Kayboluyor translate Spanish
1,181 parallel translation
Lazım olunca, silahlı serseriler nereye kayboluyor?
¿ Dónde hay un matón armado cuando lo necesitas?
Bir anda tam önümüzde, diğer anda ise hemen kayboluyor.
Pero un minuto está delante, y al minuto siguiente ya no.
Temas kayboluyor efendim.
Contacto se está separando, señor.
Efendim, sonar teması kayboluyor.
Sir, el contacto de sonar se está rompiendo.
Mutlakıyet kayboluyor
Las certezas desaparecen
Birkaç saniye sürüyor sonra kayboluyor.
Durará unos cuantos segundos y luego se apagará.
Çeviride bir şeyler kayboluyor.
Algo se pierde en la traducción.
Sonra tekrar suyun altında gözden kayboluyor... - Evet.
Luego, se hunde bajo el agua.
Ama birkaç dakika içinde kayboluyor.
Pero entonces, en unos pocos minutos, éste desaparece.
Son zamanlarda çok şey kayboluyor.
- Las cosas han estado perdiendo últimamente, correcto?
Bak, boynumda nasıl kayboluyor?
¿ Ves cómo se junta con mi cuello?
Bıçak kayboluyor. Ve birden bire ortaya çıkıyor. Başka ne düşünebiliriz ki?
Primero desaparece y luego reaparece. ¿ Qué más quiere?
Bir şekilde ortadan "kayboluyor".
El desaparecio convenientemente
Siz beylerle dışarı çıkıyorum ve ilk günden.... ortadan biri kayboluyor.
Sé que hay tipos que se desvanecen en el aire tras la primera cita.
Bedenin sanal devresi kapanınca kayboluyor.
Cuando se interrumpe el circuito interior, la esfera desaparece.
Suretim kayboluyor.
Mi Ego se desvanece.
Polis kokusu alınca, kayboluyor.
A la mas mínima, desaparecera.
Odana giren her şey sonsuza kadar kayboluyor.
Lo que sea que va a tu habitacion desaparece por siempre.
"Aşk dudaklarında sonsuza dek kayboluyor Binlerce öpücüğü ekiyor, biçiyor."
"El amor en tus labios, se ha perdido para siempre... sembrar y cosechar un mil besos allí."
... sonra kimim, neredeyim hatırlıyorum ve hepsi kayboluyor.
y entonces me doy cuenta de quien soy y dónde estoy, y se desvanece.
Köpeğin kayboluyor, ertesi gün gidip onu yiyorsun.
Imaginad que perdéis al perro y salís a cenar y os lo coméis.
Yani insanlar kayboluyor ve bir daha geri gelmiyor.
¿ Así que la gente se marcha y nunca regresa?
Fotoğraf yoksa, kayboluyor.
Sin las fotos, se va.
"Ona ihtiyacım olduğunda hangi cehenneme kayboluyor şu Elaine?"
Eres la clase de la que se enamoraría.
Doğduğumuzda hepimizde mevcut olan bu gen evlenir evlenmez gizemli bir şekilde kayboluyor.
Está en nosotros cuando nacemos pero en cuanto nos casamos, desaparece misteriosamente.
Biliyorum size açık geliyor, ancak millet hala kayboluyor.
Se que suena obvio, pero la gente se sigue perdiendo.
Harfler kayboluyor.
Las letras se disuelven.
- Harfler kayboluyor.
- Hay que rodar.
Gözden kayboluyor.
¡ Se nos va!
Hayatın henüz başında genç bir adam kayboluyor.
Un joven con la vida por delante desaparece.
Güzel Kırmızı bir Mercedes park alanına yada başka bir yere gidiyor.. ... ve yerine Gri Mercedes ortaya çıkıyor ve gözden kayboluyor.
Un hermoso Mercedes rojo entra, y sale uno gris, clásico, y desaparece.
Giles, geçmem gereken bütünleme sınavları var. Sunset Ridge'te insanlar kayboluyor ve karnını doyurmam gereken hayat dolu yeni bir avcı var. Angel'ı bir daha öldürdüğümde kameraya çekerim.
Giles, mire, tengo que dar exámenes, gente desaparecida en Sunset Ridge... y una nueva cazavampiros vigorosa que alimentar.
Filmdeki herkes biryerlerde kayboluyor.
Todos allí se están pudriendo.
SG-11 etrafta geziyor, kollarını sallıyor, ve adamlarımız ortadan kayboluyor.
Los del SG-11 están frenéticos haciendo desaparecer a los nuestros.
Gezegendeki tek yedek geçit ortadan kayboluyor, ve bu sıradan bir şey öyle mi? !
¿ Uno de los dos Stargates del planeta desaparece y nadie dice nada?
O büyüklükteki bir heykel aniden... o şekilde ortadan kayboluyor?
Digo, una estatua de ese tamaño, simplemente desaparecer así.
Yani, efsane kayboluyor.
Así que la leyenda exageraba.
Tüm gücümü kullanıyorum ama hareket edince, sanki gözden kayboluyor.
Estoy usando todos mis sentidos... Sin embargo cuando se mueve, es como si se desvaneciera.
Ama sen "Ya altına yap ya da oturaktan kalk" diyince... bütün sihir ortadan kayboluyor ve geriye sidik torbası sorunu kalıyor.
Pero cuando dices : "Caga o quítate de la bacinica"... toda la magia desaparece y sólo te quedan problemas de vientre.
Akıntı kayaların altında kayboluyor.
El arroyo desaparece bajo las rocas.
Öfke kayboluyor.
Se disipa la cólera.
Sana baktığı zaman tüm önyargıların ve korkuların kayboluyor.
Cuando te mira todas tus pretensiones y tus temores se desvanecen.
Tüm sıkıntı ve endişelerin kayboluyor.
Todas tus preocupaciones e inquietudes están desapareciendo.
Kulakların da mı kayboluyor?
¿ Por qué? ¿ Tus orejas también desaparecen?
Görünüp kayboluyor.
Aparece y desaparece.
Baba, neden çamaşır makinesinde hep bir çorabım kayboluyor?
¡ Papá! ¿ Por qué un calcetín siempre desaparece en la lavadora?
Her yıI birkaç genç kayboluyor.
Cada año, desaparecen chicos.
Evet, çocuklar orada yıllardır gizemli bir şekilde kayboluyor ve diyorlar ki sebebi cadılar ya da her neyse ama bence CIA veya Ulusal Güvenlik'in bununla bir ilgisi var.
Los jóvenes desaparecían ahí misteriosamente y dicen que es obra de las brujas o de lo que sea. Yo creo que la cia y la NSA tienen algo que ver.
Bir kayboluyor. Sebepsiz yere tekrar ortaya çıkıyor. - Kim bu kız?
Aparece, desaparece y vuelve a aparecer sin ninguna razón. ¿ Quién es?
Harfler kayboluyor.
¡ Los actores!
- Eski alışkanlıklar zor kayboluyor.
Los hábitos son duros de matar.
kaybol 495
kayboldum 90
kayboldu 136
kaybol buradan 28
kaybolduk 72
kaybolmuş 47
kaybolun 67
kayboldular 25
kaybol gözümün önünden 18
kayboldum 90
kayboldu 136
kaybol buradan 28
kaybolduk 72
kaybolmuş 47
kaybolun 67
kayboldular 25
kaybol gözümün önünden 18