüştürmeme yardım et.
Padre, quisiera que me ayudases a formar con ellos un pueblo nuevo. Que estos tiempos sean como los que vio en la tierra la humildad de tu hijo.
Ama siz hanım evlatlarından bazıları illa yatakta uyuyacağım diyorsanız Luffler Easy Rest'ten daha kötüsünü de bulabilirsiniz.
Pero si insisten en dormir en una cama hay colchones peores que el Luffler Easy Rest.
Haydi evlatlarım.
¡ Vamos!
Bu sporda erkekleri hanım evlatlarından ayıran budur.
Eso es lo que distingue a los hombres de los funcionarios con cinta de este deporte. Tráelos.
Anlıyorum. Sana göre din asalaklar, ahmaklar ve hanım evlatları için, öyle mi?
Ya. ¿ Cree que la religión es para bobos e ingenuos?
Oturun, evlatlarım.
Siéntense.
Söylemeye çalıştığım, bizler gururlu insanların evlatlarıyız ve...
Estoy tratando de decirle que venimos de un pueblo orgulloso y...
Yıldız olan hanım evlatları gibi başarılı olacağımı anlayacak kadar çok filmde dublörlük yaptım.
Ésa es la verdad. ¿ Puedes afrontarla?
Cesaret, evlatlarım.
¡ Yo los cubro!
İkinci olarak hanım evlatlarıyla olan tüm münasebetler yasaklanmıştır.
Segundo : está prohibido andarse con sensiblerías.
Evet, benim evlatlarım.
Sí, hijos míos.
Küçük kızlarım yerine erkek evlatlar verebilseydim ona hâlâ Fransa kraliçesi olmakla uğraşacaktım ve biz birbirimizi belki de tanıyamayacaktık.
Si le hubiera dado hijos en vez de todas esas niñas... todavía sería reina de Francia y no nos habríamos conocido.