Ihtiyar translate Spanish
8,334 parallel translation
- Bak ihtiyar diyorum ki...
- Mira viejo, sólo estoy diciendo que...
- Öyle sanmıyorum, ihtiyar!
- Yo creo que no, viejo.
- Anlamadım ihtiyar.
- Me perdiste, hombre.
Beni dinle ihtiyar partimi başka bir yerde de verebilirim.
Escuche, viejo, Puedo llevar a mi fiesta, a otra parte.
- İyi misin ihtiyar?
- ¿ Estás bien, anciano?
- Tamam o zaman ihtiyar.
De acuerdo, anciano.
- İyi geceler ihtiyar.
Buenas noches, anciano.
- Adamı rahat bırak ihtiyar.
Déjalo en paz, anciano.
Daha kuvvetli it ihtiyar!
¡ Más fuerte, anciano!
- Kusura bakma ihtiyar.
Lo siento, anciano.
Kapışmak mı istiyorsun ihtiyar?
¿ Quieres pelear, viejo?
- Geri çekil, ihtiyar herif.
- Muévete, anciano.
Hey ihtiyar bunak!
Oye vieja bruja!
Seni ihtiyar cadı!
Usted pésimo vieja bruja!
Gel de beni hakla ihtiyar!
¡ Ven a buscarme, amigo!
Neredeyse iki ayım doldu ihtiyar hâlâ her seferinde kimlik görmek istiyor.
Llevo dos meses aquí... y el tío me pide ver mi identificación todas las veces.
Anladığım kadarıyla, altı üstü birkaç ihtiyar varmış.
Que yo sepa, solo es para un montón de viejos.
Benimle kafa bulma ihtiyar.
No me jodas, anciano.
Birimizin ihtiyar babanın başında durması gerekiyordu.
Una de nosotras tuvo que quedarse a cuidar a tu viejo papá.
Babama "ihtiyar" diyorsanız o kadar da akıllı değilsiniz demektir.
No eres tan inteligente si lo llamas "viejo".
Çekil önümden ihtiyar.
¡ Fuera, viejo!
Biliyor musun, ne zaman Asya'da dalışa gitsek, senin ihtiyar ağzına içki koymazdı.
¿ Sabes que tu viejo siempre fue...? ¿ abstemio, cuando nos sumergíamos en Asia?
Biliyor musun, senin ihtiyar hakkında dalga geçiyordum.
Estaba bromeando acerca de tu viejo, ya sabes.
Zor zamanlar mı ihtiyar?
¿ Tiempos difíciles, muchacho?
Bu ihtiyar adam yorgun.
Este viejo hombre está cansado.
Çek ellerini üstümden ihtiyar!
Consiga sus manos de encima, viejo!
- İyi misin ihtiyar?
- Usted Todo ahí, viejo?
- Yanıldığını kanıtladım, ihtiyar.
Demostré que estabas equivocado, viejo.
Sen yaşayacağın kadar yaşamışsın ihtiyar.
Ya viviste tu vida, anciano.
Warren. Seni ihtiyar köpek.
Warren, viejo perrito.
Bu arada o kadar yaşlı görünmüyorsunuz yani ihtiyar olduğunuzdan endişelenmedim.
No se ve tan vieja. No me preocupé porque se viera vieja.
Sadece birkaç tane ihtiyar kadınız.
Solo somos un grupo de ancianas.
Önyargılı bir ihtiyarım işte.
Soy solo un viejo prejuicioso.
Herkes huysuz ihtiyarın güvende olmasını istiyor.
Todo el mundo quiere que el viejo este seguro.
Benim ihtiyar hakkında ben istediğimi derim.
Puedo decir lo que quiera de mi viejo.
Benim ihtiyar...
Bueno, mi vie...
İhtiyar Clem'i kandırabileceğini sandın he?
¿ Crees que puedes engañar al viejo Clem?
İhtiyar babanız hakkındaki asıl gerçekleri öğrenme zamanınız geldi.
Es hora de que ustedes sepan la verdad sobre su querido viejo.
İhtiyar haritayı sana verdi.
El anciano te lo entregó.
- İhtiyar?
- ¿ Anciano?
Haydi ihtiyar!
No... ¡ Vamos, anciano!
İhtiyar Vlad.
El bueno de Vlad.
İhtiyar Mick bu aralar bir sevkiyat bekliyor.
El viejo Mick está esperando una carga...
İhtiyar içkisi. İğrenç.
Alcohol de ancianos, qué asco.
İhtiyar bir adamda bu kadar kan olacağı kimin aklına gelirdi?
Pero ¿ quién iba a pensar que aquel viejo había de tener tanta sangre?
İhtiyar Bilig bu insanlar Doğu'da açlık çekiyor.
Viejo Bilig. ¡ Hay gente muriéndose de hambre en el este!
- İhtiyar George.
Viejo George.
- İhtiyar George!
Viejo George.
Burada kal İhtiyar George.
Quédate aquí, Viejo George.
İhtiyar, Prens Drakan'a karşı geldi.
El anciano se ha rebelado contra el Príncipe Drakan.
İhtiyar sağlam adammış.
Es un viejo duro.