Gülme translate Spanish
1,083 parallel translation
Söyleyince gülme sakın.
No te rías si te lo digo.
Eğer bir daha "Sanırım" derseniz, gülme krizine tutulacağım.
Si dice "tal vez" una vez más, me pondré histérica, tal vez.
Çılgın Vasco bir gülme krizine girdi.
Es sólo ese loco Vasco teniendo uno de sus ataques de risa.
Palyaçolar sayesinde herkesin gülme ihtiyacı karşılandı.
Todo el mundo tendría que tener la necesidad de reír todavía con el clown.
Gülme. Ciddiyim.
No te rías, va en serio.
- Gülme!
- No te rías.
Bunu söylerken sakın gülme bir daha!
No sonría al decir esas palabras.
Yetersiz gülme - boşanma nedeni.
Risa insuficiente : Motivo de divorcio.
Hiç gülme ya da çığlık şeklinde tepki gösteren bir kız oldu mu?
¿ Alguna vez ha reaccionado alguna riendo o chillando?
- Şeytana asla gülme.
- Nunca te burles del diablo.
Ama gülme.
Pero no se ría.
Herkese kendi usülünce gülme hakkını tanımak lazım.
Bueno, cada uno tiene derecho a que lo dejen reír solo.
Ama bana gülme.
Pero no te burles de mí.
Gülme!
¡ No te rías!
Kazananların gülme hakkı vardır efendim.
Señor, dejad que ría el vencedor.
Gülme, babacığım!
¡ No te rías, papá!
Gülme.
No se ría.
Bana asla gülme.
No vuelva a reírse de mí.
Resuli'ye gülme!
¡ No se ría del Raisuli!
Yani, sakın bana gülme ama insanların şiir sevdiğine inanamıyorum.
Quiero decir, mire, no se ria de mí, pero... no puedo creer que a las personas les gusta la poesía.
Gülme.
No te rías.
Charlie, şuraya güzel bir gülme efekti koysana.
Charlie, ponme unas risas estrepitosas aquí.
Gülüyorum, çünkü bak hayat değişik anlardan oluşur ve bazen de gülme anı gelir.
Río porque la vida está hecha de tantos momentos distintos y de pronto me dieron ganas de reír.
- Neyi dedin? Gülme, anne. Öyle.
- No te rías, que es cierto.
Neyse, sonra... kız bagajdan gelen patırtıları ve gülme seslerini duymuş. Ve çığlık atmaya başlamış.
Bueno, después oyó mucho ruido... en el baúl y empezó a gritar.
Ayrıca, gülme ama...
Además, no te rías, pero ese...
Tıpkı "karı kılıklı" ya da "karı gibi gülme" demek gibi bir şey bu.
Como a una barca o a los huracanes con nombre de mujer.
Sen gülme.
Tu no te ries.
Kes şunu. Gülme artık.
Parad, parad de reír.
Bana gülme gazı verdiniz.
Me has dado gas de la risa.
Umursamıyorum... Gülme!
¡ No te rías!
Gülme.
No te rias.
İlk insanda bile, gülme ihtiyacı duygusal yaşam için çok önemliydi.
Incluso los primeros hombres necesitaban la risa para su supervivencia emocional.
Oradayken Wally, ormanda olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırladım ve bir yaprak aldım, onu, yapraktaki yaşamı gerçekten görebilirdim. İçimde inanılmaz bir gülme isteğiyle ormanda koşabildiğim kadar hızlı koşarken hatırladım ve öyle bir durumdaydım ki, kahkaha ve gözyaşları artık bir bütün olmuşlardı.
Cuando estaba allí, estaba en el bosque, miraba una hoja y veía... aquello que estaba vivo en esa hoja... y corría como un loco por el bosque... con una risa increíble...
Tamam, şimdi, gülme sakın.
Muy bien, ahora, no sonría.
Senin ve benim bir yerlere gidip beraber gülme şansımız var mı acaba?
¿ Hay posibilidad de que usted y yo podríamos ir a algún lugar y reír juntos?
Temel, basit el şakasının ilk ortaya çıkışı birazdan canlandırılacağı gibi yapan tarafta içten içe orantısız bir gülme ihtiyacı doğurmuştu.
Las primeras manifestaciones de la básica broma de la precipitación básica incurrida, tal como veremos en la demostración, una cantidad desproporcionada de receptividad interna por parte del operador.
Gülme Norm, en azından ben paramı geri aldım.
Ríanse, pero al menos he recuperado mi dinero.
O salak gülme efekti yoktur umarım.
Espero que no pongan risas grabadas.
Gülme.
No Iaugh.
Son sınıflar, yıl boyunca küçüklere yapmadıklarını bırakmazlar, ve bu da onların bize tek gülme şansı.
Nos enseña humildad. Nos pasamos el año fastidiando a los pequeñajos, y ésta es su única oportunidad de reírse de nosotros.
- Gülme bana.
- No se ría de mí.
- Bana gülme.
- ¿ No te gusta?
Gülme zamanı, ağlama zamanı.
Un momento para reír y para llorar.
Gülme bana, Zaltar.
No te rias de mi, Zaltar.
Şimdi onlara gülme sırası bana geldi.
Es mi turno de burlarme de ellos. ¿ Quiere crear un conflicto?
Allah'ını seversen gülme ağam. Görmüyor musun başımıza gelenleri?
Por el amor de Dios, no te rías agha.
Biliyor musun, birçok yönden bana Charlie'yi hatırlatıyorsun. Gülme şekli.
En muchos sentidos, me recuerdas a Charlie.
Sakın gülme.
No sonría.
[Vaklama, Gülme] Onu görmelisin.
¡ Debería verla!
Gülme yahu.
Por favor no te rías agha.