Görmüyorum translate Spanish
5,373 parallel translation
Bunu hiç uygun görmüyorum.
Lo desaprueba totalmente.
- Parmağında yüzük görmüyorum, hiç evlendin mi peki?
No veo ningún anillo en tu dedo. - ¿ Te has casado alguna vez?
Edememek için bir neden görmüyorum.
No veo porque no
Dürüst olmak gerekirse, inanmamak için bir neden görmüyorum.
Para ser honestos, no veo niguna razón por la que no pueda
Ortada bir problem görmüyorum.
No veo ninguno
Görmüyorum.
No la veo.
Jack, başka çıkış görmüyorum.
Jack, no veo otra manera de salir.
Hâlâ şüpheli bir şey görmüyorum Chloe.
Yo todavía no veo nada sospechoso, Chloe.
Ben kimseyi görmüyorum Mickey.
No veo nada salvo lo que estoy mirando, Mickey.
- Daha iyi bir seçenek görmüyorum Sarah.
- una mejor opción.
Onu bir süredir görmüyorum.
No la he visto desde hace rato.
Görmüyorum.
Yo no.
Ben kendimi öyle görmüyorum ama.
Yo no me veo así.
Güzel hayat nasıl görünür bilmiyorum ama burada görmüyorum.
No sé qué parte de una mejor vida parece esto, pero no la veo aquí.
saf EPS'den haber ver? onu burada görmüyorum.
Y las perdidas, no las veo aquí.
- Kendimi o şekilde görmüyorum.
- No me veo de esa manera.
Seni bir İnbot olarak görmüyorum.
Yo no pienso en ti como un hubot.
"İlerideki yalanları görmüyorum."
"Sin ver lo que viene."
Buralarda hiç çoban görmüyorum.
Y yo no veo ninguna cabra pastores por aquí, ¿ verdad?
Ben öyle görmüyorum.
No lo veo así.
Ben bir şey görmüyorum.
Yo no veo nada.
Ben öyle görmüyorum.
Yo no lo veo así.
Seni görmüyorum, seni görmüyorum.
Yo no te veo, no te veo.
Hiçbir şey görmüyorum.
- No veo nada.
Karanlıktan başka hiçbir şey görmüyorum.
No veo nada, veo oscuro.
Bunu söylemekte sakınca görmüyorum bu şehirde bekar olmak ölümden de beter, biliyor musun?
Además, no me importa decirlo... ser soltero en esta ciudad... Es peor que la muerte, ¿ sabes?
Bay Spencer, bu videoda Bay Camp'le ilgili hiç bir bir kanıt görmüyorum.
Señor Spencer, no veo ninguna prueba del señor Camp... en este video.
- Her yerde düşman görüyorsun. - Görmüyorum.
- Ves enemigos por todas partes.
Neden seni tapınakta görmüyorum, hayatım?
¿ Por qué no te veo en el templo?
Onu görmüyorum.
N-No lo veo.
Sanki bir sütyeni haketmiyor gibi hissediyordum çünkü kendimi gerçek bir kadın olarak görmüyorum.
Ya sabes, es como si yo no creo que me merecía un BRA, Porque yo no me veo como una mujer de verdad.
Sadece kâbus görmüyorum.
No solo estoy teniendo pesadillas.
Onu görmüyorum.
No lo veo.
Arkada hiç bir şeyi görmüyorum.
No puedo ver allí atrás.
Görev olarak görmüyorum.
No es sólo sobre el deber.
Yani yapabilir miyim? Kızları asırlardır görmüyorum.
A mí también, no he visto a las chicas en mucho tiempo.
- Endişelenmeli miyim? - Bir neden görmüyorum.
- ¿ Debería preocuparme?
Ben bebek görmüyorum. Ya sen, Frankie?
Yo no veo ningún bebé. ¿ Y tú, Frankie?
Hayır, içinde marshmallow olan birşey de görmüyorum.
No, no veo nada que lleve malvavisco.
Onu 20 yıldır görmüyorum. Bu nasıl mümkün olabilir?
No lo he visto en casi 20 años, así que, ¿ cómo es posible?
Hiçbir şey görmüyorum.
No veo nada.
Saygı görmüyorum.
No me respetan.
Öyleyse endişelenecek bir şey görmüyorum ben.
Bueno, entonces no veo razón para preocuparnos.
Burada Denton'ı zan altında bırakan hiçbir şey görmüyorum.
Bueno, no he visto nada para incriminar a Denton.
- Çöp kutusundan başka bir şey görmüyorum.
No puedo ver nada excepto los contenedores de basura.
Lezbiyenler daha az. Pek fazla görmüyorum.
A las lesbianas se las nota menos.
Beş yıldır seni görmüyorum ardından bir gün elinde...
Es decir, no te veo en cinco años, ¿ y vienes a golpearme la puerta
Bu sabahtan beri onu görmedim. Kendini atölyeye kapattığından beridir görmüyorum.
No lo he visto desde esta mañana... no desde que se encierra en su taller de carpintería.
Seni yıllardır görmüyorum ve bir anda habersizce ofisime geliyorsun.
No te veo en años, y luego simplemente entras caminando en mi oficina sin previo aviso.
- Pek olası görmüyorum...
- No recuerdo precisamente...
Ama senin geleceğinde çocuk görmüyorum.
Pero los niños no están en tus cartas.