Günesin translate Spanish
3,094 parallel translation
Başıboş bir güneşin doğal düşmanı.
El único enemigo natural de un sol rebelde.
Bebeğim, gözlerinde güneşin doğuşunu görebiliyorum.
Baby, Puedo Ver Brillar El Sol En Tus Ojos Baby, I Can See The Sun Rising In Your Eyes
Geçen akşam, sahilde güneşin batışını izledim. Harika.
Anoche, vi el atardecer en la playa.
Güneşin yörüngesinin tersine doğru dönüyorlar.
Madurez... hay planetas fuera del sistema solar que giran en direcciones opuestas al sol.
Bir zamanlar, güneşin bütün bir yıl parıldadığı topraklarda Camelot adında bir yer varmış. Genç bir Kral'ın, onun şövalyesi ve savaşçılarının halkı uğruna özgürlük mücadelesi verdiği bir yer.
Una vez, en una tierra... donde el sol brilla todo el año, había un lugar llamado Camelot, donde un joven rey y su noble paladín y sus guerreros, lucharon por la libertad de su pueblo.
Chhaya, ben seni güneşin altında bekliyorum ve üzerimde mavi kot pantolon ve kareli gömlek var.
Chhaya, estoy esperando en el jardín bajo el sol con jeans azul y camisa a cuadros.
Ortam epey ısındı. Magnezyum falan anlarsın işte... Güneşin merkezi gibi yanıp tutuşuyordu.
Se pone suficientemente caliente, el magnesio, ya sabes arde, como si estuvieras mirando el centro del sol.
Güneşin ağarmasını bekleyeceğiz, fakat risk almak istemiyorum.
Descansaremos hoy, pero no me seguiré arriesgando.
Magnezyum falan anlarsın işte... Güneşin merkezi gibi yanıp tutuşuyordu.
Se calienta lo suficiente, el magnesio simplemente, tú sabes arde, como si miraras fijo el centro del sol.
Saçlarına altın tonu katması için yarın güneşin altında yatacaksın.
Mañana te acostarás bajo el sol... para dar a tus rizos una tonalidad dorada.
Sadece en gençler ve güçlüler güneşin doğuşunu görüyor.
Sólo los más jóvenes y los más fuertes resistieron hasta la salida del sol.
Bir arı, güneşin pozisyonunu ve kovanının bilir.
Una abeja sabe la posición del sol y su colmena.
"Güneşin ışıklarının şehrin üzerinden çekilmesiyle sokaklar boyunca gölge uzandı."
"Cuando el sol se empieza a posar en la ciudad, la sombra se cierne sobre las sofocantes calles."
Güneşin bazı yerlerde asla parlamadığına inanmak çok zor.
Es difícil creer que el sol nunca brilla en algunos de estos lugares.
Yarın, güneşin doğuşuyla dokuz gün olacak ve o gün içinde Gannicus'ın teslimini bekliyoruz.
Mañana el sol recibirá al noveno día y con él esperamos el envío de Gannicus.
Güneşin doğuşuyla burası biraz hareketlendi yoldaşlar.
Hay un poco más de actividad aquí con el sol arriba, camaradas.
Güneşin batmasına az kaldı.
solo quedan pocas horas de luz
Pencereden güneşin ilk ışıkları içeri girene kadar konuşacaklarımız hakkında tam gizlilik veriyorum.
De inmunidad para todo lo que digas desde este momento hasta que el Sol se levante sobre el balcón.
- Güneşin altında çok kaldım da.
Pasé mucho rato al sol.
Güneşin batmasından önce iki saatimiz var.
¡ Vamos! Tenemos dos horas antes de que baje el sol.
Güneşin sonsuz yaşı yanında hiç kalan ömürlerimiz dolayısıyla...
El Sol es muy antiguo y nuestras vidas cortas.
Güneşin kavurucu sıcağı yakıyor.
El abrumador sol cae sobre ti.
Bence güneşin altında zaman harcayacaksın.
Creo que logrará lo que busca.
Güneşin batmasına iki saat var.
Faltan dos horas para el anoche.
Çünkü belirsiz güneşin parlaklığını yitirdi
Tu sol se desvanece con un último resplandor
Çünkü belirsiz güneşin parlaklığını yitirdi
Tu sol se desvanece con un último resplandor.
Güneşin doğuşunu seyrediyorduk. Ryan hep ağlıyordu.
Vimos salir el sol, y Ryan lloró mucho.
Güneşin doğuşunu izliyorduk, ve Ryan ağlıyordu.
Vimos salir el sol, y Ryan lloró mucho.
Grönland'daki Saattut Inuitleri için güneşin geri dönmesi av mevsiminin başlamasına işaret ediyor.
Para los Inuit de Saattut, Groenlandia, el retorno del sol marca el inicio de su calendario de caza.
Karanlık günlerin sürüp gitmesiyle herkes güneşin tekrardan gelmesini arzu ediyor.
En los oscuros días de arrastre, todo el mundo anhela que el sol vuelva.
Yakıcı güneşin altında on saattir yürüyorlar.
Han estado caminando durante diez horas bajo el sol ardiente.
Ve yeniden, develer gece araştırmalarını bitiriyor. Sonra, en sonunda güneşin doğuşu gibi develer ufukta beliriyor.
Una vez más, los camellos han ido en búsqueda de alimento por la noche, entonces, por fin, al salir el sol, aparecen en el horizonte.
Kadınlar ve develer hazır ve rüzgar yok. Toby yeteneklerini, güneşin ilk ışıklarıyla, bu sihirli sahneleri yakalamak için kullanıyor.
Las mujeres y los camellos están listos, y, sin viento, Toby es capaz de moverse a su alrededor con la luz de la mañana, capturando una escena mágica.
Bahse girmeyi pek sevmem ama, güneşin doğuşunu göremeyeceklerine bahse girerim.
No es un hombre de apuestas, pero yo apostaría que no ven la salida del sol arriba.
Korku uzun geceler içindir güneşin yıllarca saklandığı ve çocukların karanlıkta doğup, yaşayıp öldüğü zamanlar için.
El miedo es para la larga noche cuando el sol se esconde por años y los niños nacen y viven y mueren todo en la oscuridad.
- Güneşin doğduğu yere.
- Sí. - El estado soleado.
" O, güneşin doğuşudur.
Él es la salida del sol.
"O, güneşin doğuşudur."
Él es la salida del sol.
Erin... Güneşin doğuşu ilahilerini bir araştırayım. Bakalım özel bir inanışla alakası var mı.
Buscaré el origen del canto al amanecer para ver si se relaciona con algún específico sistema de creencias.
- Ya güneşin doğuşu zımbırtısı?
¿ Qué hay con el tema del amanecer?
Güneşin doğuşu betimlemesi her din ve inanç için genel bir şey.
Las imágenes del amanecer aparecen en toda religión o culto.
" O, güneşin doğuşudur.
Él es el amanecer.
"O, güneşin doğuşudur."
Él es el amanecer.
Güneşin altında dans ediyor.
Y esta bailando al sol.
Ve sonra dışarı çıkıp güneşin ışığını görünce, kendilerini her şeyden temizlemiş olurlar.
Al cabo de ese tiempo salen y miran los primeros rayos del sol, purificándose.
Ayrıca tatilin çok iyi bir fikir olduğunu plajda, güneşin altında farklı bir dili dinlemenin bize çok yararının olacağını söyledi.
Y que el viaje era una muy buena idea, que el viaje estaba muy bien, que nos iban a hacer muy bien unos días de sol, de playa, de oír otro idioma.
Bu yüzden, yılın her anı, güneşin doğuşunu izlerseniz konumunu ölçebilirsiniz ve günün tarihini iki üç günlük bir yanılmayla söyleyebilirsiniz.
Así que en cualquier época del año, si ves la salida del Sol puedes medir su posición y saber con una precisión de dos o tres días, la fecha.
Güneşin doğuşu ve batışı destansı bir kalp atışı üretir. Bu da bize zamanın geçtiğini anlamamızı olanak sağlar.
La salida y la puesta del Sol nos da un grandioso latido que nos permite señalar el paso del tiempo.
Bir yıl ise 365 ve bir çeyrek gündür güneşin yörüngesinde bir tur dönmemiz kadardır.
Y el año son los 365 días y un cuarto que tardamos en dar una órbita completa al Sol.
Bu, ışık ve yıldız parçacıklarının 10 milyon milyar güneşin verdiği ışıktan daha büyük bir patlamayla kutuplarından dışarı atılmasına sebep olmuş.
Eso causó que enormes chorros de luz y material estelar salieran disparados de sus polos en una explosión que brilló con la luz de 10.000 billones de soles.
Güneşin kaderi de diğer yıldızlarınkiyle aynıdır.
El destino del Sol es el mismo para todas las estrellas.