Içın translate Spanish
5,673 parallel translation
Bu babamın araştırmasını örtbas eden İç İşleri'ndeki memur.
Es el oficial de Asuntos Internos que lleva la investigación de mi padre.
İç ferahlatıcısınız Bay Sennett ve eğer işler kötüye giderse tek yapmam gereken bir filme bilet almak.
Usted es un soplo de aire fresco, Sr. Sennett, y si las cosas van mal todo lo que tengo que hacer es comprar una entrada para el cine.
Eğer bir böcek çok büyükse bu boruların dış kısımları, oksijeni daha iç organlara ulaşamadan tüketirdi.
Si un insecto fuese demasiado grande, los tramos exteriores de esos tubos absorberían todo el oxígeno antes de que pudiese llegar a sus órganos internos.
Bu mekanın 275 milyon yıl önce neye benzediğini bir düşünün. Yaşamla dolup taşan adalarla benek benek olmuş enerjik ve tropik bir iç deniz olduğu zamanlarda.
Imagina el aspecto de este lugar hace 275 millones de años, cuando era un vibrante mar tropical interior, salpicado de islas y rebosante de vida.
Büyük bir milletin küçük olana baskı yaptığını görüyorlar ve bu da koruyucu iç güdüyü ortaya çıkarıyor sanırım.
Cuando ven cómo una nación grande oprime a una pequeña les sale el instinto protector, supongo.
Lisedeyken Wild Turkey içip uyandığımızda kadın iç çamaşırı giymiş olduğumuzu hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas cuando estábamos en el secundario y estábamos bebiendo bourbon, y, cuando desperté, llevaba ropa interior de mujer?
İç çamaşırlarına ne kadar harcadığını biliyorum.
Sé lo que te gastas en ropa interior.
Bilinç filtreli algoritmanın iç yüzünü anlamadan önce bilgiyi gösterilen kısımlardaki işlemcilere bölüştürmem gerekiyor.
Voy a tener que repartir la alimentación a los procesadores del sector designado antes de que seamos capaces de comprender un algoritmo de filtro consciente.
Sam'in iç organlarındaki yanıkların çoğu düzelmiş.
La mayoría de las heridas internas de Sam se han curado.
İç güdülerim bana o cadı, ruhlarla iletişim uzmanı ve çok yetenekli medyumumuzun bu davayı çözmende sana muntazaman yardımcı olacağını söylüyor. Eminim bu, elle yapacağın küçük büyülü fiyonktan farksız.
Mi tripa me está diciendo que la bruja, el fantasma susurrador, y nuestro muy talentoso psíquico nos van a ayudar a envolver este caso en un aseado, estoy seguro que puedes hacerlo a mano.
İç çamaşırlarının içinde!
- En la ropa interior.
Mesela mayo veya iç çamaşırıyla fotoğrafını çekip...
Por ejemplo, si tomara una foto suya en traje de baño o ropa interior y...
NARVIK-A denekleri korkunç bir şekilde öldü. Yaralar, kanamalar, iç oganlarının sıvılaşması.
Los sujetos con NARVIK-A murieron horriblemente lesiones, shock hemorrágico licuación de los órganos internos.
Künt travma, dalak rüptürü, birkaç iç kanama ve yüksek tansiyon için üst karın kısmına bakacağız.
Tenemos una contusión al abdomen superior izquierdo, rotura de bazo, severa hemorragia interna e hipotensión.
Sayın Yargıç, İç Gelir Servisi bu tanıklara çapraz sorgu yapmayı öneriyor.
Su Señoría, el IRS trataría de interrogar estos testigos.
İyi eğitimli bir ajanın yeteneklerine ve bir suçlunun iç güdülerine sahip.
Tiene las habilidades de un agente entrenado. Con los instintos de una criminal.
İç çamaşırlarını evde bırak.
Deja la ropa interior en casa.
İç çamaşırın ne renk falan gibisinden.
Tú sabes, ¿ qué tipo de calzones usa?
- Her şeyi. İç hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum çocuk hastalıkları, fizik tedavi, psikiyatri, cerrahi.
- Todo... medicina interna, obstetricia y ginecología, pediatría, medicina preventiva, psiquiatría y cirugía.
Hemen ilaçlarını iç.
Toma tu mediación. Ahora mismo.
Onun her gün evden iç çamaşırlarını giymeden çıkmasını ve gün doğana dek gelmeyişini izliyorum.
Mirándola dejar la casa cada noche sin su ropa interior regresando a altas horas.
Kesin sen ona iç çamaşını verdin.
Te hizo dar tu ropa interior.
- O senin iç çamaşırı ile ne yaptığını biliyor musun?
- ¿ Sabes que hará con tu ropa interior?
- Hey, Cat iç çamaşını kaybetti.
- Cat perdió su ropa interior.
Maya, iç çamaşırını bana ver.
Maya, dame las bragas.
Pardon, bu kadın iç çamaşırı mı?
Perdona, ¿ eso es ropa interior de mujer?
Çayını iç.
Tómate el té.
İç organlar dışarıda, karın kısmı tamamen açılmış fakat kızışma veya ısırma izi yok, Jack.
Las vísceras están expuestas, la barriga está al descubierto, pero no hay señales de garras ni mordisqueos, Jack.
İç organların çıkarılması, parçalanma ; yine de her şeyin izahı var.
Destripamiento, desmembramiento, y todo lo demás.
Doktorlar, bedenimdeki iç haritanın gerçeklikle örtüşmediğini söylemişti.
Los médicos me dijeron que el mapa interno de mi cuerpo no coincide con la realidad.
Burada, önünüzde şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime bundan böyle ABD anayasasını ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma, bağlılık ve sadakat göstereceğime yemin ederim.
Juro solemnemente... que renuncio completamente a cualquier lealtad... y fidelidad a príncipes, potentados, estados... o soberanos extranjeros de los cuales haya sido hasta... ahora súbdito o ciudadano. Que apoyaré y defenderé... la Constitución y leyes de los Estados Unidos de América... contra cualquier enemigo, nacional o extranjero.
Ben sadece başka bir adamın iç çamaşırıyla ölmek istemiyorum.
No quiero que mi muerte sea usando la ropa interior de otro hombre.
Pembeli kadın iç o içkiyi. ve herkes, dans edelim, hadi hadi hadi. Hayır, hayır, hayır hayır.
Mujer de rosa, bebe esa cosa, y gente, bailar, bailar, bailar hasta el final. ¡ No, no, no, no!
İç çamaşırını boruya sıkıştırarak tıkadığını düşünüyorum.
Adivino que tiraste tu camisa interna por la tubería para atascarla.
Pekalâ Bayan Randall, sanırım iç çamaşırlarınızı evde bıraktınız.
Bien, Sra. Randall, creo que dejaste tus prendas íntimas en casa.
Muhtemelen yukarıda karısının kirli iç çamaşırlarıyla ilgileniyordur.
Probablemente está arriba, ajustando la maldita ropa interior de su esposa.
June'ninkiler ise iç çamaşırıyla dolu olacak. Ah. bu biraz sağlıklı bir yiyecek bu gece burada kalacaksın gibi, Tracy.
y la de June no tiene nada excepto pantalones cortos.
Molly Parker iç güdülerin de onların suçlu olduğunu söylüyor.
Y tienes esa sensación en el estómago de Molly Parker.
İdrar yolun vajina ve klitorisin arasına yerleştirilmiş, iç yanağın içinde.
La uretra está entre el clítoris y la vagina, dentro de los labios menores.
Larry, tüm iç çamaşırlarımın olduğu kutu hangisi?
Larry, ¿ en cuál están mis pantalones?
Yargıç Hale ile kızımızın iç güzelliği için endişeliyiz Papaz Mather.
El Magistrado Hale y yo estamos preocupados por la belleza interior de nuestra hija, Reverendo Mather.
Dinle Çavuş, rozetini geri almanın tek sebebi İç İşleri ve Eyalet Savcısı ile olan anlaşman.
Escucha, sargento, la única razón... de que tengas tu placa otra vez es debido a tu acuerdo... con Asuntos Internos y la oficina del fiscal estatal.
Tatmin olmam için iç organlarını parçalayacaksın.
Se abrirá el vientre a mi entera satisfacción.
Oyuncular ve halkın iç içe olması daima çok tuhaf olmuştur.
Siempre es muy incómodo mezclar actores con civiles.
Otur bir yere, güzelce çayını iç ve şovun keyfini çıkar.
Siéntate, toma un té dulce, disfruta del espectáculo.
Ve sonrasında oxy için yazılan reçetenin pek iç acıcı görünmeyebileceğini düşündüm, bu sırada günlerimi seçmen konuşması için harcıyor, uyuşturucu yasalarını araştırıyordum.
Y luego pensé que una receta de oxicodona no sería tan buena si tenía que pasar todos los días escaqueándome de los discursos para poder llamar a los camellos.
Çünkü, Tanrı'nın gerçek hizmetkarı iç hatlar ile uçmamalı, seni orospu ç... mmm.
Porque por lo visto los sirvientes de Dios no vuelan en clase turista, hijos de...
Memeler, kadın iç çamaşırları, saçlar, ayakkabılar, ön, arka, siyah,... beyaz, temiz, kirli, deri, lastik, S, M, B, D.
De hecho, Mikki, uh, Quería que dos que tengas esto. Oh.
Bunların her biri olabilirsin, Bec,... yine de hayatının geri kalan kısmıyla hiçbir alakası olmayan kirli iç çamaşırların olabilir.
Sí, acariciarlo como eso. Cuidado, es pesado. Miel.
O kirli iç çamaşırların ne kadar makul olursa kimse istediğinden fazla zarar görmez.
Por el caballo. Me encanta. Kee?
Bu arada ilacını iç. Ben gidiyorum.
Pero toma la medicina.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16