Kürek translate Spanish
2,226 parallel translation
Oh Tanrım boşa kürek çekmene gerek yok, sadece burayı ovala yeter.
No use las paletas, solo frote aquí.
Bize sicili temiz bir araba ve bir kürek lazım.
Necesitaremos un coche con un registro limpio y una pala
Onu takip etmesini istedi, elinde kürek vardı. Evet!
Jamie quería que lo siguiera por el camino, el estaba sosteniendo una pala.
Buraya hemen üç kürek, iki kazma, 500 mermi ve bir şişe elma şarabı getirir misin?
¿ Puedes venir de inmediato con tres palas, dos picos, quinientas rondas de municiones y una botella de sidra?
Boş yere kürek çekiyorsun.
Le estás dando puñetazos a un peñasco.
Teknenizde kürek çekip eve dönecekmişim.
Construiré un nuevo navío. Iré a casa.
Bırakalım boşa kürek çektiğimizi düşünsün.
Dejémosle pensar que les estoy llevando al itinerario habitual.
Kürek çekme sesi gibi.
Como remo en un bote :
Hani şu müzelerde gördüğün türde elinde bir kürek vardı.
Tenía una pala, como las que se ven en los museos.
- Dövüşme, boşa kürek çekiyorsun!
No tiene sentido que luches.
- Pekâlâ sana bir kürek getireyim o halde?
- Entonces, ¿ te traigo una pala?
Adam golf sopasıyla kürek sapını bile ayırt edemez.
El tipo no sabe la diferencia entre un hierro y un remo.
Ulusal şampiyonluğu kazandıklarında Yale ekibi için kürek çekiyordu.
Remó en el equipo que ganó el campeonato nacional.
- Eksersiz aletim. - Kürek çekme.
- Mi "jazzercise".
Kürek çekme.
- Remo. Remo.
- Kürek çekme mi?
- ¿ Remo?
Bir kürek ve çöp poşeti ara.
Vamos, busca una pala y bolsas de basura.
Gemilerde kürek çekme cezası aldım.
Me han dicho que pueden mandarme a galeras, y de ahí son pocos los que vuelven.
Ve bir kürek getirin.
Y traed una pala.
Ne güzel bir kürek yarışı bu.
Qué linda cara.
Doğduğunda, iki kürek dolusu toprakla işi biter.
Y cuando salga, dos palas de tierras y se acabó...
Belki de bütün dünyayı çözmüştü ve ben kürek çekerken bana söylemeye geliyordu.
Quizá acababa de comprenderlo todo... y estaba a punto de contármelo cuando yo pasara a su lado.
Yemek yapacaksın, kayıkta kürek çekecesin... Herşey.
Vas a cocinar, a remar en bote todo.
Kürek mi?
¿ De remar?
Sen ileri kürek çek ben de geriye.
Podrías remar para adelante y yo para atrás.
Bilmem. Kahvaltıdan önce üç saatlik teknik kürek idmanı.
Remamos 3 horas antes del desayuno.
Kürek takımındayız.
Somos del equipo de remo.
Viking köleleri gibi kürek çekiyoruz.
Estamos remando como vikingos esclavos.
Gelmek istiyorum, yorulduğunda kürek çekmene yardım ederim.
Quiero ir contigo. Puedo ayudarte a remar cuando te canses.
Sıcak, nemli bir mağraya kürek çekip öpüşeceğiz, şarkı söylepiz ve seslerimizin yankılarını dinleyeceğiz.
Luego remaríamos hacia la cueva cálida y húmeda... y nos besaríamos y cantaríamos... y cantaríamos en armonía con nuestros propios ecos.
Yiyebildiğiniz kadar yiyin. Uzunca süre kürek çekeceğiz.
Coman bien, nos espera una remada larga.
Ama bir adam benim dükkana girer eğer bir kürek ile sanmıyorum : Oh! O beni öldürebilir!
Pero si un hombre penetra en mi negocio con una pala,... no digo : ¡ Él puede matarme!
Onları kürek çekmeye, sörfe, kanoya ya da deniz bisikletine binmeye götür.
Llévalos a remar, a surfear, a piragüismo, a esquí acuático.
Bana bir kürek verin.
Pásenme un remo.
Çarmıha gerilen ya da kürek mahkumu olan daha fazla insan görmek istemiyorum.
No quiero ver más hombres crucificados o enviados a galeras.
Kürek mahkumu olacaksın.
lrás a las galeras.
Kürek başında konuşmak yok.
Silencio en los remos.
Hangi tarafta kürek çekiyorlarsa savaş anında onları o tarafa zincirleyebiliyorum.
Permite encadenarlos a sus puestos de combate sin importar en qué dirección remen.
Tabii efendim, bu sayede daha iyi kürek çekiyorlar.
Sí, señor, reman mejor.
Ve sen de bir kürek mahkumunun aklına mı uydun?
¿ Y aceptaste el consejo de un esclavo?
Verimlilik, verimsizlikten daha iyidir, bu bir kürek gemisinde bile olsa.
La eficacia es mejor que lo contrario, incluso para un esclavo.
Ne kadar süredir kürek çekiyorsun?
¿ Cuánto llevas?
Tatlı tatlı kürek çekersin.
Harán más dulce el esfuerzo.
Geri geri kürek çekin.
¡ Hacia atrás!
Kürek mahkumu olmayasın diye kurtardığım hayatı almamı mı istiyorsun?
Como me has salvado la vida, yo debería salvarte de los remos.
Hangisi gladyatör olan kürek mahkumun?
¿ Quién es tu galeote convertido en gladiador?
Bu senin kürek mahkumun mu?
¿ Tu galeote?
Peki nasıl oldu da bir kürek mahkumu bir amiralin hayatını kurtardı?
¿ Cómo es que un galeote salvó la vida de un almirante?
Bu kürek iyi değil.
Este no es una buen lugar para enterrarlo.
Kürek mahkumlarını ete gönder.
Dale carne al convicto.
- Kürek seni öldürebilir.
- La pala podría matarte.