Hapishanede translate Spanish
3,153 parallel translation
Orada iki hafta hapishanede kaldık, şu anda Mississippi'deyiz.
Pasamos dos semanas en la cárcel allí, ahora estamos en Mississippi.
Birmingham'da, Martin Luther King ile hapishanede olduğunu biliyorum.
Está en la cárcel ahora mismo en Birmingham con Martin Luther King.
- Bones, hapishanede buluşalım.
- Huesos, nos vemos en el calabozo.
Açıkçası sıradan bir hapishanede olmaması gerekiyor.
En realidad no deberia estar dentro de una prision normal, para ser justos.
Robert, sen biraz hapishanede takılacaksın. Görev gereği.
Robert, tú cumplirás tiempo en la cárcel sólo un poco de tiempo de verdad.
Birkaç seçenek var ama adamlarım onun Moskova'da bir hapishanede tutulduğundan ve hükmünü beklediğinden eminler.
Pues hay varias versiones, pero mi gente cree que lo tienen en una prisión en Moscú esperando una sentencia.
Hapishanede ziyaretime gelmesine izin verilen tek kişiydi.
Él fue la única visita que se me permitió en la cárcel.
Hapishanede mi?
¿ Está en prisión?
Ve hapishanede 2 yıl geçirmek zorunda kaldım.
Y estuve 2 años en prisión.
- Kanun adamlarına hapishanede ne olur biliyorsun.
Sabes lo que les hacen a los exagentes de la ley en prisión. Entonces consigue algo de protección.
Hapishanede miydin?
¿ Estuviste en la cárcel?
- O Los Angeles'ta bir hapishanede oturuyor. - Bunu nereden biliyorsun?
- Él está en una prisión en Los Ángeles.
Ya da ikinci seçenek olarak bu alti suç haricindeki suçlari kabul edip düsük güvenlikteki bir hapishanede yatmayi talep edebilir.
O, la opción número dos : Puede declararse culpable de seis cargos menores a ser servidos concurrentemente en una institución de mínima seguridad.
Hapishanede kural yoktur Lists.
No hay reglas en la jaula, Lists.
Kötü hissettiğim için hapishanede onu hiç ziyaret etmedim.
Nunca lo visité en prisión porque me sentía terrible.
Hapishanede kalmalıydım.
Debería haberme quedado en la prisión.
Ömrümün geri kalanını hapishanede geçirmem, değil mi?
¿ No me pondrán en la cárcel por el resto de mi vida?
Yillardir bu hapishanede curumeme neden oldun.
Por años dejaste que me pudriera en esta prisión
- Onu hapishanede hiç ziyaret etmedin.
Ni siquiera fuiste a visitarlo a la cárcel.
Hapishanede geceleri orada öleceğimi düşünürken uykum kaçardı.
Cuando estaba en Bang Kwang solía quedarme despierto a la noche, pensando que moriría en ese lugar.
Bu aptal hapishanede sigara içmemize niye izin yok?
¿ Por qué no nos permiten fumar en esta estúpida prisión?
Şöyle diyeyim eğer o tatsızlık hiç yaşanmasaydı dünyadaki en güzel kadından hapishanede mektup almazdım.
Te diré una cosa. Si no hubiera ocurrido ese desastre, no hubiera recibido las cartas las cartas de la mujer más hermosa del mundo.
Sonra seminerini hazırlamaya başladı, bunun temelini de hapishanede Yahudi gurusu olduğunda atmıştı.
Trabajó en la construcción de un seminario, que en gran parte copió de su breve período como gurú judío en la cárcel. KIPÁS GRATIS OFERTA LIMITADA
- Yani sen, hala hapishanede değil mi soruyorsun?
¿ Quiere decir que no es todavía en la cárcel?
Askeri hapishanede yatacaksınız.
Pasará tiempo en una prisión militar.
Zaman zaman birkaçını içeri almıştık. Geceyi hapishanede geçirmişlerdi.
Fichamos a uno o dos de ellos de vez en cuando por desorden y pasan la noche en la celda.
Aslında hayır, ama işi hapishanede öğrendim.
Originalmente, no. Me especialicé en la cárcel.
Hapishanede çok görüyormuşsun.
Lo ves mucho en la cárcel.
Hapishanede, müebbetten yatıyor.
Él está en la cárcel, condenado a cadena perpetua.
Hayatının geri kalanını hapishanede geçirecek.
Él va a pasar el resto de su vida en la cárcel.
Kardeşimin boğulduğu gece... Jason, onunla hapishanede olan tek kişiydi.
Hace ya un tiempo mi hermano murió ahogado y Jason era la única persona que le acompañaba.
Hapishanede duyduklarıma bakılırsa Giuliano kraliyet çifti için temsili bir gösteri hazırlıyormuş.
He oído, a través de rumores en la prisión que Giuliano está montando una producción teatral para la pareja real.
Dinle, dostumuz hapishanede kafayı yemiş olabilir.
Nuestro amigo pudo haber perdido su astucia, en prisión.
Türklere karşı yaptığı kahramanlıklar ona hapishanede 13 yıl kazandırdı.
Su valentía contra los turcos le valió 13 años en cautividad.
Hapishanede, genelde tek arkadaşlarım onlardı.
A menudo, en prisión, eran mis únicas compañías.
Hapishanede öldürdüğüm fare suratli adam Kanayan Kaya'ya gitmemi soyledi.
El humano con chico rata que murió en la cárcel dijo que ir al Bloody Stone.
Onu hapishanede istemiyorum.
No va a quedarse en la prisión.
Benim kanım, ailem burada duranlar ve hapishanede bizi bekleyenler.
Mi sangre, mi familia está justo aquí y esperándonos en la prisión.
Birkaç gün hapishanede kalması bütün rahatsızlıklarını düzeltecektir.
Unos días en la cárcel pueden perturbarle a uno.
Hapishanede senin gibilere ne derler bilir misin?
¿ Sabes cómo llaman los tipos como tú en la cárcel?
Hapishanede kullanılacak bir şey gibi.
Seguro que eso es jerga de presidiarios.
Cezası hapishanede otuz gün.
Treinta días de cárcel, una multa.
Hapishanede masum olduğunu söylemek... genelevde ki prezervatif kadar hiçbir değeri yoktur.
¿ Sabes? Un inocente en la cárcel.. .. y un condón en un burdel no tienen valor.
Hapishanede daha iyi idi.
Si me uno a ustedes, no viviré por mucho.
Onları hapishanede öldürdüm.
Hasta hice que Ambolkar arrestara a su hermano menor bajo la sección 302.
Hepimiz hapishanede olduğumuzda, bırakın kendi altınlarını kendileri çıkarsın evlerini kendileri temizlesin, kıyafetlerini kendileri yıkasın.
Cuando todos estemos en la cárcel, que ellos extraigan su propio oro, Iimpien sus propias casas y se laven su propia ropa.
Tanıdığım bir adam... Moon ve JT nin hapishanede olduğu söyledi.
Este hombre que conozco... me dijo que Moon y JT están en la cárcel.
Hapishanede sigortaya ihtiyacın olmayacaktır.
No lo necesitas en prisión.
- Hapishanede parmaklanmış gibi.
Como que te violen en la cárcel. Me lo imagino.
Ne zaman Alec'i hapishanede görmeye gitsem Tutuklanmasından beni sorumlu tuttuğunu hissediyordum.
Es sólo que cada que he ido a ver a Alec a la cárcel, he tenido la sensación de que él podía culparme por su arresto.
Hapishanede görüşürüz.
Nos vemos en la cárcel.