Haç translate Spanish
3,932 parallel translation
Haçı bana ver.
Dame la cruz.
Kilise altın haçı ne yapacak?
¿ Para qué quiere la iglesia una cruz de oro?
Geçmiş yıllarda kaybolan altın haçımızı bulduk.
Hemos recuperado la cruz de oro que se perdió hace años.
Eğer altın haç alırsam beni kızınla evlendirecektin.
Si yo traía una cruz de oro tú permitirías que tu hija se casara conmigo.
Ama köylülere sormak lazım onlar benim kızımı, kilisenin haçını çalan birine vermeme razı gelirler mi?
Pero pregunta a los lugareños quien de ellos dejaría a su hija que se casara con un hombre que ha robado la cruz de la iglesia.
Haçı benim çaldığımı kim söyledi?
¿ Quién dice que yo he robado la cruz?
Haçı çalan hırsız bizim evimizi yaktı.
El ladrón que la robó también quemó nuestra casa.
Çünkü evimizin altında bu haçı saklıyordu.
Él había escondido la cruz debajo de nuestra casa.
Haçı sen mi çaldın?
¿ Tú robaste la cruz?
Kutsal haçı çalma konusunda ödeştiğini farz et, Sam abi.
Tú ya has expiado por el robo de la cruz santa, hermano Sam.
Ben ahlaklı bir kadınım dedektif. Beni Aziz Peter Kilisesi'ne götürüp konuşmamam için haç üstüne yemin ettirdiler.
Soy una buena mujer, detective, pero, pero me llevaron a San Pedro en Barclay e hice un juramento sobra la santa cruz de permanecer en silencio.
Hapse girmeden önce Luann'e annemin bana bıraktığı İsa'lı haçı bırakmıştım.
Antes de entrar, yo le di a Luann un crucifijo que me dio mi madre.
Gayretli bir savcı, Tara'nın Otto'yla buluşmayı planladığını ve haçı da onun ne için kullanılacağını bilerek içeriye soktuğunu savunabilir.
Un fiscal entusiasta, podría venderlo como que conspiró para reunirse con él para entregarle el crucifijo sabiendo lo que iba a hacer.
Dün benden bir haç getirmemi istedi.
Ayer le di un crucifijo.
Luann'in haçını.
De Luann.
Haçı onun boynuna taktığında mahkum bağlı haldeydi.
Él estaba inmovilizado cuando ella puso el crucifijo alrededor de su cuello.
Kardeşimin, elinde bir çeşit haç olan bir mahkum tarafından saldırıya uğradığını söylediler.
Dijeron que fue atacada por un recluso que tenía una cruz.
Belki kardeşimi MC'yi bekleyen RICO davasından kurtarmak için öldürdüğünü ve haçı da kulüp başkanının karısından aldığını söyler.
Tal vez les diga que asesinó a mi hermana para proteger a su club de una investigación RICO pendiente, y quizá les diga que la esposa del presidente del club fue quien le dio el arma asesina.
Benden o haçı getirmemi istediğini söylerim.
Decirles que tú me pediste que te llevara esa cruz.
Maskeler, haç falan... Bu hasta ruhlu orospu çocukları kendilerine Klan'ı mı örnek alıyormuş...
Las máscaras, la cruz hijos de puta enfermos están modelándose tras el Klan.
Büyük bir haç ateşi yakılmıştı. Oldukça nefret dolu olan bu insanlar saçma kıyafetlerden giyinmişlerdi büyük purolar içiyorlardı.
La gran cruz en llamas, esa gente odiosa y sus ridículas ropas, con grandes cigarros,
Ve küstahlıkla, hepsi haç takıyordu.
Se supone que era audaz porque llevaban cruces cristianas.
Ve haçı eline alan adaylar sabaha kendilerini anketlerin tepesinde bulabilirler.
Cualquier candidato que pueda soportar esta cruz va a estar en el número uno de las encuestas al día siguiente.
Öğrencilerden ellerindekilerini değiştirmek isteyen olursa elimde 13 tahe haç üç kipa ve Samira Habsi'nin burkası var.
Si cualquiera de los alumnos quieren reclamar sus posesiones, tengo 13 crucifijos, tres solideos, y la burka de Samira Habsi.
Bahçemde haç yakılmasını istemiyorum.
No quiero la calle bloqueada con fuego enfrente de mi casa.
Başpiskoposluk İdaresi, Haç İşareti filminin bir kopyasını ödünç verecek.
La Arquidiócesis nos está prestando una copia - de El Signo de la Cruz.
Karanlıkta, hepimiz toplanıp Haç İşareti filmini izleyeceğiz. Bu film ; alevler, sevişmeler ve birçok Hristiyanın ölümüyle dolu.
Todos estaremos juntos en la oscuridad, viendo El Signo de la Cruz, una cinta llena de fuego, sexo, y muerte de Cristianos.
Şimdi yerinize oturun, rahatlayın ve 1932 yapımı bir Cecil B. DeMille klasiği olan Haç İşareti filmiyle birlikte Antik Roma'ya doğru yola çıkın.
Ahora... instálense, relájense y regresen conmigo a la antigua Roma mientras presentamos el clásico de 1932 de Cecil B. DeMille,
Serbest bırakılmanın ardından Arthur Arden ismiyle Kızıl Haç'tan geçiş izni almış.
Después de la liberación, obtuvo un pase de la Cruz Roja Internacional bajo el nombre de Arthur Arden.
Kızıl Haç'tan alınmış orijinal belgeler şu an elimde ama eşleştirmeyi sağlamak için Gruper'in parmak izi gerekli.
Tengo los documentos originales de la Cruz Roja pero necesito las huellas digitales de Grouper para ver la coincidencia.
O haç işaretleri ve aşağı yukarı kafa sallamalar.
Todas esas persignaciones y balancearse arriba y abajo.
Üstünde haç olan bir ayak bileziği var.
Tiene una tobillera con una cruz.
10.000 kişinin önünde 272 kiloluk haç arkamda... 10.000 meleğin seslerini duyuyordum.
600 libras a través de la espalda frente, 000 personas... cuando escucho las voces de 10.000 ángeles.
Haçın.
Tu cruz.
İsa'nın eline haç verilmiş başının üstüne de dikenli bir taç geçirilmişti.
Jesús fue cargado con una pesada cruz y en su frente se puso una corona... de espinas.
N'aber hacı?
¿ Qué tal, pana?
Hac yolculuğuna çıkmıyoruz ki avans vermem gerektiğini, kimse bana söylemedi ki.
Gastamos todo el dinero tomando Además, tu no nos dijiste que el dinero era para el adelanto...
Tekerlekli tek hacı yatmazı ben imal ettim.
Hice el único rodamiento El bamboleo del weeble alguna vez.
Dolunay olduğu için mi böylesin, hacı?
¿ Es esa la luna llena hablando, compañero?
Ve, hacı, herkes hayvan gibi içiyor, çıldırmış gibiler. Onu görebiliyorum.
Y, chico, cualquiera que haya bebido esa porquería, estará volviéndose loco. ¡ Sí!
Hacı, Rusça mı biliyorsun?
Amigo, ¿ hablas ruso?
Beckett hakkında hacı.
Es sobre Beckett, hermano.
Şu hacı hoca numaralarını al ve yok ol.
¡ Fuera de aquí con tu brujería!
Hiç hoş değil, be hacı.
No es guay, tío.
1000 kiloluk hacı kaldırmalarını kaçırmak istemiyorum.
Yo no quiero perder a levantar la cruz de 1.000 libras.
İki kocaman adamın büyük kafalarının üstünde büyük bir hacı kaldırmalarını görmek istiyorum. Mm-hmm.
Quiero ver dos tipos culona liftin'un gran ol'cross sobre sus cabezas grandes ol'!
Şimdi, bu iki savaşçının Tanrı'nın şanıyla kafalarının üstünde 453 kiloluk hacı kaldırmalarını izleyelim.
- Ahora, vamos a ver estos dos guerreros levantar esta Cruz de 1.000 libras por encima de la cabeza para la gloria de Dios.
Olay şu ki birkaç hacı arabamı ve cep telefonumu çaldı.
Esta es la cuestión.
Beni bunu yapmaya hacılar zorladı!
¡ Los peregrinos me condujeron a esto!
Dead Risen için yapılan süper partiyi kaçırdın, hacı.
Amigo, te perdiste la más enfermiza fiesta de lanzamiento de Dead Rising.
Sonra, Roma İmparatorluğu Hristiyan olunca Kudüs, Hristiyanların hac ibadetinin dünya merkezi haline geldi.
Más tarde, cuando el Imperio Romano se convirtió en cristiano, Jerusalén se transformó en el centro mundial de peregrinación cristiana.