Kökü translate Spanish
706 parallel translation
- Ne? Bala batırılmış yabani jinseng kökü.
Es ginseng salvaje conservado en miel o algo así.
Yolsuzluğun kökü kazınmalı.
Tendrán que acabar con la corrupción.
- Onlara da lahana kökü. Ama konservesiz.
- Raices de berzas, pero sin paquetes.
"Kökü kokan şeye burnunu sokma."
"Si algo huele mal, ¿ para qué acercar tu nariz?"
Meyan kökü.
Regaliz.
Bunların kökü kazınacak.
Debe ser arrancado.
Saldırganların kökü kazınacak. Ve kötülük edenler yok olacak!
Los que desprecian a los limpios de corazón... y los que hacen el mal, serán destruidos.
Kökü ve sonuçları. "
Raíces y consecuencias ".
Kökü ve sonuçları. "
Sus raíces y consecuencias ".
- Biz de sassafras kökü arıyorduk.
Estábamos buscando sasafrás.
"Sen bizi ne sandın? Saman kökü mü?"
"¿ Ustedes tomarnos por idiotas?"
- Frenk armudu kökü.
- Con unas raíces.
Sana akide şekeri ya da meyan kökü şekeri ikram edebilirim. Sert akide şekerleri.
Puedo ofrecerle... barras de caramelo, regaliz, caramelos duros.
Kalbi temizdir. Kırsaldan geliyor. Kökü topraktadır.
Pero tiene buen corazón, grande y redondo.
Zeki adamlar hava atmak için buna meyan kökü çubuğu derler.
Los vivos que tratan de ser modernos... le dicen palo de regaliz.
Git, meyan kökü çubuğunu getir.
Ve por tu palo de regaliz.
Evet, çok kısa. Bir saat süren analizler, birkaç yıl boyunca... üç haftada bir yapılır ve fazla sürmeden kökü kazınır.
Un par de años con análisis tres veces por semana... y una hora por sesión, y queda totalmente curado.
Mr. Young, bak, yer elması, papaya, gulgas kökü.
Sr. Young, mire, batata, papaya, malanga.
Jöleli dulavrat otu kökü lütfen.
Un Burdock, por favor.
Bir arkadaşım Hint kökü yememi söylüyor.
Una amiga me ha conseguido raíz índica.
Hint kökü işe yarar mı?
¿ Me hará bien la raíz esa?
Seni buradan ağaç kökü gibi çekip çıkaramayız.
No podemos sacarte como si fueras una raíz.
Baldıran kökü, gece koparılmış gizli gizli.
Raíz de cicuta cogida en la oscuridad.
Aldanmayın İhtilalimiz'in kökü nihayet kazınıp da size artık her şeyin daha iyi olduğunu söyledikleri zaman.
No se engañen cuando nuestra revolución sea finalmente extinguida y les digan que las cosas son mejores ahora.
Yani eğreltiotu kökü.
- Osmunda.
Eğreltiotu kökü.
- Es osmunda- - Raíz de helecho.
- Öksürükotu ve veba kökü.
- Uña de caballo y ruibarbo.
Veba kökü yaralara iyi gelir.
El ruibarbo es terapéutico.
Tahılın kökü trikaleye dayanıyor, soyu, 20. yüzyılda Kanada'ya kadar izlenebilir...
El cereal de base, el tritical, remonta sus orígenes al Canadá del siglo XX...
İçindeki yeşil tannis kökü.
Dentro tiene raíz de tannis.
İçinde serasında yetişen tannis kökü falan varmış.
Hay algo dentro que se Ilama raíz de tannis.
- Tannis kökü?
- Y raíz de tannis?
Bahse varım, vitamin haplarından önce kadınlar tannis kökü çiğniyorlardı.
Seguro que antes se masticaba tannis cuando no existían las píldoras.
Bana içinde tannis kökü olan bir içecek veriyorlardı.
Me daban una bebida que llevaba raíz de tannis.
Tannis kökü cadı malzemesi.
La raíz de tannis también es cosa de brujas.
Tannis kökü mü?
Raíz de tannis?
- Mahko kökü.
- Una raíz mahko.
Sıçanların kökü kazınır, fareler cezalandırılır. Fındık fareleri Colin Mozart tarafından parçalanır. Münih'in bir numaralı tüylü hayvan gidericisi.
Ratas extirpadas, ratones castigados... ratas de campo destrozadas por Colin Mozart... el mejor liquidador de animales peludos de Munich.
Sanırım meyan kökü suyu alacağım.
Creo que tomaré una infusión de sasafrás.
Viski, biraz biber, karanfil yağı, zencefil kökü...
Whisky, un poco de pimienta, aceite de clavo raíz de jengibre...
Pek çok kralın kökü ve babası ben olacağım.
Sino que yo mismo sería raíz y padre de muchos reyes.
Zencefil suyu, zencefil kökü, zencefil birası, bira köpüğü köpüklü kola, çifte kola, çift köpüklü geğirtici kola bu karbonatlı şeyler burnunuzu gıdıklayabilir.
Con soda amarga, soda cerveza, cerveza en burbujas cola en burbujas, cola doble, burbujas dobles, eructacola todo lo carbonatado que cosquillea la nariz.
Sen! Şu kökü de çıkart.
Recogé esas ramas.
Kavrayıştan yoksun bir akıl, bir ağacın kökü gibidir.
La mente de poco criterio es como la raíz de un árbol.
Azıcık nemli liflere sahip, katı odundan ibaret olan soğansı bir kökü topraktan çıkarıyor.
Desentierra un bulbo que es realmente un pedazo de madera con fibras húmedas.
Birkaç hafta önce, kökü eskiye dayanan ama inanın bana bilimsel gerçeklere tamamen uygun duyunca inanmakta zorlanacağınız bir çalışmaya başladım "Ölü dokuların yeniden canlandırılması."
Hace unas pocas semanas, y habiendo recibido una educación tan conservadora y basada en hechos científicos como cualquiera de ustedes, Comencé a experimentar con, por increíble que pueda sonar, la reanimación del tejido muerto.
Bu merhemi hardal kökü ile sürmelisin.
En las cataplasmas hay musgo y raíz de mostaza.
Bu ölçüm Schopenhauer'un kitabında geçiyordu. "Yeterlilik Nedeni Prensibinin Dördüncü Dereceden Kökü"
Que es mensurable se puede leer en un libro de Schopenhauer "De la cuádruple raíz del principio de razón suficiente".
Kökü tutmanı istiyor.
Quiere que cojas la raíz.
Eğreltiotu kökü mü?
Una raíz de helecho.
- Tannis kökü?
- Tannis?
koku 39
kokusu 19
kokuyor 38
kokuyorsun 34
kokuşmuş 40
kokusunu alabiliyorum 34
kokuyu alıyor musun 18
kokusunu alıyorum 25
kokusu 19
kokuyor 38
kokuyorsun 34
kokuşmuş 40
kokusunu alabiliyorum 34
kokuyu alıyor musun 18
kokusunu alıyorum 25