Hata translate Spanish
26,872 parallel translation
Stefan, hata yapıyorsun.
Stefan, eso es un error.
Yanlış kişi Veliaht Prens'e saldırmaktan suçlanıyorsa bundan daha ciddi adli bir hata olamaz.
Si el hombre equivocado ha sido acusado de atacar al príncipe heredero, no puede haber un error judicial más grave.
- Elbette ki. Gaston konusunda bir kez hata yaptım ama bunu düzeltebilirim.
Fallé una vez con Gastón, ahora puedo arreglarlo.
Belle, büyük bir hata yapıyorsun.
Belle, cometes un gran error.
Evet, ve bunu yaparak hata ettim.
Sí, y estuve mal en hacerlo.
- Durdurduğumuz ve yakın gelecekte aynı boyutta yapılacak olan sevkiyatlar dikkate alındığında aşırı doz istatistikleri, dağıtım için çıkacak çete savaşları hesaba katılırsa ve hata payı ayarlaması da yapılırsa en az 4.287 hayatı kurtardık.
Dado el tamaño del cargamento que detuvimos y envíos en un futuro próximo del mismo tamaño, teniendo en cuenta las estadísticas de sobredosis, la guerra de pandillas por la distribución, y ajustando por un margen de error, salvamos 4.287 vidas, mínimo.
Kendin istediğin hatayı yapabilirsin ama biz sen istedin diye hata yapmayacağız.
Puedes cometer tus propios errores, pero no los cometeremos por ti.
- Bu bir hata.
- Es un error, un estúpido error.
Aptal bir hata.
¡ Tiene que serlo!
Bir hata falan olmalı!
¡ Tiene que ser un error!
Hata yapıyorsunuz.
GRIFFITH : Estás cometiendo un error.
Durmadan hata yapmak mı?
- ¿ Constantes tropiezos?
Acayip baskı var burada. Özellikle bir hata bütün polislik kariyerini sonlandırabilir.
Especialmente si un error arruinaría toda su carrera.
Gelmekle hata etmişim.
Lamento haber venido.
Bir hata yap.
Equivocarte.
Bir hata yaptım.
Cometí un error.
Şüpheli olmadığına inanır inanmaz ne kadar korkunç bir hata yaptığımı fark ettim.
Tan pronto como me dejaste de considerar como sospechoso, Me di cuenta de lo terrible que era que yo he tenido.
Hayır, Beckett. Bu bir hata değil.
No, esto no es un error.
- Gelme dedi. - Çok aptalca bir hata.
- Pudiste ir de todos modos.
Hata benim.
Es mi culpa.
Görevdeki memur sistemde bir hata olduğunu düşünmüş sonra verilen emirlere ve eğitime rağmen üstlerine yanlış alarm olduğunu söylemiş.
El oficial al mando creyó que se trataba de algún tipo de error del sistema... así que, contraviniendo sus órdenes y entrenamiento, les dijo a sus supervisores que era una falsa alarma.
Yön bilgisayarı 0.002 oranında hata yapıyor.
Los cálculos del ordenador de abordo se equivocan en un 2 por ciento.
Dahili bir kritik hata. Kurtarması zordur.
Es difícil recuperarse de un error fatal interno.
Yani şunu bir dinleyin dahili kritik hata.
Escucha cómo suena : Error fatal interno.
Bence hata yapıyorsunuz.
Creo que es un error.
Hepimiz elimizden geleni yapıyoruz. Acı çukurunun üzerinde gerilmiş bir ip üzerinde yürüyoruz. Bu hata yapmamız için bize cesaret veriyor.
Todos ponemos nuestro mejor esfuerzo, caminando en la cuerda floja sobre el pozo del dolor extremo que amenaza con hacernos tropezar.
- Bir hata sonucu.
Fue un error.
- Hata yaptığımızı düşünüyormuş.
Cree que estamos cometiendo un error.
Ameliyat olmamakla hata ettim sanırım Ray.
Ray, creo que he cometido un error al no someterme a la operación.
Bak, bir hata yaptım.
Es un error.
Kendi öz evlâdına "en büyük hata" gözüyle baktığını tahayyül edebiliyor musun?
¿ Te imaginas refiriéndote a tu propio hijo como "el mayor error"?
Bir çeşit hata falan oldu sanırım.
Debes tener un cortocircuito.
Ama sanırım bir hata yapmışım.
Aunque quizá cometí un error.
Bunun korkunç bir hata olduğunu biliyordum.
Oh, Dios. Sabía que era un error terrible.
Karına gerçeği söyleyip hata ettiğini itiraf etsene.
¿ Por qué no le dice a su esposa la verdad Y admitir que estaba equivocado?
Hata ettiğinizi itiraf etseniz ne olur?
¿ Por qué no lo admites que estabas equivocado?
Görünmeden en arka vagona gidip döndük. - Kitabınızda hata yok.
Hemos conseguido ir hasta el vagón de la cola y vuelto sin ser vistos.
Utah'daki işi benim yüzümden kabul etmiyorsan hata ediyorsun.
Si no vas a aceptar ese trabajo en Utah por mí, estás cometiendo un error.
Bunun bir hata olması gerek.
Esto tiene que ser algún tipo de error.
Belli ki bu bir hata.
Obviamente fue un error.
Büyük hata.
Gran error.
Başka bir hata olmadığından emin olmak istedim.
Quería asegurarse de que no había otros errores.
- Hata mı ettik dersin?
¿ Hubo un error?
Jason, eğer bunu izliyorsan, bunun bir hata olduğunu biliyorsun.
Jason, si estás mirando, sabes que esto es un error.
Hata ettim ama ne denli acil bir durum olduğuna inanamazsın yine de hataydı...
Estuvo mal y no puedo contarte lo importante que era la emergencia, pero estuvo mal y...
Doktor Mick'i sandığım kadar iyi tanımayabileceğimi söylemişti belki de Lorraine'i terk ettiğini söylediğine inanmakla hata ettim.
Doc dijo que tal vez no sé Mick tan bien como yo creo que sí, así que tal vez me equivoqué al creer que se iba de Lorena.
Bak, on yıl önce bir hata yapmışsın ve bedelini de ödemişsin.
Mira, que cometió un error hace diez años, y que pagó por ella.
Bütün bilgilere ulaşmadan yeni bir teori üretmek büyük bir hata olur.
Es un error capital teorizar antes de tener datos.
Mimarınız, Bay Busquet'nin ya da ekibinizden birisi olabilir rüzgar hesaplamasında bir hata yaptığını keşfetti.
Descubrió que su arquitecto, el Sr. Busquet- - o, tal vez, alguien en su team- - cometido un error en sus cálculos de viento.
Doğru ama anlaşmaya hazırlanırken Rex, Gabriel'i geçici olarak Halawa'dan çıkarmak gibi bir hata yaptı.
Eso es, pero mientras estaban terminando de cerrar el trato, Rex cometió el error de hacer que sacaran temporalmente a Gabriel de Halawa.
Büyük bir hata yaptım.
Hice un gran error.
hata yok 46
hata bende 21
hata yapma 25
hata ettim 32
hata ediyorsun 17
hata yaptın 26
hata yaptım 57
hatalısın 27
hata mı 40
hata yapıyorsun 53
hata bende 21
hata yapma 25
hata ettim 32
hata ediyorsun 17
hata yaptın 26
hata yaptım 57
hatalısın 27
hata mı 40
hata yapıyorsun 53