Geçti translate Spanish
34,073 parallel translation
Jervis bana ne yaptıysa artık geçti.
Sea lo que sea lo que Jervis me hizo... ahora se ha terminado.
Hindistan'a geldiğimden bu yana altı ay geçti.
Han pasado seis meses desde que llegué aquí, a India.
Annenle aranızda ne geçti bilmiyorum.
No sé qué pasó entre tú y tu madre.
- Son zamanlar çok stresli geçti.
Es muy estresante.
En son birbirimizi öldürmeye çalışalı aylar geçti.
Han pasado meses y quiero decir meses, desde la última vez que tratamos de matarnos el uno al otro.
Belki adamın eline lanetli bir nesne geçti ve kafayı yiyip herkesi öldürmeye başladı.
Quizá el tipo le echó el guante... a un objeto maldito... y se le fue de las manos, y empezó a matar gente.
Danışman nasıl geçti?
¿ Cómo te fue con el consejero?
Nasıl geçti?
¿ Cómo ha ido?
- Pek umurunda değildir ama Franny bugün Çocuk Esirgeme doktor muayenesini geçti.
No es que te importe, pero Franny ha pasado el examen médico de los servicios sociales.
Sabahın nasıl geçti?
Así que, ¿ cómo te ha ido la mañana?
- Franny'nin muayenesi nasıl geçti?
¿ Cómo ha ido el examen de Franny? Genial.
Geri dönmesi için çok geçti.
Esperamos demasiado para volver a por él.
O zaman tam olarak nasıl senin mülkiyetine geçti?
¿ Entonces cómo ha llegado a sus manos exactamente?
- Geçti.
- No pasa nada.
Harika geçti.
Estuvo bien.
Zaten ömrüm hayata dönmekle geçti.
Sabes que he estado haciendo eso durante toda mi carrera.
John bu yüzden televizyona geçti.
Creo que por eso John se fue a la televisión.
Kadın olarak yükselmeye çalışmak filan. Ama son üç sene çok daha zor geçti.
pero los últimos tres años han sido incluso peor.
Sonra Uber'e geçti.
Después iba en un Uber.
Geçti.
Está bien.
Birden top bize geçti sanki.
Eso como que suena mal para nosotros.
Geçti.
Vale.
Fark etmemiştim. Son ana kadar fark etmemiştim, ondan sonra, çok geçti oldu zaten.
No me di cuenta hasta el último momento y, entonces, ya era demasiado tarde.
Yarım saatimiz geçti ve konumuz Hastalık Kontrol Merkezi bütçe oylaması. Meclis bu kritik kurumun ödeneklerini onaylayacak mı?
Ha pasado media hora y nos enfocamos en el voto del presupuesto para el Centro de Control de Enfermedades. ¿ Financiará el estado a esta institución crítica?
Pekâlâ, demek ki gecen gerçekten de güzel geçti.
O sea que sí que lo pasaste bien anoche.
Arıların soyu hemen hemen tükenmişti bizim bu ADI'lar da etkin olarak onların yerine geçti.
Las abejas estaban prácticamente extintas, así que lo que hacen nuestros idas es ocupar su lugar de forma eficaz.
Çocukluğun nerede geçti?
¿ Dónde te criaste?
- Artık bu hak bana mı geçti?
- ¿ Puedo hacerlo ahora?
Çocukluğu babasının siyasi gölgesi altında geçti.
Su infancia se está consumiendo en la sombra política de su padre.
- Hoş geldiniz. Yolculuğunuz iyi geçti mi?
- Bienvenido. ¿ Tuvo un buen viaje?
Saat dokuzu geçti. Gelmeyecek. Bizden haberi var.
[Steve suspira ] [ en inglés] Son más de las nueve.
Hükümet haklarımızla dalga geçti.
El gobierno se ha burlado de nuestros derechos.
Çocukluk travmanız geçti mi?
trauma infantil curado, ¿ no?
Bu düşünce aklımdan geçti.
Ese pensamiento cruzó mi mente.
Cidden geçti.
De verdad que sí.
Eğlenceli geçti.
Eso fue divertido.
Olaydan hemen önce yanımdan geçti.
Justo antes de que sucediera. Pasó caminando a mi lado.
Buradan aceleyle geçti.
Salió de aquí con mucha prisa.
810 Browning Bayside, Queens'te yaşıyorum. Tüm hayatım burada geçti ve aynı zamanda babam Frank'in annem Julie'yi terk ettikten sonra yaşadığı yer de burası.
Vivo en el 810 de Browning en Bayside, Queens, donde siempre he vivido toda mi vida, que es la misma casa donde mi padre, Frank, tras dejar a mi madre, Julie...
Yankiler 7-6 öne geçti.
Los Yankees toman el mando 7 a 6.
Fakat şimdilik, karanlık geçti, Ve bu bir toparlanma zamanı, bir kez daha durmak için kötülüğe karşı ve bilinmesine izin ver diz çökmeyeceğimizi.
Pero por ahora, la oscuridad ha pasado, y es un tiempo de recuperación, para enfrentarse una vez más a la cara del mal.
Onun yüzünden son altı saatim ameliyathanede geçti.
Acabo de pasar seis horas en quirófano por su culpa.
Gittim ve çok zaman geçti. Uzakta olmaya alıştım.
Te vas y pasa tanto tiempo que te acabas acostumbrando.
- Evet ama, üzerinden haftalar geçti.
- Sí, pero eso fue hace semanas.
- Toplantın nasıl geçti?
- ¿ Cómo fue la reunión?
Jules, haftan nasıl geçti?
Jules, ¿ qué tal tu semana?
Belki de şu andan önceki her günün sıkıcı ve anlamsızdı, hayatın seni tatmin etmeyen işlerle, yüzeysel depresyonla ve sıkıcı seksle sıradan bir şekilde geçti.
Quizás cada día anterior ha sido, la mayoría, monótono y vano. Tu vida un esfuerzo mundano e inmutable ¿ A través de trabajos que no te llenaban leve depresión y sexo muy, muy aburrido?
- Geçti. - İyi misin?
Está bien, está bien.
Hissetmiş olabileceklerinin aksine bence oldukça iyi geçti.
A pesar de lo que pueda creer, la cosa ha ido bastante bien.
Geçti.
Oye... Vale.
- Nasıl geçti?
- ¿ CÓMO HA IDO?