Kana translate Spanish
4,643 parallel translation
Vatandaşlık Hakları Eylemi'ne onun liderlik etmeye devam etmesini istiyorum şu kana susamış mücadelecilerinden birinin değil.
Y quiero que continuara llevando movimiento de derechos civiles, Ninguno de estos militantes sanguinarios.
Et ve kana bulanmış bir adam sadece.
¡ Un hombre de carne y hueso!
- Çıkana kadar galiba.
- Hasta que salga el esmalte, creo.
Malkin'in en kana susamış komutanı.
EI Iugarteniente más sanguinario de Malkin.
- Daha fazla kana ihtiyacı olacak.
Va a necesitar más sangre.
Hepimiz bu işin içindeydik. Gidip bunu yapacağını söylediği andan itibaren, 2,5 hafta sonra yola çıkana dek her şey tam bir delilik fırtınasıydı.
Estábamos muy involucrados en eso desde el momento en que dijo que podía hacerlo y lo haría hasta el momento en que nos fuimos unas dos semanas después, fue una carrera loca.
Helikopter yola çıkana dek Jean'a kimse haber vermedi.
Nadie ubicó a Jean hasta que el helicóptero estaba de camino.
Depodan çıkana kadar vurulduğumu anlamadım.
Me enterà © que estaba herido cuando salimos de la bodega.
Kana kan, istediğim şey bu.
Una vida por una vida, es lo que yo quería.
- Bazıları kana susamıştır.
- Algunos le toman el gusto a la sangre.
Et ve kana karşı değil. Bu çağdaki imparatorluklar ve kanunlara karşıydı.
Nuestra batalla no era más que carne y sangre contra los señores de esta era.
İyileşeceksin. Kana ihtiyacın vardı.
Estará bien, necesitaba sangre.
Babam, canımız çıkana kadar bizi o tarlalarda çalıştırdı.
Heh. Mi papá explotaba mi cuerpo hasta morir en aquellos campos.
Benim ejderhamı almaya kalkarsa o yumruklarını kendi yüzümle kana bularım!
¡ Y más que le haré sangrar el puño con mi cara como intente quitarme mi dragón!
Karşımda kana susamış bir canavar değil... zeki ve kibar bir canlı vardı. Adeta ruhu... beni yansıtıyordu.
No era una bestia salvaje, sino una criatura inteligente y amable, cuya alma era el fiel reflejo de la mía.
İyi, onunla gitmek istiyorum dışarıya çıkana kadar.
Bien, si usted puede sacar el suelo, que iría con la suya.
Demek ki siz çıkana kadar çok iyi olacak.
Entonces será estupendo para cuando salgas. Seis meses.
Eğer bu suçu ben işlediysem eğer elimi kana buladıysam düşmanım peşimde kalsın ve beni yakalasın.
Si yo he hecho esto si hay alguna iniquidad en mis manos deja que mi enemigo me persiga y me alcance.
San Pedro ve Papetee arasında bir yerlerde gemi kaybolur. Kaybolur, ta ki gemi ve sahibi birkaç yıl sonra bir gün ortaya çıkana dek.
En algún punto entre San Pedro y Papeete el barco desaparece hasta que años más tarde, barco y dueño reaparecen de pronto.
Belki Tanrı'nın da bizler kadar kana susamış olduğu içindir.
Font color = "# ffff80" Tal vez es porque Dios es tan sanguinarios como el resto de nosotros.
- Olay yerinden ayrilmak, kana dayali kanit, sebep.
Dejar la escena, evidencia de sangre, motivo.
Dinle, dairemde her tarafı kana bulamış bir ceset var ve hepsi şu sefil sürtük yüzünden.
Escucha, tengo un cadáver sin identificar sangrando por todo el lugar a causa de esa andrajosa puta especial.
Ben aksi, sürekli tüküren, gördüğünü yumruklayan denizci Vaughn Tom Tucker. Sevgilisi, Cangela hapisten çıkana kadar karada biraz zaman geçiriyorum.
Yo seré Vaughn Tom Tucker, un rudo marinero que escupe y se mete en peleas que se está tomando un pequeño descanso en tierra firme, pero solo hasta que mi novia, Cangela, salga de la cárcel para mujeres.
15 Ağustos 1959 sabahında 5 tane kana susamış sırtlan, kurbanlarını izliyordu. Romanya Ulusal Bankasına ait olan araç binlerce masum, çalışkan komunistin maaşlarını taşıyordu.
La mañana del 15 de agosto de 1959, cinco hienas ávidas de sangre acechaban su presa... un auto propiedad del Banco Nacional que entregaba 2 millones de leí de salarios de miles de comunistas decentes y trabajadores.
Arama emri çıkana kadar bir saatin var.
Tardará una hora en llegar con la autorización del fiscal.
Anılar pınarını tükettikten sonra. Ellerimizi kana buladığımızda. Ailemizin evinin duvarları arasında.
Después de secar las fuentes de la memoria y nuestras manos ensangrentadas con los restos de nuestros padres.
Kana bulansın istemiyorum.
No quiero que le caiga sangre.
Daha çok kana ihtiyacımız var. Ne kadar daha?
La sangre de nuevo. ¿ Cuánto tiempo más?
3 ünite kana ihtiyacımız var.
Necesitamos 3 unidades de sangre.
Bir çocuk korkunç bir kaza gibi bir şey sonucu kötü şekilde öldüğünde cesedini kana bulayıp kemiklerine kadar yakıp bütün vücudunu altınla kaplarlarmış.
Cuando un niño muere violentamente en algún accidente horrífico... o lo que sea... Lo que deberían hacer es tomar el cuerpo... cubrirlo en sangre, quemar los huesos... y encerrar la maldita cosa en oro.
Niye çarşafın kana bulanmış değil artık?
¿ Por qué tus ropas ya no están manchadas con sangre?
Dökebildiğimiz tüm kana değer.
Vale toda la sangre que podamos sacrificar.
- Hem de kırmızılara, kana bulanmış.
- Toda roja y ensangrentada.
"Kana kan." Bu bizim yeminimiz.
"Sangre por sangre." Ese juramento hicimos.
Adamların davayı hazırlayıp mahkemeye çıkana kadar Jesse hepinize olan borcunu bir gecede ödeyecek.
Mientras tus agentes se preparan para los tribunales, él va a borrar la deuda con todos ustedes de un plumazo.
Ben Londra'da yokken ortalarda kana susamış çok amcık birikmiş.
Cuando me fui éramos los más violentos, manojo sanguinario de coños en Londres.
Benim ellerim kana bulaştı.
Mis manos están llenas de sangre.
Daha sonra ise içi dışına çıkana kadar kanama yaşıyor.
Allí... el tipo sangra, mucho.
Sigorta poliçesi temize çıkana kadar hafıza kartı bende kalacak.
Voy a mantener la tarjeta de memoria hasta de la póliza de seguro despejado.
Sen ortaya çıkana kadar her şey yolundaydı.
Todo iba bien hasta que apareciste.
# Ta ki dinden çıkana dek, # # Kurtlu Buğday'la dans ettir. #
# Hazla bailar como las ruedas que esparcen su religi — n.
Kana susamış adamlar.
Dispuesto a verter una taza de sangre de vez en cuando.
Kararmış gözler ya da siyah kana sahip olan birisini görürseniz, uzak durun!
" Evite a los de ojos negros o sangre negra.
45 yaşında Uluslararası Özel Güvenlik'in Kıdemli Başkan Yardımcısı ortaya çıkana dek başka kaydı yok.
No supimos nada de él hasta ahora, tiene 45 años y es vicepresidente de Seguridad Privada Internacional.
Kana susamadın, değil mi?
¿ No tienes sed de sangre o algo?
Neden kana susayayım?
¿ Por qué?
Dışarı çıkana kadar bekleyelim.
Bien, esperemos a que salga.
Paul ve kardeşim düzelip benimle beraber bu kapıdan çıkana kadar bıçağı kaldırmayacağım.
Paul. Y no voy a bajar el cuchillo, no hasta que curéis a mi hermano y salgamos caminando por esa puerta.
evet konuşmadığımız konular iyice meydana çıkana kadar ve sağırlaştırıcı bir şekilde sesli hale geliyorlar bastırdıkça. ve bununla başa çıkıp çıkamayacağımdan emin değilim.
Sí, pero él no hablar esta empezando a sonar fuerte, y pronto será ensordecedor y no sé si pueda soportarlo.
Ve benimle konuşurken ağzından çıkana da dikkat et.
Y cuidado cómo me hablas.
Bu salaklar baban hakkındaki palavraları ayıkana kadar bu olay unutulmuş olur. Aferin...
Entrega pero genial.