Kırk translate Spanish
3,650 parallel translation
Katil, Umezawa Grubunun yapımcısı, kırk yaşındaki Kaoru Bito,
El asesino es productor ejecutivo del Grupo Umezawa, Kaoru Bito, 40 años de edad, dió muerte a Haruhiko Umezawa...
Kırk bine yakın aday seçmelere katıldı ki hepsinin hisleri yüzlerine yansımıştı ki ellerini indirmek bilmediler.
Él presenció la audición de más de 40,000 chicos quienes se presentaron con el corazón en la mano y sus manos de jazz en el aire.
Burada olduğunuza inanabiliyor musunuz? Kırk bin kişinin içinden sıyrılıp son on ikiye kadar geldiniz.
de 40,000 personas, aqui estan- - los 12 finalistas.
Bunun için her birinize kırk bin.
40 baritos para que le atoren.
Böyle şirket kırk yılda bir olur.
No tengo muy seguido compañía tan encantadora.
Amerikan Futbol Programı deniyor Mackie yaklaşık bir kırk yıldır var.
Se le llama "Futbol de lunes por la noche", Mackie Ha sido así durante cuarenta años.
Kırk yılı aşkın bir süre önce öne sürülen sicim teorisini desteklemek için ufacık bir kanıt dahi bulunmamaktadır.
Ya que la teoría de las cuerdas se propuso por primera vez hace más de 40 años, no hay una sola pizca de evidencia que la respalde.
Sekizinci derecede, yani kırk yılda.
Wow, grado ocho, así que unos cuarenta años.
Bence burada kılı kırk yarıyoruz.
Creo que nos desviamos del tema.
Kılı kırk yarmayı sevmem, Ted.
Y no es que le busque la quinta pata al gato, Ted.
Artı, kırk sekiz eyalette yasadışı olan nişanlanma seksi ile ödülleneceğimden eminim.
Además, estoy seguro que me recompensará con sexo "ilegal-en-48-estados".
Tamam, Bu kırk beş dakika önce oldu ve bizim şimdiden yeni bir davamız mı var?
Así que esto pasó hace sobre unos cuarenta y cinco minutos, ¿ y ya tenemos un nuevo caso?
Ondan üç dakikada benim kırk beş yılda çıkardığım paranın daha fazlasını çıkardın.
Has tenido tu mas de ella en 3 minutos de lo que yo he tenido en 45 años.
Resmî zamanı beş saat, elli iki dakika ve kırk yedi saniye, üstelik sadece on beş yaşında böylece Jen Hassley, Molokai 2 Oahu Dünya kürek yarışması şampiyonasında şampiyon olmuş en genç yarışmacı ünvanını ele geçirmiş oluyor.
Con un tiempo oficial de cinco horas, 52 minutos y 47 segundos, con 15 años de edad, Jen Hassley se ha convertido en la más joven competidora en ganar el Campeonato Mundial de Paddleboard de Molokai a Oahu.
Sonunda, uzun zamandır beklediğimiz an geldi de çattı ilk defa, beş saat elli iki dakika ve kırk yedi saniyelik rekorla Jen Hassley!
Y finalmente el momento que todos estábamos esperando, en primer lugar, con un tiempo de cinco horas, 52 minutos y 47 segundos... ¡ Jen Hassley!
On beş yaşında. Kırk kilo kadar.
- ¿ Cuántos años tiene la chica?
- Kırk dakika falan önce.
- ¿ Cuánto?
Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
Tío, no me lo esperaba.
Kırk ya da elli depoluk bir alanda oldukları kesin.
Bueno, tiene que haber de 40 a 50 almacenes por aquí.
( Almanca ) 2. Not : Kırk yedi gün.
Posdata adicional : 47 días.
Yaklaşık olarak otuz ile kırk yaş arası.
Aproximadamente de 30 a 40 años.
Kendine gel o zaman, çünkü kırk beş metre aşağıdayken tüm o narkoz beyine nüfus edince, kendine gelmen konusunda kafanda dolnanan o düşünceleri saymazsak bile yeterince zorlanacaksın. Anlıyor musun?
Pues esfuérzate más, ya que cuando lleguemos a 45m y la narcosis aparezca, tendrás suficientes problemas en tu cabeza despejada sin esas ideas rebotando en ella. ¿ Entiendes?
Hector Ruiz, uyuşturucuyla alâkalı kırk kadar cinayetle bağlantılı buna Mexico City'deki polis başkomiseri öldürülmesi de dahil.
Héctor Ruiz, sospechoso en más de 40 asesinatos por drogas, incluyendo el asesinato de un Capitán de la Policía de la Ciudad de México.
Tezgâhın atlında bir kırk beşlik kasanın hemen yanında da bir pompalı tüfeğin var ve ikisine de senden önce ulaşabilirim.
Tienes una. 45 abajo del mostrador. Una escopeta al lado de la registradora y puedo llegar a ambas antes que tú.
Kırk yaşlarında değil mi?
Tenía unos 40 años, ¿ no?
Kelleşen bir adam için kırk takla atmadığımdan emin olmalıydım.
Tenía que asegurarme de no perder el tiempo con un tipo calvo.
Pekala, elimizde kimliği meçhul, beyaz kırk yaşlarında bir erkek...
Desconocido, hombre, caucásico, cuarenta años.
Millet, kırk ya da otuzum sanıyor.
La gente cree que tengo cuarenta o cincuenta años.
"Edward Kırk Eller".
"El Hombre Manos de Botella"
Çocuklar, "Edward Kırk Eller" 40 onsluk iki bira şişesini ellerinize bağlayarak yapılan bir oyun.
Niños, "El Hombre Manos de Botella" es un juego que consiste en pegarse dos botellas de licor de malta de un litro en tus manos.
Şimdi izin verirsen "Edward Kırk Eller" oyunun ortasındayım ve çok çekişmeli geçiyor.
Pero si me disculpas estoy en medio de un juego de "El Hombre Manos de Botella" y la competencia es feroz.
"Edward Kırk Eller" i oynamak istemiyorum.
No quiero jugar a "El Hombre Manos de Botella".
Dart oynayalım diyecektim ama "Edward Kırk Eller" i seçtik!
Iba a decir dardos, ¡ pero "El Hombre Manos de Botella" será!
Daha kırk fırın ekmek yemen lazım. Yarın karanlıkta yapalım mı?
Tenemos que ponernos al tanto de muchas cosas y mañana a la noche en la oscuridad, ¿ no?
Kırk yılda bir Polonya lehçesinde konuşurlardı. Ya şimdi?
Tal vez cuando hablen un dialecto Polaco. ¿ Y ahora?
Kırk yıllık faili meçhul bir davadan kanıt mı çalındı şimdi?
¿ Fue robada evidencia de un caso abierto de hace 40 años?
- Kırk bin dolar.
40.000 dólares.
- Kırk bin doların tamamı burada mı?
¿ Aquí están todos los 40.000?
Son kırk sekiz saat içerisinde tam seksen yedi milyon hisse satın aldı.
Compró 87 millones en las últimas 48 horas.
SERN kırk yıldır zamanda yolculuk üzerinde çalışıyor!
¡ SERN ha estado investigando los viajes en el tiempo por años!
Düşünsene bir! Geçtiğimiz kırk yıldır gizli kalmış çok gizli bir rapor var ve karşımızda da SERN!
Piénsalo bien. y estos reportes ocultos por 40 años son Top Secret.
Ve bazen acı bir milkshake'in kırk yıl hatırı vardı.
Y a veces un pequeño gesto hace un camino.
Kırk yaşından sonra hamile kalınca olacakların, istatistiklerini biliyorsun.
Conoces las estadísticas, cuándo tienes un bebé después de los 40.
Tabi ki, çünkü bu akşam kırk kere falan duymuşumdur,... ama biliyorsun en güzel sen söylüyorsun.
Sí, porque lo he oído 40 veces esta noche, pero, ya sabes, tu lo has dicho mejor, papá.
Kırk tarakta bezin var.
- Es demasiado trabajo.
Bu yüzden bir daha asla gözüme uyku girmeyebilir ama onu geri alma şansımızın devam etmesini istiyorsak kılı kırk yarmalı ve kurallara karşı gelmemeliyiz.
Quizá no vuelva a dormir más por eso. Pero si hay posibilidades de recuperarla debemos ver que todo salga bien y no meternos con las reglas.
Daha kırkımda bile değilim o yüzden kaybedecek pek bir şeyim yok.
Ni siquiera tengo 40 años, no me queda mucho que perder.
Kırk olduğunda haberim olsun.
Avísame cuando lleguen a 40.
Kırk saniye!
¡ 40 segundos!
Rockefellers insanları renklerine göre istek dışı kısırlaştırmayı, ırk ıslahı programlarıyla kurdular ve Almanya'da Kaiser Wilhelm Institute'ü kurdular, ırkçı üstünlük gündemlerini, daha sonra Hitler'den uyarladılar.
Los Rockefeller fondearon la esterilizaci ¢ n involuntaria de la gente de color, a trav s de sus programas de eugenesia ; y fondearon el Kaiser Wilhelm Institute en Alemania-- --para adelantar la agenda de supremac ¡ a racial m s tarde adoptada por Hitler.
Yani bu gökyüzünde yaşayan dünyadışı varlık aşağı indi, ve insan ırkı doğdu.
De modo que esta extraterrestre que vivía en el cielo, descendió y luego comenzó la raza humana.