Hâkim translate Spanish
2,295 parallel translation
Sinirlerime hâkim olmam gerekirdi ama olmadım.
Y debería haber controlado mi temperamento, pero no lo hice.
İştahına hâkim olmayı düşünsen iyi edersin.
Tal vez debas pensar en refrenar ese apetito tuyo.
O canavar hâkim kızı kilit...
Ese juez monstruoso la ha encerrado...
Evet, evet. "Star Trek, 85 milyonluk açılış dünyaya hâkim inek tiplemeler."
Sí, sí, "Star Trek", 85 millones en el estreno, los inadaptados gobiernan la tierra.
Bölümün bir üyesi olmadığın için hâkim bunu kabul etmeme kararı alacaktır.
Al no ser parte del Departamento, un Juez dictaminará que es inadmisible.
Babam kendine hâkim olamaz.
Muy bien, mi padre... no puede controlarse a si mismo.
Mahkeme emri dilekçesi verdiğin hâkim bana telefon etti.
Antes he recibido una llamada desde los juzgados en relación a la orden que solicitaste al tribunal.
Diline hâkim olsan iyi olur.
Deberías de vigilar tu tono,
Yine de neden Go-Go? 1985'te kurulan Cehennem Kedileri'nin 25. kuruluş yıl dönümü geliyor. Yani bu yıl 80'lerin teması hâkim olacak.
Es el 25 aniversario de la fundación de los Hellcats, en 1985, así que este año el tema son los años 80.
Günde 20 dakika boyunca sadece ayaklarımı kullanıp bir şempanze gibi ayaklarıma hâkim olacağım, sense orada aptal gibi oturacaksın.
20 minutos al día, todo pies, sin manos y tendré la destreza de un chimpancé y tú estarás sentado allí como un idiota.
Onu hâkim ve jüri karşısına çıkartacağız.
Vamos a llevarlo a enfretar a un juez y un jurado.
Hâkim ve jüri meselesinde kinaye yaptığını düşünmüştüm.
Es solo que asumí que tomabas con pinzas eso del juez y el jurado.
Kendine hâkim ol.
Contrólate.
Bu sembolü kullanmakta, düşmanı, şeytanı alt etmeye yarardı. Verdiği, sağladığı güç, sadece hayatı sürdürmek değil hâkim kılmayı da sağlardı.
Y la teoría era que era un poder mágico, un símbolo mágico dado a estos pueblos indígenas por extraterrestres, y que usando este símbolo podían alejar a los enemigos, alejar el mal, dándoles el poder no sólo de sobrevivir sino de ser superiores.
Bulwer Lytton güçlü ve hâkim bir ırktan bahseder ; ve de "Vril" olarak bilinen, mistik bir antik enerji formundan kullanılabilir ve kontrol edilebilir bir enerjiden...
En el, Bulwer-Lytton describe a una poderosa raza dominante y una forma de energía mística conocida como Vril aprovechada y controlada.
Her zaman duruma hâkim ol, anla ve nedenini düşün.
Por eso es que cambiaron de repente. Siempre tienes que controlar, entender, y pensar en una razón.
Her şeye hâkim olmak istiyorlar.
Lo quieren controlar todo.
Hâkim, psikolojik danışmanlığına gitmeme karar verdi bu yüzden de yanındayım.
El juez me hace ir a orientación psicopedagógica, y ahora estoy aquí contigo.
İtiraz ediyorum, Sayın Hâkim.
Objeción, Señoría.
Önyargı var, Sayın Hâkim. - Kabul edildi.
Eso es especulación, Señoría.
Kendine hâkim ol, bebeğim.
Contrólate, cariño.
Nijerya mafyası buraya eskisi kadar hâkim değil.
Aquí, los nigerianos no tienen el mismo control que hace unos años.
Kendine hâkim ol, dostum.
Compórtate, viejo.
Hâkim Jeffersonian'a gerekli gördüğü her durumda test yapma izni vermiştir.
El juez le ha dado al Jeffersonian permiso para hacer cualquier prueba que consideren necesaria.
Sayın Hâkim!
¡ Señoría!
Hayır, Sayın Hâkim Weldon.
No, su señoría Weldon.
Sayın Hâkim cep telefonlarını toplama sırası sizde.
Señoría, es su día de recoger celulares.
Sizin de gördüğünüz gibi, Sayın Hâkim, resimler çok taraflı.
Como puede ver, señoría, son altamente perjudiciales.
Özür dilerim, Sayın Hâkim.
Lo siento, señoría.
Sayın Hâkim, müvekkilimizin mesleğinin suçla bağlantılı olmadığına inanıyoruz.
Señoría, creemos que la profesión de nuestro cliente es irrelevante para este crimen.
- İtiraz ediyorum, Sayın Hâkim. Dalga mı geçiyorsun?
Objeción, señoría.
Sayın Hâkim, müvekkilimiz İkinci Dünya Savaşı meraklısı.
Señoría, nuestro cliente es aficionado a la segunda guerra mundial.
Sayın Hâkim, mesele içki içmek değil.
Señoría, esto no es sobre beber.
- Sayın Hâkim, kürsüye yaklaşabilir miyiz?
Puede preguntar. Señoría, ¿ puedo acercarme al estrado?
Sayın Hâkim, savunma bu dava ile mahallede olmuş 3 tane çözülmemiş soygun arasında bağlantı kurmaya çalışıyor.
Señoría, la defensa trata de marcar una conexión entre este asesinato y tres robos sin resolver en el vecindario. - Pediremos pruebas que lo respalden...
- O zaman izin verin iddia makamı fikrini savunsun ve jüri ona göre karar versin, Sayın Hâkim.
Pues que la fiscalía argumente eso y que el jurado decida, señoría.
Sayın Hâkim.
Señoría.
Sayın Hâkim, şahsi bir kin nedeniyle taraflı karar veriyorsunuz.
Señoría, usted se ha valido de rencillas privadas para dictaminar sesgadamente.
Lütfen bana "Sayın Hâkim" diye hitap edin.
Por favor, diríjase a mí como "señoría".
Sayın Hâkim size basketbol oynarken faul yaptım.
Señoría, lo golpeé en el baloncesto.
Sayın Hâkim, binada son zamanlarda olan soygunlarla ilgili olduğu için alakalı.
Señoría, es relevante porque se trata sobre los recientes robos en los departamentos.
Hayır, yok, Sayın Hâkim.
No, no, señoría.
Avukat Hanım, çapraz sorgulamaya hazır mısınız? Evet, Sayın Hâkim.
¿ Está lista para repreguntar, abogada?
İtiraz ediyorum, Sayın Hâkim.
Objeción, señoría.
- İtiraz ediyorum, Sayın Hâkim.
Objeción, señoría.
Başka sorum yok, Sayın Hâkim.
No más preguntas, señoría.
Evet, isteriz, Sayın Hâkim.
Sí, lo haremos, señoría.
Teşekkür ederim, Sayın Hâkim.
Gracias, señoría.
Sayın Hâkim, şimdi iddia makamının sıradaki tanığının kabul edilmemesi üzerine talepte bulunmak istiyoruz.
Señoría, ahora nos gustaría que se atendiera a nuestra petición de descartar al siguiente testigo de la fiscalía.
Kendine hâkim olamıyor.
Siempre pierde dedos del pie.
Evet, Sayın Hâkim.
Sí, señoría.