Kârına translate Spanish
434 parallel translation
Buluşmamız ikimizin de kârına olur diye düşündüm anlayacağın.
Es sólo que pensé que podría ser provechoso para ambos encontrarnos.
Yani Brewster çifliğimi ucuza alıp Medford'a kârına sattı, öyle mi?
Brewster compró mi granja a precio de ganga, se la vendió a Medford y se ganó un pellizco.
Kârına satma niyetindeyim.
Espero venderla pronto con beneficios.
Herkesin kârına olacak bir yöntem denemek istiyorum.
Vale, me gustaría intentar una técnica en la que ninguno se sienta pisoteado.
Yanına kâr kalacağını mı sanıyordun?
¿ Piensa poder salir como si nada?
Diğer her şey, sermaye ve getireceği kâr banka tarafından oğlunuz Charles Foster Kane adına yönetilecek 25 yaşına geldiğinde de... hepsi onun olacak.
Todo lo demás, el capital, así como todo el dinero ganado debe ser administrado por el banco y mantenido en fideicomiso para su hijo hasta que cumpla 25 años, momento en el cual él asumirá el dominio absoluto.
Masrafları azaltıp kârı garanti altına aldığını düşün.
Disminuir los costes y garantizar los beneficios.
Orpheus, senin en büyük kusurun fazla ileri gittiğinde yanına kâr kalacağını bilmendir.
Orfeo, tu mayor fallo... es saber como escapar yendo demasiado lejos.
Yaptığının yanına kâr kalacağını mı sanıyorsun?
¿ Crees que te vas a salir con la tuya?
Yani çocukları kaçırabilirler ve bu da yanlarına kâr mı kalır? Nedir bu!
¿ Pueden raptar niños y no les pasa nada?
Çıkardığın karmaşayı yanına kâr say ve defol buradan.
¿ Y si damos por terminado este asunto?
Çünkü bu yaptıklarının yanlarına kâr kalmaması lazım!
¡ Porque no se les debe dejar escapar después de lo que hicieron!
Sonuçta yanlarına kâr kalmayacak mı?
¿ De verdad cree que no se escaparán después de todo?
İnsanlığın bütün zayıflıklarına hizmet veren çok büyük kârı olan işin içinde olacağız.
Vamos a ir a lo grande, a los negocios rentables... de abastecer las flaquezas humanas.
Bu yanına kâr kalmayacak.
No se va a salir con la suya.
Hayır, güzellik bir fahişenin kariyerinde önemli bir faktör olmasına rağmen, fiziksel çekiciliğin kârın en önemli kaynağı olması pezevenginin onun üzerindeki baskısını artıracaktır.
La belleza no es indispensable para una prostituta. Pero atraerá la atención de los proxenetas ya que el atractivo físico puede ser una fuente de inmensas ganancias.
- Ettiği yanına kâr kalabilir.
Él se lo puede permitir.
B hipotezinin olasılığı az olmasına rağmen, olası kârı sonsuz oluyor.
En el caso de tu hipótesis B, la probabilidad es pequeña, pero la ganancia infinita.
Yaptıkları, bir şekilde yanına kâr kalıyor.
Siempre se las ha arreglado para salirse con la suya.
Bundan kimin sorumlu olduğunu pekâlâ biliyorsun. Eğer yaptığı Aguirre'nin yanına kâr kalırsa, kimbilir daha neler yapacaktır?
Sabes perfectamente quién ha sido y si Aguirre vuelve a quedar impune, ¿ qué hará después?
Peki kârı ülke dışına çıkarmak mümkün mü?
¿ Repatriación de beneficios?
Yaptıkları şeyin yanlarına kâr kalmasına izin veremeyiz. Seni arabadan atmalarının cezasını çekmeliler.
Pero no podemos dejarles que se salgan con la suya, después de lo que te han hecho, tirándote del coche y todo.
Gezip dururken yaptıkların yanına kâr kalır.
Estos tipos cuentan lo que quieren.
Bu yanına kâr kalamaz!
- ¡ Échenle!
Bu, hiçbir ürünün uygun kâr ile toplanamayacağı ve bu da, çok para kaybedeceğimiz anlamına gelir Cross.
Eso implicaría perder ganancias de nuestras cosechas y estoy hablando de mucho dinero, Cross.
Sadece deneme parfümü olduğunu biliyorum ama eğer bu yanına kâr kalırsa, diğerleri de bir şeyler almaya başlar.
Claro, es sólo una muestra de perfume, pero si se sale con la suya, a los demás comenzará a tomar las cosas, también.
Bu yanına kâr kalmaz.
No te saldrás con la tuya.
Biri denedi ve yanına kâr kaldı.
Un sujeto lo intentó y se salió con la suya, ese día.
Durduk yere şiddet uyguluyorlar ve yaptıkları yanlarına kâr kalıyor.
Recurren a la violencia sin provocación alguna. Y se salen con la suya.
Bu yanlarına kâr kalmaz.
- No, no lo estamos.
Bu iş o kadının yanına kâr kalırsa mahvolurum.
¡ Esa mujer no se saldrá con la suya!
Yaptığı neredeyse yanına kâr kalacaktı.
Y casi lo consigue.
- Ama hepsi yanlarına kâr kaldı.
- y se salieron con la suya.
- Ve hepsi yanlarına kâr kaldı.
- Y no pagaron por nada.
Bu yaptığının yanına kâr kalacağını mı sanıyordun?
¿ Cómo esperabas salirte con la tuya?
Yani Quinn'in yanına kâr kalacak.
¿ Así que Quinn se saldrá con la suya?
Yaptıkları asla yanına kâr kalmayacaktı tabi.
Claro que nunca podría haberse escapado.
Sevgili Baş Müfettiş,... yaptıkları neredeyse yanına kâr kalacaktı.
Mi querido Inspector Jefe, Mademoiselle Nick ha estado a punto de escaparse.
Büyük bir yatırım şirketiydi. Hissedarlarına % 100 kâr payı söz verilmişti. Tamamen çakıldılar.
Gran compañía de inversión promete a sus accionistas el 100 % de dividendos y después cae en picada.
Kâr etmek için kendi vücudunu sömürmekle başkasının bunu senin adına yapması arasında ne fark var?
Hay alguna diferencia entre explotar tu propio cuerpo por dinero y que lo explote otro?
"Olsa da gelenin yanına kâr kalmaz nasılsa!"
¡ Aunque la tuvieran, no les conviene venir a buscarla!
Bu yaptıkları yanlarına kâr kalmayacak.
No se van a salir con la suya.
Ne bu, rüzgârdan mı herkes doktoru tehdit etmenin yanına kâr kalacağını mı sanıyor?
- Te he decepcionado.
- Bu yanına kâr kalmaz bilmiş ol.
- No te saldrás con la tuya. - Eso no lo sabes.
Bu asla yanına kâr kalmayacak. Her kimsen, Rocco seni öldürecek.
Rocco te matará, quienquiera que seas.
Albuquerque yamaçlarına konuşlanmış olan... Wrenwood Merkezi, kendisini... kâr amacı gütmeyen, kişilerin iyileşmesine... adanmış bir komün sistem olarak tanımlıyor.
Anidado en las colinas de Albuquerque... el Centro Wrenwood se describe como una comunidad no lucrativa... dedicada al individuo en vías de curación.
Grimley, kâr eden bir maden, madendi. Burada yazdığına göre.
Grimley es, era una mina rentable, lo dice aquí.
İçtiğin çorba, kırdığın kalpler yanına kâr kalsın.
Ud. nos ha costado un poco de sopa y quizá unos corazones rotos. No quiero que nos cueste más.
Silahlı kadına büyüklük taslamak pek akıl kârı değil, Sidney.
No conviene halagarme teniendo una pistola en la mano, Sidney.
Anladığım kadarıyla onunla yüzleşmekten kaçınma arzunuza rağmen, yaptıklarının yanına kâr kalmasını da istemiyorsunuz, Kendinizi bizim ellerimize bırakın.
Siento que aunque no desea una confrontación no quiere que su esposo se salga con la suya. Deje que nosotros le ayudemos, a eso nos dedicamos.
- Meslektaşlarınızız. ve kârınızın yüzde % 100 civarında hakkına sahipleriyiz.
- Somos sus socios en la empresa y como tales, tenemos derecho a un porcentaje de sus ganancias algo aproximadamente del 100 %.
karina 16
karın 129
karin 119
karın ağrısı 18
karın var mı 18
karınız 52
karın nerede 32
karıncalar 18
karın nasıl 41
karınız mı 21
karın 129
karin 119
karın ağrısı 18
karın var mı 18
karınız 52
karın nerede 32
karıncalar 18
karın nasıl 41
karınız mı 21